Cam altında renklerin altında

Habil Tangören – Cam altı sanatı, ne yazık ki günümüzde unutulmaya yüz tutmuş Anadolu el sanatlarından biri… Türk el sanatları arasında yer alan cam işlerinin ilk örnekleri, mimarlıkta kullanılan alçı vitray tekniğidir. Memlükler ve Eyyubiler camın kullanım alanlarını genişletmişlerdir. Selçuklular zamanında teknikler geliştirilmiş ve cam, tuval olarak kullanılmaya başlamıştır. Osmanlılar döneminde cam üretilen atölyelerin açılması, camın değişik alanlarda kullanılmasında etkili olmuştur. 

Dinsel kökenli figürler 

Cam altı sanatı ülkemizde zarif bir Osmanlı sanatı olarak bilinmektedir. 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında büyük bir gelişme göstermiştir. Genellikle dinsel kökenli olduğu için halk arasında büyük bir ilgi görmüştür. Bu tür resimlerin insanı nazara, hastalıklara ve türlü afetlere karşı koruyucu bir güce sahip olduğuna inanılmıştır. Ayrıca bulundukları yere bolluk, bereket getireceği düşünülüyordu. 

Cam altı resimleri Osmanlılarda evde, mescit, tekke ve türbe gibi dini mekanlarla kahve, kasap, berber gibi dükkânlarda asılırdı. Bunların tercih edilmesinin en büyük nedeni dini motiflerin bulunması ve cam yüzeyinin silinerek tekrar eski parlaklığına kavuşmasıdır. 

Anadolu’da cam altı resim sanatında en çok işlenen konu Şahmeran’dır. Efsaneye göre, Tarsus’ta yerin yüzlerce metre altında yaşayan yılanların kraliçesi Şahmeran, sevgi dolu dost canlısı, iyi kalpli biriymiş. Beraberindeki “maran” adlı yılanlarla mutlu bir hayat sürermiş. Daha sonra iyilik yaptığı insanların ihanetine uğramış ve öldürülmüş. Yılanların, onun öldüğünü öğrendikleri gün Tarsus’u basacağına inanan Anadolu halkı, bu hüzünlü efsaneyi sanata taşımış. Bunun en güzel örneklerinin verildiği sanat tekniklerinden biri de cam altı sanatı olmuş. Zaman içinde bu sanatı kullanan ustalar eksilince, azalmış ve kaybolmaya yüz tutmuş sanatlar kervanına katılmıştır. Ülkemizde şimdilerde değişik alanlarda kullanılmakla beraber, hat yazıları ve çeşitli manzaralar cama yansıtılmaktadır. 

Zarif sanat yeniden canlanıyor 

Cam altı resim sanatı zamanla değişen kültürlere uyum sağlayamamış, gittikçe varlığını kaybederek günümüze gelmiştir. Özellikle dijitalleşmeye bağlı olarak cama baskı tekniği ile tablolar yapılabildiği için cam altı resim sanatı unutulmaya yüz tutmuştur. 

Son yıllarda bazı sanatseverler ve ustalar tarafından eski örnekler ortaya çıkarılmış ve bu sanata ilgi artmış, bunun sonucu olarak da bu sanatla uğraşanlar çoğalmaya başlamıştır. Bunun en güzel örneklerinden birini Sakarya Sapanca Halk Eğitimi Merkezi’nde görüyoruz. El sanatları öğretmeni Rabiye Alpcan, cam sanatını yaşatma ve öğretme çalışmalarına devam ediyor. Halk Eğitim Merkezi Müdürü Selahattin Çağır, resim eğitimi alan kursiyerlerin ilk yıl temel bilgilerle çalışmalara başladığını, sonra da cam altına geçtikleri bilgisini verdi. Sapanca HEM’de cam altına gönül veren Hatice Aras, Mevlut Akyıldız, Aynur Ocak, Oğural Gafuroğlu, Emine Yedikuvvet, Arzu Şen, Alev Ermiş Mavitan ve Neveser Aksoy bu sanatın inceliklerini öğreniyor. 

Tersten çalışılıyor

El sanatları öğretmeni Rabiye Alpcan, cam altı ve cam altı resmin nasıl yapıldığını şu sözlerle anlattı: 

“Cam altı sanatı, camın arka yüzeyine yağlı boya, guaj, sulu boya, toz boya ve akrilik boya kullanılarak yapılmaktadır. Bu sanat dalında, camın altına konulan şablonlar üzerinden tersten çalışma yapılır. Çalışılan kompozisyon, cam ters çevrilince düz ve doğru olarak görülecektir. Renklendirme işlemlerinde altın gümüş ya da çeşitli renklerde düz veya buruşturulmuş folyo da kullanılmaktadır. Ancak cam altı resim tekniğinin de bir takım zorlukları vardır. En önemli özelliği tersten çalışma yapıldığından, resimler üst üste gelen renklerle yapıldığından, alttaki renk yeni renkle kapatılınca rötuş ve düzeltme yapma mümkün olmuyor. Cam altı resimde, işe önce resmin deseni, imza ve en üstte görülen detaylardan başlamak gerekir. Daha sonra çizgiler arasındaki yüzeyler, son olarak da arka fondaki renkler boyanmaktadır. Resim çalışmaları, 2-3 milimetre kalınlığındaki camlara yapılmaktadır. 

Tek boyutlu yüzey üzerine resim yapmanın ötesinde, yüzeyi boyutlandırma yöntemleri de keşfedilmiştir. Günümüzde cam altı resim farklı tekniklerle birleştirilerek etkisi artırılmış ve camın ifade alanı değişik boyutlara taşınmıştır.” 

5 sanatçıdan ‘Güneşe Doğru’ resim sergisi

İstanbul, yeni bir sergiye daha ev sahipliği yapacak. UPSD Maçka Sanat Galerisi’nde 6 Mayıs’ta açılacak olan “Güneşe Doğru” resim sergisi, beş ismin sanatsal üretimlerini sürdürülebilir kılma çabasına işaret ediyor.  

Burak Boyraz’ın yapıtlarında bu durum daha evvel kullanılmış, etütlük tuvallerin üzerine resmedilen yeni ve dışavurumcu soyutlar ile karşımıza çıkıyor. Irmak Boyraz ise şeffaf bir üslubun izcisi. Öne çıkan özelliği yüzey dokusunu koruyan, diğer bir deyişle boya yönünden geçirgenlik arz eden akışkan bir güzergâhı takip etmiş olması. Geride bıraktığı sanat yaşamında çok sayıda yapıt üreten Nebahat Karyağdı, çocukluk dönemine temas ediyor. “Oyuncaklar” yoğun boya lekeleri ile doygunlaştırdığı kompozisyonlarının odak noktası. 

Recep Keçeli’nin sanatsal yaklaşımı, belirgin biçimde figüre yönelik. Yapıtları akademik öğretilerle harmanlanan uzun soluklu bir çabanın temsilleri. Emel Örs ise, sergi adı ile en uyumlu imgeleri üreten sanatçı. Sergi, 13 Mayıs’a kadar gezilebilecek. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir