Çağdaş Atan, Kayserispor ile hedeflerini, sezon hazırlığını, Beşiktaş maçını, Sergen Yalçın’ın katkılarını, Yunus Akgün, Arda Güler, Emirhan İlkhan gibi genç oyuncular hakkındaki düşüncelerini, etkilendiği teknik direktörleri, yabancı sınırlaması hakkındaki düşüncelerini ve çok daha fazlasını Asist Analiz’de anlattı.
“Şehirde bir bütünleşme hissediyorum”
İki tane kampı bitirdiklerini belirten Çağdaş Atan, “Artık maç haftasına girdik. Son bir hazırlık maçı oynayıp, lige başlamayı sabırsızlıkla bekliyoruz. Daha başlamadan seyircimizle güzel bir sinerji yakaladık. Şu an şehirde bir bütünleşme hissediyorum; inşallah bunu lige olumlu anlamda çeviririz.” dedi.
-Transfer tahtası kapalı. Bu bağlamda Çağdaş Atan’ın yeni sezon planlaması nasıl olacak?
“Kayserispor’la ilk görüştüğümüzde, transfer tahtasının kapalı olduğunu bilerek görüştük. Biz bunu kendi adımıza avantaj olarak kullanmak istedik. Biz kendimizi her zaman metot antrenörleri olarak görüyoruz. Çalışmaya ve çok tekrarın başarıya götüreceğine inanıyoruz. Korunan kadroyla ilk günden oyun felsefemizi oturtup, fiziksel yüklemeleri tamamlayıp lige hazır bir şekilde gireceğimizi düşünüyoruz. Transfer döneminde elinizden bir sürü oyuncu çıkarıyorsunuz, gelen oyuncular kamptan gelmiyor, adapte olması süreç istiyor. Bizim böyle bir durumumuz yok. Milli takımda olan Hosseini ve Gavranovic geç gelse de o açığı kapatmış durumdalar. Takım fiziksel olarak neredeyse hazır, oyun olarak tam istediğimiz durumda olmadığımız nokta var. Oyun planını yüzde 80 oturtmuş bulunuyoruz.
Diğer takımların transferleri endişe verici. Çok yüksek bütçeli transferler yapılıyor özellikle büyük kulüplerde. Anadolu takımları neredeyse büyük takımları yakalamıştı ama bu sene o makas yine açıldı. Biz bu farkı oyunla kapatabiliriz.”
-En güvendiğiniz bölge neresi?
“Ön tarafta yetenek olarak öndeyiz. Orta sahada çok iyi oyuncularımız var. Stoper bölgesindeki oyuncu sayımız az ama meziyetleri iyi. Kalede Lung’un gitmesiyle yerli tercihinde bulunduk. Kalecilerimize güveniyoruz. Bilal, Cenk ve 2 adet genç kalecimiz var; onlarla devam edeceğiz. Onlar için de fırsat. Çok fazla eksiğimiz yok diğer bölgelerde. Bazı orta saha oyuncularını problem olursa, stoper bölgesinde düşünebiliriz. Hücum presi konusunda bayağı yol kat ettik. Geriden oyun kurma kısmında biraz daha adım atabilirsek istediğimize yaklaşmış olacağız.
Bu sezon sakatlıklar ve bazı bölgelerden eksilme bizi yaralayabilir. O yüzden bu sezon fedakarlık ve mücadele sezonu. Bu sene gemiyi karaya sağ salim yanaştırmamız gerekiyor. Bunu yaparken Kayserispor’un rekabetçi takım duygusundan uzaklaşmaması gerekiyor.”
-Sezon sonunda kendinizi nerede görüyorsunuz?
“Avrupa hedefini şu an söylemek yaralayıcı olur. İnsanları fazla beklentiye sokmuş oluruz. Bizden böyle bir beklenti yok, bizim de takıma böyle bir misyon yükleme durumumuz yok. Önce bir oyunu göreceğiz sonra bir hedef belirleyeceğiz. Şu an ilk hedefimiz ligi sağ salim güvenli bir pozisyonda bitirebilmek.”
“Beşiktaş hazır değilken bunu fırsata çevirebiliriz”
Zor bir fikstürle lige başlayacaklarını belirten genç teknik adam, “İlk 10 hafta ligde 5 tane şampiyon olmuş takımla oynayacağız. Beşiktaş’la başlıyoruz. Oynayıp, antrenörlük yaptığım bir camia. Önemli bir maç. Önemli transferler yaptılar, daha tam hazır değillerken bunu fırsata çevirebiliriz. Sakatlık problemleri, eksilen oyuncuları var, en son Rıdvan ayrıldı. Önce baskıyı seven bir hocaya karşı oynayacağız. Onların zaaflarından maksimum şekilde faydalanmaya çalışacağız. Ön alan baskısından nasıl hasarsız çıkarız onun çalışmasını yapıyoruz. Sampdoria maçını izleyip bir analiz belirleyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
-Sergen Yalçın size ne kattı?
“Sergen Hoca bana futbolu bırakır bırakmaz ekibinde bir şans verdi. Ben de o şansı kullanmaya çalıştım. Neredeyse lisansımı almadan o ekipte işin tozunu yutarak adım adım belli bir kademeye geldik. Ona çok teşekkür ediyorum buradan. Zaten şampiyonluk yaşadı. Geç kalmış olsa da kendi camiasında şampiyonluk yaşadı. Onun adına çok gurur duymuştum. Şu an çalışmıyor. Ona karşı oynamak zevkli. Alanyaspor’dayken ona karşı 2 maç yapmıştık, zevkliydi müsabakalardı. Birini kazandık, birini kaybettik. Bana kazandırdığı çok şeyler var. Büyük ismini nasıl kullanması gerektiğiyle ilgili bazı veriler alıyorsunuz ondan. Saha içerisinde oyunu okuması, oyuncularla iletişimi gibi hem pozitif hem negatif bir sürü getirisi oldu Sergen Hoca’yla çalışmanın bana. Biz de potansiyelimizi gösterecek alan bulduk onun sayesinde. Potansiyelimizi gören insanlar da bize teknik direktör olarak şans verdiler ki bu pozisyondayız…”
-İdol aldığınız bir teknik direktör var mı?
“Örnek alma ve idol olarak demeyelim de esinlendiğimiz birçok teknik adam var. Guardiola’nın pas oyununu, Klopp’un topu kaybettiğinde baskılı karşı presini, oyun içerisindeki dinamizmini ve takımını, Gasperini ve Torino’nun hocası Ivan Juric gibi isimlerden etkilendiğimi daha önce söylemiştim. Biz hepsinden biraz biraz esinlenip, kendi yapımıza uygun hale getiriyoruz. Tabii ki burada oyuncu portföyü de önemli. Guardiola’nın pas oyununu dayatmaya çalışırsak yanlış yapmış oluruz.
Tuchel’in oyun tarzını severim. Geçen sene belki de işimizden olmamıza sebep; bir sistem değişikliği yaptık, o bizi fazla etki altına aldı. Çok kıymetli antrenörler var bunları takip etmek gerekiyor. Kendimizi güncellememiz gerekiyor. Mourinho çok gözdeydi ama bir dönem o modern futbolun hızını yakalayamadı. Şimdi yavaş yavaş Roma’da o trene binmeye çalışıyor. Bir tren var o trene binmeye çalışıyorsunuz. Binemezseniz çok geç kalıyorsunuz. Çünkü çok değişen bir jenerasyon var. Yeni grup geliyor. Biz o grubun ilk temsilcilerindeniz. O trenden hiç inmememiz lazım…”
-Yerli teknik direktörler arasında kendi tarzınıza en yakın isim kim?
“Bir değişim başladıysa, bunun ben Abdullah Avcı’yla olduğunu düşünüyorum. Tabii ki Fatih Terim’in kazanmış olduğu başarılar yadsınamaz, hepimizi çok gururlandırdı. Bir dönem oynattığı hücum presli futbolu bizi başka bir seviyeye getirdi. Milli takımların oluşumuna da çok etkisi oldu o takımının. Bu jenerasyondan bahsedeceksek, bizden yaş olarak büyük ama ilk farkındalığı Abdullah Avcı yarattı. Saha içerisinde farklı denemeler, oyunlar kullandı. Karşılığını aldı bu sene şampiyon olarak, onu da buradan tebrik ediyorum.
Onun dışında kendi jenerasyonumuza gelecek olursak İlhan Palut’u çok beğeniyorum. O da çok büyük gelişim kaydetti. İlhan’la çok iyi arkadaşız. Pro lisans kursunda da beraberiz. Bunu böyle söylüyorum alınmayacağı için ukalalık olarak söylemiyorum. Çok farklı bir pozisyona getirdi kendi oyununu. Topa sahip olan, önde baskı yapabilen, ikinci bölgede baskı yapabilen çok dinamik bir takımı var. Emre Belözoğlu’nu beğeniyorum. Başakşehir’de yaptığı şeyler ortada. Fenerbahçe’deki ivmesi ortada. İlk bakışta Emre Belözoğlu, İlhan Palut ve Ömer Erdoğan’ı söyleyebilirim. Bu yeni jenerasyonunun oyununun, gelecek antrenörlere bir yol açtığını düşünüyorum.
Ligimizde de çok farklı pozisyonlarda genç jenerasyondan hocalar var. Kasımpaşa’dan Sami Hoca, Nuri Şahin, Volkan Demirel ve Hakan Keleş’i söyleyebiliriz. Ama tabii kendime yakın olarak Emre Belözoğlu ve İlhan Palut diyebiliriz.”
-Genç oyunculardan favorileriniz kimler?
“Kulüplerin bulunduğu ekonomik şartlarda iyi yetiştirmek önemli. Hem yarışıp hem rekabet edip hem üretiyorsanız o en sağlıklısı. Arda Güler çok yetenekli, seviyesi çok farklı. Emirhan İlkhan da çok farklı, onu da çok beğeniyorum. En kısa zamanda yurt dışına çıkabilecek oyunculardan bir tanesi. Arda ve Emirhan diğerlerinden önde. Tabii ki Yunus Akgün işin tozunu yutarak geldi. Kiralık gitti geldi, ayakta durmayı başardı o rüzgarda.
Kendimiz için konuşursak ilk kampa 8-9 tane genç oyuncuyla başladık. Belli çekirdek bir sayımız var. Bu oyunculardan 1-2 tanesini kullanmayı düşünüyoruz. Kayserispor’un önümüzdeki yıllarda faydalanabileceği oyuncular olduğunu düşünüyoruz. Verimli bir u-19 takımımız var. Bunu uzun süreli bir çalışmaya yayarsak; Kayserispor her sene 1-2 tane oyuncuyu üretip satan kendi kendini geçindirebilen, kar eden bir kulüp haline gelecek. Çünkü kulüplerin başka yaşama şansı kalmadı.”
Yabancı sınırlaması hakkında konuşan Atan, “O konuda çekimserim. Yasakların olduğu ortamlarda ters psikolojiyle daha farklı şeyler çıkabiliyor. Net bir fikrim yok. Ama iyi oyuncu, bence iyi oyuncudur. Herkes her ortamda rekabet edebilir. Yabancı sayısı serbest olduğunda da eğer elinizdeki yerli oyuncu genç ve yetenekliyse hiç korkmadan biz bu oyuncuları oynatabiliriz. Yani önemli olan oyuncunun iyi olup olmaması. Pasaport veya kimliği değil; önemli olan oyuncunun o rekabete hazır olması. Genç oyuncuların çok çalışarak krizleri fırsata çevirmesi gerekiyor.
Eğitim sisteminde bir değişiklik yapmamız gerekiyor. Altyapılarda çok daha iyi eğitimler verip, oyuncu a takıma geldiğinde yüzde 80 hazır olması gerekiyor. Yüzde 100 bekleyemeyiz tabii ki eksikler olacak. Eğitim sistemi kötü olduğu için oyuncular bayağı eksik geliyorlar. Yüzde 50 bile diyemiyoruz bazen. Ne kadar bize az eksikle gelirse; biz onları daha çok kullanırız. Eğitmen grubunu iyi eğitmenlerden seçip, o oyuncuları a takıma hazır şekilde yükseltecek eğitmenler arıyoruz. A takımdaki ekibe dünya para harcıyoruz ama altyapıdaki antrenörlere o değeri vermiyoruz. Onları genç oyunculara konsantre olması için mali anlamda rahatlamamız gerekiyor.” değerlendirmelerinde bulundu.
-Yeni sezonda hakemlerimizle ilgili çekinceleriniz var mı?
“Birbirimizi tanıyoruz, bu camianın içindeyiz. Ben hiç hakemlerle ilgili konuşmadım. İnşallah konuşmak da nasip olmaz. Ben onlara güveniyorum, onların niyetine samimiyetine inanıyorum. Genç jenerasyonun da gerçekten onların içinde iyi geldiğine inanıyorum. Bizim de onlara destek olmamız gerekiyor. Biz, oyuncular, hakem, taraftarlar olmadan bu oyun olmaz. Bu zincirin bir parçası hakemler. Biz nasıl hata yapıyorsak, hakemler de tabii ki yapacak. Önemli olan bunu minimuma indirmek. Hakemlerimizin iyi niyetine inanıyorum…”