Çadır kentte umut dolu bir sokak

ŞAHİN BAYAR-UMUT ÜNVER Hatay – “Güzel günler göreceğiz, güneşli günler…” Büyük şair Nazım Hikmet’in bu ünlü dizesinin yazılı olduğu “Umut Sokağı”, Hatay Stadyumu’nda depremzedeler için kurulan çadır kentten başka bir yerde değil. 732 depremzedenin yaşadığı çadır kentte, edebiyat öğretmeni adayı Ayşe Ökten, her şeye rağmen sokağını umut dolu cümlelerle süslemiş. Çadırların üzerinde birbirinden güzel mesajlar yer alıyor: “Umut etmek bize yakışır, umut vermek O’na”, “Her yıldız bir umuttur”, “Göğe bakın”, “Güzel günler göreceğiz, güneşli günler.”

‘Yoksa olmayacak’

“Neden umut?” sorusuna; “Elimizde umuttan başka bir şey kalmadı” diye yanıt veren Ayşe Ökten, bu fikrin nasıl doğduğunu şöyle anlatıyor: “Depremin ilk günleriydi. Çadır kente yerleştikten sonra kendimizce bir düzen oluşturmaya çalışıyorduk. Sokağımızı temizliyorduk. Çocuklarla oyunlar oynuyorduk. Sonra sokağımıza bir isim vermek istedik. Hep birlikte ‘Umut’ olsun dedik. Çünkü umut dışında bir varlığımız kalmadı. Sokağa isim verdikten sonra çadırlara da mesajlar yazdık. Burayı güzelleştirmeye çalışıyoruz, yoksa olmayacak…”

Ayşe Ökten gibi çadır kenti güzelleştirmeye çalışan başkaları da var. Serhat Okay… Erzurum İl Kütüphanesi’ne ait Gezici Kütüphane’de çocuklarla kitap okuyor. “12-13 gündür buradayız” diyen Okay şöyle devam ediyor: “Çocuklara destek için geliyoruz. Onlarla birlikte boyama kitaplarını boyuyoruz, kitap okuyoruz. Bazen film izliyoruz bazen satranç oynuyoruz. Çocuklar kendi yüzlerini boyuyor. Bu süreci hep birlikte atlatacağız.” Gezici Kütüphane’nin üzeri ise görevlilere teşekkür eden miniklerin mesajlarıyla dolu.

Bulaşıklar yıkanıyor çamaşırlar asılıyor

167 çadırın bulunduğu AFAD’a ait çadır kentte gün boyu hareketlilik yaşanıyor. Yardım kuruluşlarının getirdiği hijyen ürünleri, giysiler, yemekler düzenli şekilde depremzedelere dağıtılıyor. Asgari yaşam koşullarına geri dönmek isteyen depremzedeler, çadır kentte kurulan seyyar su depolarının önünde bulaşıklarını yıkıyorlar. Bazıları da çadırlarda yıkadıkları giysilerini kurutmak için dışarıya asıyor. Her çadırın içinde ya da önünde bir soba var. Gündüzleri sıcak olduğu için soba pek kullanılmıyor. Ancak akşam saatleri için gönüllüler, gelen odunları keserek vatandaşlara ulaştırıyorlar.

‘Deprem korkusu devam ediyor’

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı psikososyal terapi grubu da çadır kentte…. Kürşat Akgün, Atilla Yiğit (Sakarya), Akif Yıldız, Okan Coşkun, Zeynep Coşkun, Ali Küçüker (Kayseri), Ece Gürler ve Nermin Çaldaş’tan (İstanbul) oluşan uzman grubun tespitleri şöyle:

– Çocuklar yetişkinlere göre daha az travmatize olmuş.

– Okulların acil açılması lazım. Çünkü bu, aileleri sosyal hayata bağlar. Şu anda hijyen ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar.

– Büyük bir konteyner okul daha sağlıklı olur.

– Aileler çocuklarının geleceğini düşünüyor.

– Depremzedelere psikososyal destek sürmeli.

– Deprem korkusu devam ediyor. Hâlâ uyumayanlar var, deprem saati olan 04.00’te uyanıp bir saat bekleyenler var.

– Dışarıdan gelecek öğretmene sosyal yaşam alanı sağlanmalı. Bu, burayı tercih için teşvik edici olur. Buradan tayinini isteyen depremzede öğretmenlere de kolaylık sağlanmalı. 1999’daki depremde bu hak tanınmıştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir