‘Çadır bile olsa kendi evimiz olsun’

Adıyaman’da felaketten bir hafta sonra kurulan çadır kentlere, depremzedeler yerleşmeye başladı. Depremzedeler, afetten kurtarabildikleri günlük eşyalarını Kızılay çadırlarına koyarken, çadırların üzerine isimlerini yazdı. Çadır kente yerleşenlerin en önemli eksiklerini ise içme ve kullanma suyu, tuvalet ve telefon şarjında gerekli olan elektrik altyapısı oluşturuyor. Çadırlarda yaşayanların sobayla ısınması için de önlem alınırken, depremzedelere odun ve kömür dağıtıldı. Bazı vatandaşlar soba bacalarının geldiğini ama sobalarının olmadığını, bazıları ise odun ve kömür dağıtımında düzensizlik olduğunu ve kömür torbalarını toplu halde alıp arabalarına yükleyenler olduğunu iddia etti. Çadırlarda yaşayanlar için yemek servisi de başladı.

Halkın yardımları

Çadırlara yerleşen depremzede aileler Milliyet’in sorularını yanıtladı. Hüseyin Kahraman, pek çok Adıyamanlının deprem nedeniyle şehir dışına çıkmak zorunda kaldığını belirterek, “Çadır da olsa kendi evimiz olsun. Karadeniz’den, Güneydoğu’dan, Manisa’dan, İzmir’den ve pek çok yerden buraya vatandaşlar yardıma geldiler. Bunların hepsi sivil yardımlardır, halkın yardımlarıdır. Trabzonlular, Ordulular buradan çıkmadı. Bakın plakalara, hep şehir dışından gelen araba. Giysi için yardım TIR’ı geldi, kadınlar oradan kıyafet alırken kapısında binbaşı bekledi” dedi. Eşi Selver Kahraman ise “Vatandaşlardan yardım geliyor. Bir poşeti açtım, içinden mendil ve ayakkabı çıktı, ‘elimizden bu geldi, kusura bakmayın’ yazmışlar” diye konuştu.

‘Bir psikolog gönderilse çok iyi olur’

Çadırlarda kalan bazı depremzedeler şunları dile getirdi:

Ayşe Yayla: İki gündür çadırda kalıyoruz. Hiçbir şeyimiz kalmadı. Ekipler yemek getiriyor öyle yiyoruz. Tüpe bulgura ve telefona ihtiyacımız var. Kimseyle haberleşemiyoruz. Beş kişi kalıyoruz çadırda oğlum, gelinim ve torunlarımla. İki kızım ve bir oğlumu kaybettim. Ahmet Koca köyünden geldik, evimiz yıkıldı.

Eren Yayla: Burada bir doktor, bir psikolog olsa çok iyi olur. Köyde hem hayvancılık hem de tarım yapıyoruz. Üç yıl önce Elazığ depremi olduğunda Adıyaman da hasar almıştı. O zaman eve gelip bakmışlardı, ağır hasar raporu vermişlerdi. Evim yapılsın diye belediyeye müracaat ettim ama yapmadılar. Şimdi göçük altında kızımı kaybettim. Hayvanımız, hiçbir şeyimiz kalmadı, canımızın derdine düştük.

Fatma Çetin: Çadırda da olsak her şeye ihtiyacımız var burada. Biz daha bugün yerleştik. Günlerce arabada kaldık. Evimizin yarısı yıkıldı. Amcamın çocukları ve teyzelerimi kaybettim. Askerler diyor ki, ‘Biz burada size bütün imkanları sağlayacağız.’ Tuvalet, banyo, yemek vs. gibi. O yüzden çadırları götürmemize izin vermiyorlar. Burada çok fazla çadır var, herkesin yeri belli olsun diye isim yazdık. Deprem olduğu gün 3 çocuğumu kucağıma aldım ve kaçtık hemen. İkincisine de dışarıda yakalandık. Ekipler geç geldi ama ben bunu normal karşılıyorum, çünkü uzaktan geldiler.

Elif, annesini bir hafta sonra buldu

Depremde yıkılan binanın enkazından ilk gün yaralı çıkarılarak Ankara’daki hastanede tedaviye alınan Elif Gülcan Sekman (13), annesi Elif Sekman’ın kendisi gibi yaralı kurtulduğunu ve İstanbul’daki hastanede tedavi altında olduğunu bir hafta sonra öğrendi. Telefonda görüntülü görüştürülen ve birbirlerinin sağlık durumunu soran anne ve kızı büyük sevinç yaşadı.

Yamulan raylar görüntülendi

Depremin şiddeti tren raylarından da gözlemlendi. Gölbaşı’ndan Adana’ya giden tren hattında, depremin bölgedeki etkisi bir kez daha gözler önüne serildi. Yamulan ve tel gibi bükülen tren rayları havadan da görüntülendi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir