Öyle bir derbiydi ki, daha başlamadan öfke, hüzün, infial boğazımıza kadardı… Istırap soluyorduk, nefes yerine alev çıkıyordu ciğerlerimizden.
Tarifsiz kederler içindeydik ama sebep derbi değildi.
Yastaydık… Canımız yanmaktaydı.
Bağrımıza taş bastık… “Rövanşı” Mehmetçik’e bırakarak, sınır ötesinde bizim için şehit olan evlat, kardeş ve babalara minnet, saygıyla döndük derbiye.
Yani kahramanlarımızdan “futbol ödleklerine” geçtik…
Evet… Alınma gücenme yok, resmen ödlekliktir iki dev takımın Kadıköy’de futbol adına ortaya koydukları.
Derbinin şampiyonluk yolunda önemi yüzünden ve her iki takımı arkadan kovalayan olmadığı için kimse risk almadı maçta… Oynamadıkları futbolu faulle örtmeye çalıştı ikisi de. Hele ilk yarı; ne teknik direktörler ne futbolcular ne de hakem elini taşın altına koydu.
Arda Kardeşler her gördüğü faulü anında çaldı. Sıra kartlara geldiğinde sarıdan öteye gitmedi. Futbolcular rakibi bozmaya oynadı. Doğal olarak top kaybı damga vurdu maça. Hocalar kazanmak üzerine değil kaybetmemek üzere plan yapmışlardı. Rakip yıldızları kilitlemekle yetinmişlerdi. Zaten formsuz olan Ziyech, Tadic sahadan kayboldu. İcardi, Dzeko etkisiz hale geldi.
İlk 40 dakikada Galatasaray’ın üç Fenerbahçe’nin bir şutu vardı ki hiç biri kaleyi bulamadı.
İlginçtir; yine de heyecanlıydı maç. Çünkü mücadele hatta futbol kuralları içinde kavga vardı sahada. Karşıdakini oynatmamak için son derece agresif bir sertlik içindeydi futbolcular. Rakiplerine de acımadılar, para verip futbol seyretmek için gelmiş faul görüp eve dönen tribünlere de!
Fred’in yokluğunda radikal bir tercih yapan İsmail Kartal’ın İrfan Can’ı orta sahaya çekip sağ kanada Cengiz’i koyması bir işe yaramadı. İrfan orta sahada kayboldu, Cengiz’in kanadı hiç çalışmadı. Çünkü Ferdi ve Osayi önceki maçların onda biri kadar bile ileri çıkamadı.
Maksat “yenilmeyelim”!
Zaten ikinci yarı başlarken Cengiz’i çıkarıp İsmail’i aldı İsmail Kartal ve orta sahayı İsmail-Crespo yapıp İrfan’ı sağ kanattaki yerine gönderdi.
Yenilmemek için oynayınca derbinin ilk yarısı her iki takım için de defansların maçı oldu. Galatasaray’ın sol beki Barış Alper başta olmak üzere defansı başarılıydı. Fenerbahçe’de Osayi ve Ferdi ileri çıkmayınca Oosterwolde ve Djiku çok iyi oynadı.
İkinci yarı Fenerbahçe’deki değişiklik maçın sıkışıklığını biraz azalttı. Fenerbahçe rakip kaleye gittikçe Galatasaray’a da rakip kale yolu aralandı. Ama kazanma niyeti yoktu ki kimsede.
Mertens yerine Zaha girdikten sonra Kerem Mertens’in yerine Zaha kanada geçti. Fenerbahçe’de ise Tadic yerini King’e bıraktı ki, İsmail Kartal en iyisini yaptı. Tadic dayanılmaz durumdaydı çünkü.
Ve 70. dakikada kaleyi bulan ilk şut Ziyech’in oldu.
Maçın tek değişmeyeni sertlik ve fauller oldu sonuna kadar. İki dakikada bir faul vardı, yani 45 faul. Peki bolca sarıya rağmen niye kırmızı yoktu?
Çünkü “aksiyonun reaksiyonu vardı” ve içinden geçtiğimiz futbol kaosunun “tersine” etkisi çıkmıştı ortaya. Boey’in ilk sarısını kırmızıya çevirmekten çekindi resmen hakem. Crespo’yu yere indiren Boey’e ikinci sarı kartı göstermeyerek Galatasaray’ı eksiltmek istemedi.
Sonuçta tepeden tırnağa “faul”dü derbi. Zaten canı sıkkındı herkesin; Süper Ligin en büyük iki “yatırımı” daha da sıktı canları.
Dikkat etsinler… Fenerbahçe ve Galatasaray Cuma akşamı aynı oyunu Süper Kupa’da oynarsa, Arap dostlar vaat ettikleri parayı vermez valla!