Böylesine zor rastlanır, iki ülkenin başına bela oldu! Gizli bilgi satıcısı 3 hain

Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr – Casusluk tarih boyunca birçok ülkenin düşmanlarını zayıflatmak için sık sık başvurduğu yöntemlerden biri oldu. Kimi zaman para kimi zaman da daha iyi bir gelecek için ‘karşı taraf’a çalışan casuslar, dış politika ve siyaset tartışmalarında sıklıkla tarihteki yerlerini aldı. Asker, diplomat, hükümet üyesi ve hatta bazen sadece bir sivil olan bu kişilerden bazıları, yaptıkları eylemlerle yaşadıkları dönemde büyük kırılmalara ön ayak oldular ve ‘tarihin en ünlü hainleri’ oldular. İşte yakın tarihe iz bırakan 3 hainin yıllar geçse de unutulmayan hikâyesi.

1- KÜBA KRİZİNİN KİLİDİ OLDU: OLEG PENKOVSKİ

Soğuk Savaş’ın en sıcak anlarından biri hiç şüphesiz 1962 yılında yaşanan Küba Füze Krizi’ydi. ABD ve SSCB’yi karşı karşıya getiren bu kriz, dünyanın tam 13 gün boyunca hop oturup hop kalkmasına neden olmuş ve insanlık daha önce hiç olmadığı kadar ciddi şekilde olası bir nükleer yıkımın soğuk nefesini ensesinde hissetmişti.

Tarihteki yerini Küba Füze Krizi olarak alan olay aslında 15 Ekim 1962’de Küba üzerinde uçan ABD’ye ait U-2 casus uçaklarının ada üzerinde olağan dışı bir durum fark etmesiyle başlamıştı. U-2’lerin Küba üzerine yoğunlaşmasını sağlayan bilgi Oleg Penkovski’den gelmişti.

20. yüzyılın en önemli olaylarından birinin başrolünde yer alan Penkovski, Bolşevik karşıtı olan Beyaz Ordu mensubu bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen önce Kiev Topçu Akademisi’nden mezun olan Penkovski, önce Finlandiya ve SSCB arasında yaşanan Kış Savaşı’nda, hemen ardından da İkinci Dünya Savaşı’nda görev aldı. Penkovski, savaşın sonunda Yarbay olarak Kızıl Ordu’nun dış istihbarat teşkilatı GRU’ya atandı ve Türkiye’de askeri ataşe olarak görevlendirildi. Oleg aynı zamanda GRU başkanıyla da samimi ilişkiler kuruyordu.

1960 yılında Moskova’da görev yaptığı sırada ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA) için çalışmaya karar veren Penkovski, ilk olarak İngiliz gizli istihbarat servisi MI6 ile iletişime geçti. İlk olarak 1961 yılında Londra’da hem İngiliz hem de ABD’lilerin temsilcileriyle bir araya gelen Penkovski, SSCB’nin kıtalararası balistik füze envanteri hakkında bilinmeyen birçok önemli detayı ABD’li ve İngiliz yetkililere verdi. Penkovski’nin sızdırdığı en önemli bilgi, Küba’ya yerleştirilmesi planlanan Rus nükleer füzeleriydi. Bu bilgilerin Kennedy yönetimine iletilmesi ABD istihbaratının adaya odaklanmasında en önemli ipucu oldu ve Küba Füze Krizi’ne giden süreç böylelikle başlamış oldu.

Penkovski’nin köstebek olduğu krizden iki gün önce tespit edildi ve üst düzey Sovyet istihbarat yetkilisi, vatana ihanet suçlamasıyla tutuklandı. Kesin ölüm şekli bilinmeyen Penkovksi’nin öldürüldüğü ya da cezasını çektiği sırada yaşamına son verdiği tahmin ediliyor.

2- POLONYA’NIN TARTIŞMALI İSMİ: RYSZARD KUKLİŃSKİ

Penkovksi gibi tartışmalı isimlerden biri de Polonya’da yaşadı. Sosyalist bir ailede doğan Ryszard Kukliński’nin babası, İkinci Dünya Savaşı’nı başlatan Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesine karşı direnen isimlerden birisiydi. Babası esir düştükten sonra toplama kampında hayatını kaybedince o da genç yaşta Polonya Halk Ordusu’na katıldı. Her ne kadar SSCB ülkelerinden biri olmasa da Polonya bu dönemde Sovyetler etkisinde bir Doğu Avrupa ülkesiydi. Polonya’ya hizmet etmeye kararlı olan Ryszard Kukliński, 1968 yılında SSCB’nin Çekoslovakya’yı işgalinde görev aldığında ise yaptığı işi sorgulamaya başladı.

Reform talep eden kalabalıkların üzerine ateş açılması ve bunun sonucunda 44 protestocunun ölmesi Kukliński’yi rahatsız etmişti. 1970 yılında Polonya’da başlayan protestolarla birlikte genç adamın sabrı da taşma noktasına geldi. ABD’li yetkililerle temasa geçen Kukliński, SSCB’ye ait kritik bilgileri ABD’ye sızdırmaya başladı.

1972’den 1981’e kadar tam 9 yıl boyunca Kızıl Ordu’nun Doğu Avrupa’da bulundurduğu kuvvetler, savaş planları, radar sistemleri ve nükleer silah siloları hakkında bilgi sızdıran Kukliński, topladığı bilgilerle ABD için oldukça ‘faydalı’ oldu. Polonya ve Sovyet istihbaratı tarafından yakalanmaktan korkan Kukliński,1981 yılında ailesi ile birlikte ABD’ye sığınma kararı aldı. 1984’te bir Polonya mahkemesi tarafından gıyabında vatana ihanetten yargılandı ve ömür boyu hapse mahkum edildi.

Kukliński’nin cezası Polonya’da her daim tartışma konusu oldu. Köstebeğin cezası 1991 yılında SSCB dağıldığında 25 yıla düşürüldü, 1995 yılında ise geçerliliğini yitirdi. Kukliński, cezasının kaldırılmasının ardından dönem dönem Polonya’yı ziyaret etse de kalıcı olarak hiçbir zaman ülkesine bir daha yerleşmedi ve 2004 yılında ABD’de hayatını kaybetti. Soğuk Savaş sona ermiş ve SSCB dağılmış olsa da Kukliński günümüzde Polonya’da tartışmalı bir figür olmaya devam ediyor.

3- SSCB’YE CASUSLUK TEKLİF ETTİ: JOHN ANTHONY WALKER

Soğuk Savaş boyunca ABD ve SSCB arasındaki istihbarat savaşında onlarca isim gündeme geldi. Kimi zaman SSCB kimi zaman da ABD karşı taraftan ‘satın aldıkları’ insanlarla gizli bilgilere ulaşmaya çalıştı. Bu anlamda ABD’ye en büyük zararı John Anthony Walker verdi. Sorunlu bir çocukluk geçiren Walker, mali sıkıntılarla boğuşan bir ailede büyüdü. Babası alkolikti. 1955 yılında lise eğitimini yarıda bırakarak donanmaya katılan Walker, 8 yıl içinde ABD donanmasının en kritik ve gizemli silahlarından biri olan denizaltılarda iletişim ve kriptografi çalışan bir baş astsubay oldu.

1967’de asteğmenliğe terfi eden Walker, Atlantik Denizaltı Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı. Aynı dönemde birçok kişi tarafından geleceği parlak olarak görülen Walker, mali sorunlarla karşılaşmaya başladı. Sivil hayatta yaptığı yatırımlar başarısız olmuş ve onu büyük bir borç batağına sürüklemişti. Walker, bu durumdan kurtulmak için SSCB’ye ABD denizaltıları hakkında bilgi sızdırmaya karar verdi. Walker ile iletişime geçen SSCB yetkilileri, kendilerine yapılan bu teklif karşısında ilk etapta şaşkınlıklarını gizleyememiş olsa da kısa süre içinde Walker’in ‘büyük balık’ olduğu ortaya çıkacaktı. Denizaltılar, her iki taraf içinde tespit edilmesi zor sürpriz silahlardı.

Walker, ABD denizaltılarının tespit edilmesi için gereken tüm detayları SSCB’ye sızdırmakla kalmamış aynı zamanda savaş planları ve gizli iletişim şifrelerini de Sovyetler Birliği’ne sızdırmıştı. ‘Büyük balık’ emekli olduktan sonra dahi, donanma içinde ‘satın aldığı’ kişilerle SSCB’ye para karşılığında bilgi sağlamaya devam etti. Bu durum 1984 yılında eski eşinin FBI’ı arayarak kocasının Sovyetler Birliği’ne çalıştığını söylemesine kadar devam etti.

Eski eşinin itiraflarının ardından başlatılan soruşturmada Walker’ın donanmaya dair hassas bilgileri Sovyet istihbaratına sızdırdığı tespit edildi. Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Walker, 2014 yılında kamuoyuna açıklanmayan bir nedenden dolayı hayatını kaybetti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir