Diyarbakır- Terörün bitirilmesi. Kentsel dönüşüm. Otellerin ve kafelerin çoğalması. Turizm ve ekonominin artması…
3 yıl sonra geldiğim kadim şehir Diyarbakır yeni bir hikâye çıkarıyor böylece size: Sokaklarında dolaşmakta korktuğumuz Sur ilçesi şimdi dünyanın her yerinden gelen misafirleri ağırlıyor. 7-8 bin yıllık geçmişi olan ve dar sokakların olduğu Sur ilçesi rengarenk ve cıvıl cıvıl şimdi. Ve dolaşırken ‘burası Diyarbakır mı?’ dedirtiyor.
Diyarbakır’daki değişimi daha uçaktan iner inmez havaalanında fark ediyorsunuz. Yeni büyük bir havaalanı yapılmış.
Dicle Nehri’nin kıyısındaki kent, bereketli topraklarıyla da binlerce yıldır önemli ev sahipliği yaptığı pek çok medeniyetin izlerini taşıyor.
Şehre girerken yolların genişlediğini, yeşil alanların arttığını ve çok katlı modern yapıların çoğaldığını görüyorsunuz. Belki de bu şehire 3-4 katı geçmeyen, yöresel binalar yapılsa daha iyi olur diyorsunuz kendi kendinize.
Sur cıvıl cıvıl
İlk olarak 20 yıl önce gelmiştim Diyarbakır’a. En çok gidilen yerlerin başında şehir merkezindeki Sur ilçesi ve Darkapı gelir.
Diyarbakır’a 3 yıldır gelmiyordum. Bir dönem terör yuvası ve terörle mücadelenin merkezi olmuştu Sur ilçesi.
Sokaklarına girmeye insan korkardı. Dar sokaklara girilmemesi için uyarılar yapılırdı. Terörün bitirilmesinin ardından Sur’daki eski evler yıkılmış ve yeniden avluları ve damları olan yerel yapılaşma olmuş. Özellikle Dört Ayaklı Minarenin arka tarafına kafeler ve restoranların olduğu büyük şehirleri aratmayan bir cadde yapılmış. Sur cıvıl cıvıl bugünlerde.
Diyarbakır uçaklarında yer bulmak zor.
Kepenkler kapanmıyor artık
Tarihi yapıların olduğu Sur ilçesinde Uzak Doğu başta olmak üzere turistlerin çokluğu da dikkatimizi çekiyor.
Kahvaltı yapılan kafelerin olduğu hanlara girmeye çalışıyoruz ama kalabalıkta yer bulmakta zorlanıyoruz.
Bir dönem terör nedeniyle kepenk kapatan Sur’da şimdi küçük küçük yüzlerce dükkân yöresel ürünlerini sergiliyor.
1600’lü yıllarda yapılan Sülüklü Han’da kahve keyfi yapıyoruz biraz dar sokaklarda dolaştıktan sonra.
Sonra karşımıza Ulu Camii çıkıyor. Yapım yılı tam bilinmemekle birlikte Anadolu’nun en eski camilerinden biri olarak nitelendiriliyor. Evliya Çelebi’nin de bahsettiği camilerden biri olan Ulu Camii kiliseden camiye çevrilmiş.
Diyarbakır’da halen kullanılan kilise de var. Karşımıza, kullanılan Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi çıkıyor.
Bakırcılar Çarşısı da ilgi çeken yerlerden biri.
Mardin Kapı Şen Olur
Atatürk Müzesi, cezaevi, kolordu binaları ve Saint George Kilisesi’nin olduğu İçkale Açık Hava Müzesi de restore edilmesinin ardından en çok turistlerin geldiği alanlardan biri olmuş. Özellikle yeşil alanı ve Dicle manzarasıyla mola verilecek ve Diyarbakır’ı hissedecek yerlerden biri.
Dicle nehri üzerindeki On Gözlü Köprü de görülecek yerlerin başında.
Ciğercilerin ve ocakbaşı lokantaların olduğu Darkapı da yöresel yemekler açısından mutlaka gidilmesi gereken yerler.
Diyarbakır surları ise ‘Mardin Kapı Şen Olur’ türküsüyle karşınıza çıkıyor. Yani surlardaki kapılardan biridir Mardin Kapı. Bilmeyenler için söyleyelim, bu türkü Mardin’in değil Diyarbakır’ın bir türküsüdür.
Binlerce yıldır birçok medeniyete ev sahipliği yapan Diyarbakır dönüşümüyle misafirlerini bekliyor…