Bir acı kayıp

Diplomat, tarihçi, araştırmacı, yazar Bilal Niyazi Şimşir’i (90) kaybettik…

Lise çağlarında ailesiyle birlikte Bulgaristan’dan göç etmişti… 1957’de Mülkiye’yi bitirdi. 1960’da diplomat olarak göreve başladı. Londra, Paris, Şam, Lahey’de orta düzeyde diplomat olarak, Arnavutluk, Çin ve Avustralya’da büyükelçi statüsünde görev yaptı. Başta İngiliz arşivleri olmak üzere gittiği her ülkede kaynakları araştırdı, belge topladı, tasnif etti, kitaba dönüştürdü… Toplam 52 cilt kitap ve 160 makale yazdı. Tüm kitapları belgelere ve sağlam kaynaklara dayalıdır.

İlişikteki resimde sadece benim kütüphanemde bulunan bazı kitapları görülüyor.

Yazdığı binlerce sayfa kitap bize Kürt ve Ermeni meselelerinin iç yüzünü, Atatürk ve Cumhuriyet’i, Ankara’yı, Kurtuluş Savaşı’nı, Kıbrıs’ı, Rumeli’yi, Lozan’ı anlatır.

Atatürk ve Cumhuriyet üzerine yaptığı araştırmalar ve yazdığı kitaplar Atatürk düşmanlarının yalanlarını çürütmesi açısından özellikle önemlidir.

Yabancı yazar ve kaynakları Türk okuruna taşımış, kamuoyunun ufkunu genişletmiş, gelecek nesillere çok değerli ve yüklü bir miras bırakmıştır.

Sonuçta çok muhterem, aydınlık, üretken, yurtsever bir aydını kaybettik. Cumhuriyet bu yüzden hüzünlüdür. Ülkeye başsağlığı diliyor, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz…

BEYİN

İki genç adam bir kafede ünlü bir profesörü tartışıyorlar:

– Çok zeki adam… Öldükten sonra mutlaka beyni çıkarılıp tartılmalı…

Diğeri onaylıyor:

– Bence de büyük beyin…

Bu tartışmada gerçek payı var mı? Yok…

Prof. Niyazi Kahveci’nin “Sistematik Düşünme” adlı kitabına başvuruyoruz… Diyor ki:

* Beynin büyüklüğü ve ağırlığı zihinsel işlemlerde farklılık yaratmaz

* Örneğin fillerin beyni insandan 9 kat büyüktür ama işlevi sınırlıdır.

* İnsan beyni ortalama 1,5 kilo iken ünlü bilgin Einstein’ın beyninin 1 kilo 210 gram olduğu saptanmıştır. Zekâ, beynin hacmine göre değil, kendi içindeki çalışma organizasyonuna göre değişir.

* Zekâ beynin işlem hızıdır.

* Zekâ, bilgi sahibi olmakla ilintilidir. Bilgi yoksa zekâ da yoktur.

* İcatları yapan bilim adamları çok zeki kişiler olmayabilir. Ama çok okuyan ve çok düşünen kişilerdir.

ATATÜRK SOKAĞI

Atina ile Ankara arasında hava yumuşarken…

Atina’nın tutmadığı bir sözünü anımsatalım…

Kaynağımız Bilal Şimşir’in “10 Kasım Günlüğü” adlı kitabı.

Atatürk’ün 1938 yılındaki ölümü dünyanın hemen her köşesi gibi Yunanistan’da da yankı yaratmış, Selanik Belediye Meclisi yaptığı toplantıda Atatürk’ün doğduğu evin önünden geçen Apostolu Palu sokağının bir bölümüne “Kemal Atatürk Sokağı” adı verilmesini kararlaştırmıştı. Karar Selanik Konsolosluğu’na bildirilmiş, Konsolos İdris Çora, büyükelçiliğe mektup yazarak durumu anlatmıştı. Bu karardan dolayı Selanik Belediyesi’ne teşekkür edildi.

Ne var ki o karar hiçbir zaman uygulanmadı.

Oysa malum; Yunanistan’ın eski başbakanı Venizelos 1934 yılında Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermiş, böylesine büyük bir yakınlık sergilemişti. Venizelos 1936’da ölmüştü.

Sonraki hükümetler Atatürk’e bir sokak adını çok gördüler.

FENOMEN

Bu günlerde bir takım cici bici fenomenler süslüyor gazete sayfalarını!

Bir banka müdiresi hanım kimi futbolcuların yaklaşık 25 milyon dolar parasını deve yapmakla suçlanıyor. Futbolcu Arda Turan 14 milyon dolar parayı bu hanımın evine giderek teslim ettiğini anlatıyor mahkemede. Duyanların ağzı bir karış açık kalıyor. Emre Çolak’ın 3,2, Emre Belözoğlu’nun 4,2 milyon doları gitmiş.

Paralar nerede? Onlardan haber yok…

Bu alımlı çalımlı hanımın arkasında kimler var? O da meçhul.

Bir de kara para aklayıcı fenomenler var. Böyle bir çiftin 17 lüks binek aracının bulunduğu çıktı ortaya. Servetlerinin toplamı bilinmiyor.

Peki bu kara paraların sahipleri kimler?

Şimdilik onlardan haber yok…

Yargının bunları ortaya çıkarmasını bekliyoruz.

Sonuçta: Ülkenin yarısı asgari ücretle geçinirken…

Bazılarının hesaplarında milyon dolarlar uçuşuyor…

Orhan Gencebay söylüyor: Adaletin bu mu dünya!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir