BİLİNÇ VE ALTI

Günümüzde özellikle okul öncesi eğitim, bilimsel kurallara göre yapılıyor mu?  

İmam hatip lisesi ve ilahiyat fakültesi mezunu bir akademisyen olan Prof. Niyazi Kahveci “Sistematik Düşünme” adlı kitabında bize eğitimle ilgili çok değerli bilgiler veriyor… Mesela: 

“Zihinsel yaşamın yüzde 90’ından fazlası bilinçaltındadır. Bilinçaltının temeli, insanı ana rahmindeki beş aydan sonra ve 6 yaşa kadar almış olduğu verilere göre yaşatmaktır. Bilinçaltı ve bilinçli zihin ikilisi kişinin hayatta kalması için yardımcıdır. Ölene kadar geçici olan ve geçici olmayan her şeyi kaydeder ve hiçbir şeyi silmez.”  

Bilinçaltındaki malzemenin insan istemese de sonraki yıllarda onun zihnini işgal edeceğini anımsatan Kahveci devam ediyor: 

“… Geçmişe bağlı koşullanmalar, dogmalar bilinçaltına yerleşerek kişinin temel karakterini, inanışını ve duygularını oluşturur. 

Bu nedenle bu yaşlarda çocuklara cin, peri, şeytan, cehennem gibi soyut korkutucu şeyler öğretmek bütün hayatını çok negatif ve zararlı şekilde etkileyecektir. Kişisel çabası olmadığı takdirde onların etkisinden kurtulamayacaktır. 

… Bilinçaltındaki anılar iradenin hiçbir dahli olmaksızın ileriki yıllarda hatıra gelirler ve kişiyi karar almada yönlendirirler.” 

O yüzden 0 – 6 yaş çocukların doğru eğitimi hem kişinin hem toplumun sağlığı için hayati önemdedir. 

SINAV

Partinin sınav heyeti, belediye başkan adayı seçmek üzere bir masaya dizilmiştir. Kapıdan belediye başkan adayı girer… 

– Aday bey hoş geldiniz. 

– Hoş bulduk. 

– Şehircilikle ilginiz var mı? 

– Olmadı maalesef… 

– Mimariden anlar mısınız? 

– Gecekondu konusunda uzmanlığım vardır. 

– Şehrin sorunları hakkında fikriniz nedir? 

– Düşünmeye vakit bulamadım. 

– Yöneticilikte deneyiminiz oldu mu? 

– İdare-i maslahat konusunda ustayımdır. 

– Konuşma yeteneğiniz? 

– Hiçbir şey söylemeden yarım saat konuşabilirim. 

– Elinize kayıt dışı para geçerse bunun tümünü kendi hesabınıza mı geçirirsiniz yoksa çevrenizi de görür müsünüz? 

– Cömertçe paylaşırım… 

– O anda partinizi ve üstlerinizi de hatırlar mısınız? 

– Önce onları hatırlarım… 

– Hesaptan anlar mısınız? 

– Çok iyi bir muhasebecim var, o anlar, hapisten yeni çıktı. 

– Seçilirseniz öncelikle ne yapacaksınız? 

– Hemen yol, köprü, kavşak yaptıracağım. Kenti müteahhit arkadaşlarımla birlikte güzelleştireceğiz… 

İnşaat ya Resulullah diyeceğiz… 

– Çok güzel… Harika… Aradığımız adamsınız… Sizi belediye başkan adayımız yapıyoruz… Hayırlı uğurlu olsun…

MÜLKİYE MARŞI

4 Aralık’ta Mülkiye’nin 164. kuruluş yıldönümü kutlandı. 

Ünlü Mülkiye Marşı’nı hep birlikte bir kez daha söyledik: 

“Başka biiiir aşk istemez, aşkınla çarpar kalbimiz 

Ey vataaan gözyaşların dinsin, yetiştik işte bizzz…” 

Bu marşı dinlerken bir acı mizah olarak hatırımıza Aziz Nesin’in Sultanahmet Cezaevi anıları da gelir.  

Bugün Four Seasons Oteli olan o cezaevinde 12 – 13 yaşında hükümlü çocuklar azılı mahkûmlarla aynı koğuşlarda kalmaktadır. Bu çocuklara her türlü kötü huy, her türlü sapıklık aşılanmış, daha genç yaşta hayatları kaydırılmıştır. Aziz Nesin bakmış bir sabah bu kayıp çocuklar avluda marş söyleyerek sabah yürüyüşü yapıyor. Söyledikleri de Mülkiye Marşı; 

“Ey vataaaan gözyaşların dinsin yetiştik çünkü bizzz…” 

Buyrun size eşsiz bir kara mizah örneği… 

DİPLOMAT

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine yanıt veren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ülkemizde diplomatik pasaport sayısının 22 bin 107 olduğunu açıkladı.  

Siyah renkli diplomatik pasaportu bildiğiniz gibi milletvekilleri, emekli vekiller, belediye başkanları, valiler, orgeneraller, oramiraller, Sayıştay, Danıştay, Yargıtay başkanları dahil pek çok yüksek yetkili makam sahibi taşıyor… 

Tabii onların eşleri ve 18 yaşından küçük çocukları da… 

Bizim diplomat dostlar eskiden ceplerinde diplomatik pasaport bulunduğu için hafifçe kasılırdı. 

Şimdi beş yaşındaki çocuğun cebinde de diplomatik pasaport var. 

Özetle artık… 

Diplomat olunmuyor…  

Diplomat doğuluyor! 

Vekilin temsil ettiği asil vatandaşlar mı? 

Onlar vize sırasında aylardır vize bekliyor… 

ÇELİŞİK

CHP’nin iktidar olabilme veya olamama sorunu 1950’den beri tartışılıyor. Bana da ara sıra soruyorlar: 

– CHP’nin temel sıkıntısı nedir? 

Cevabım: 

– Atatürk’ün bağımsızlıkçı ve halkçı modelinin üzerine liberal elbiseyi uyduramama sıkıntısı… 

Hem sömürüye karşı olacaksın hem sömürüden yana… Mümkün mü? 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir