Türkiye Kupası son 16 turunda en az 5 maç izledim. Sonuncusu Antalyaspor-Beşiktaş arasında oynananıydı. Antalyaspor oynarken, Beşiktaş bu gösteriden uzun süre uzak durdu. Türkiye Kupası, organizasyon olarak Avrupa kupalarına en kısa yoldan katılım hakkı veriyor. Dahası büyük hedeften kopanlar için de gerçek anlamda bir teselli kaynağı. Bu gerçekleri futbolseverler biliyor. Medya biliyor. Ne yazık ki önemsemesi, benimsemesi gereken bazı futbolcular ve bazı takımlar durumun farkında değiller.
Beşiktaş kupa heyecanını taşımayan takım olarak 71 dakika uyudu… Sonra uyanıp kazandı.
Sergen Yalçın’ın elinde farklı bir iddia ve anlamla heyecan tazeleyen Akdeniz’deki incimiz Antalyaspor baştan sona hamleler, takımca oynama istek ve gayretiyle “maçın efendisi”ydi. Bytyqi’nin golüyle de ödüllerini aldılar.
Beşiktaş’a bakarsak…
Baştan taa 71’de Muleka’nın golüne kadar oynadıklarına oyun demek o kadar kolay değildi. Koca takım, Antalyaspor’un oyununa yanıt verecek niyet ve enerjiyi taşımıyordu. Rakip oyuncular, üzerinde çalışılmış pozisyon ve oyunları sükunetle uygularken, Beşiktaşlı oyuncular, bacak uzatarak, aralara girerek topun gidişini engellemeye çalışıyorlardı. Eh, bu sırada birkaç kez top da kazanmış oldular. Ama insaf yani… Üç beş pas yapın, o topun kıymetini bilin, bu kadar kolay vazgeçmeyin yani!
Fernando Santos’un kendinden kopuk hayalet takımı nasıl uyandıracağını merak ediyordum. Galiba devre arasında buldu o adamı: Muleka… Rasicha’nın ortasında topa kafa uzattı. Kolay ve sade bir vuruşla hem ev sahibi takımı, hem de kendi arkadaşlarını sarstı.
O golden sonra Beşiktaş futbolu hatırlar gibi oldu. Tempo yükseldi. Karşılıklı ataklarla maç Kupa maçına döndü.…
Ve son dokunuşlar: İlki uzak mesafeden Kaptan Cenk Tosun’un yaptığı harika uzun orta, akıllı asist… Nasıl gördü orada Muleka’yı? Nasıl sezdirdi arkadaşına topu atacağını. Ve usta işi vuruş. Muleka, kaleci Helton’un üzerine vurmadı topu. Sola doğru geçip boşalan kaleye atıverdi. Şenol Güneş’ten itibaren hak ettiği formayı ve güveni bir türlü kazanamayan Muleka, maçı kazandırıken, kendine de sonsuz kredi açtırdı. Eh, bravo yani!