Bermuda’dan bile daha tehlikeli! 20 bin kişiyi içine çekerek yutan ‘üçgen’

Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Atlas Okyanusu’ndaki Bermuda Adaları, Karayipler’in kuzey açıklarında bir takımada olarak dünya çapında bir ‘kötü şöhret’e sahip. Birleşik Krallık’ın denizaşırı topraklarından biri olan Bermuda Adaları aslında bir ‘tehlike üçgeni’nin dik noktası. Üçgenin diğer kenarlarını ise ABD’nin Florida eyaleti ile yine ABD’ye bağlı özerk bölge Porto Riko oluşturuyor. Bu 3 yerin arasındaki bölge ise ‘Bermuda Şeytan Üçgeni’ olarak adlandırılıyor. Ancak bugüne kadar sayısız dizi, film ve romana konu olan ‘Bermuda Şeytan Üçgeni’ dışında bir başka tuhaf ve tehlikeli üçgen daha bulunuyor. Bermuda’nın çok daha kuzeyinde yer alan ve ‘Alaska Üçgeni’ olarak bilinen bu bölgede bugüne kadar 20 binden fazla insan gizemli bir şekilde kayboldu.

Utqiagvik, Anchorage ve Juneau arasındaki ‘Alaska Üçgeni’ olarak bilinen ormanlık alanda bugüne kadar 20 bin kişinin kayıplara karışması bölgeyi tuhaf ve gizemli hale getiriyor.

51 YIL ÖNCE UÇAK KAZASIYLA KEŞFEDİLDİ

En az Bermuda Şeytan Üçgeni kadar tehlikeli olduğu kabul edilen ‘Alaska Üçgeni’, ilk olarak 1972 yılında meydana gelen bir uçak kazasında keşfedildi. Ekim 1972’de Anchorage’dan Juneau’ya giderken küçük bir yolcu uçağının aniden ortadan kaybolması, tüm kamuoyunun dikkatini çekti. Yüzlerce kilometrelik alanda çok sayıda arama çalışmasına rağmen ne yolcular ne de enkaz bulunabildi. Üstelik yaşanan bu uçak kazası, Alaska Üçgeni’ndeki ne ilk ne de son olaydı. Bu yalnızca bugüne dek sürecek olan tuhaf olayların bir başlangıcıydı.

Alaska’da kaybolan ilk uçakta, ABD Temsilciler Meclisi Üyesi olan Thomas Hale Boggs ve birçok siyasetçi seyahat ediyordu. Uçak, tam da üçgenin üzerinden geçerken gizemli bir şekilde ortadan kayboldu. Haber, Washington’a ulaştığında, ABD tarihinin o zamana kadarki en kapsamlı arama kurtarma operasyonu başlatıldı.

40 askeri ve 50 sivil uçak günlerce arama kurtarma çalışmaları yaptı. Ancak tüm çabalara rağmen kaybolan uçak bulunamadı.

İddialara göre Boggs, eski ABD Başkanı John F. Kennedy suikastını araştırmakla görevli bir komisyonun üyesiydi ve soruşturma sırasında hiç ulaşmaması gereken bazı bilgilere ulaşmıştı. Kimileri Boggs’un ‘Alaska Üçgeni’ üzerinden uçmasının tesadüf olmadığına inanıyordu. Sayısız cevapsız soruyla kaybolan uçak dosyası rafa kaldırıldı.

SEBEBİ ‘UFO’ TEORİSİ

‘Alaska Üçgeni’ ve bölgedeki sayısız kayıplarla ilgili öne çıkan teorilerden biri, 1986 yılında Federal Havacılık İdaresi’ne (FAA) sunulan garip bir rapordan geliyordu. Rapor, Japan Air Lines Flight 1628’in, daha yaygın olarak tanımlanamayan uçan nesneler (UFO’lar) olarak bilinen üç tanımlanamayan hava fenomeniyle (UAP) karşılaştığını iddia etti.

Pilot, nesnelerin uçağa ayak uydurduğunu ve ışık patlamaları yayarak düzensiz hareketlerle hareket ettiğini fark etmeden önce başlangıçta aracın askeri olduğuna inandıklarını bildirdi. Bu iddiaların daha sonra sivil ve askeri radar tarafından doğrulandığı iletildi ve bu da bazılarının ‘Alaska Üçgeni’nde meydana gelen binlerce tuhaf kaybolmanın dünya dışı varlıklara atfedilebileceği yönünde spekülasyonlara yol açtı.

İKİNCİ TEORİ ‘ENERJİ AKIŞLARI’

Başka bir teori, ‘Alaska Üçgeni’nde devasa dönen enerji girdaplarının bulunduğuna yönelikti. İddiaya göre, bir enerji girdabının dönüş yönü insan davranışını etkileyebilirdi. Örneğin saat yönündeki bir girdap olumlu duygular yaratırken, saat yönünün tersine bir girdap insanların olumsuz duygular ve kafa karışıklığı yaşamasına neden oluyordu. Aslında, elektronik okumaların ‘Alaska Üçgeni’nde önemli manyetik düzensizlikler tespit ettiği ve bölgedeki arama ekiplerinin pusulalarının 30 dereceden fazla sapmış olduğunu bildirildi.

Bölgeye daha önce giden kişiler bu iddiayı destekler nitelikteydi. Kafa karışıklığı hissettiklerini veya işitsel halüsinasyonlar yaşadıklarını da bildirdiler. Bu da insanların ‘Alaska Üçgeni’nde neden kaybolduğunu veya kaza yaptığını açıklayabilirdi.

SON TEORİ ‘CANAVAR’LAR

Bölgede yaşananlarla ilgili bir başka teori Kızılderili folkloruna dayanıyordu. Yerli Tlingit ve Tsimshian halkları, Alaska’nın vahşi doğasında avını arayan, şekil değiştiren ‘Kushtaka’ olarak bilinen bir yaratığın hikâyelerini anlattılar.

Kushtaka, görünüş olarak su samuruna benziyordu. Kurbanlarını vahşi doğanın derinliklerine götüren bu yaratık ya onları parçalara ayırıyor ya da bir kendisi gibi bir Kushtaka’ya dönüştürüyordu.

BİLİM İNSANLARI NE DİYOR?

‘Alaska Üçgeni’nde doğaüstü olayların yaşandığına inanmak gizemli ve merak uyandırıcı olsa da bilim insanlarının çalışmaları bambaşkaydı. ‘Alaska Üçgeni’yle ilgili açıklamalardan biri, oldukça basit bir şekilde coğrafya ile ilgiliydi. Yıl boyu kar yağışı alan bu bölgede vahşi canlılar, gizli mağaralar ve dev yarıklar içeren devasa buzullar vardı. Uçaklar tam da bu nedenden dolayı düşmüş olabilirdi. Kaybolan yürüyüşçüler ise derin çukurlara düşmüş olabilir ve kısa bir sürede karların altında kalmış olabilirlerdi. Yağış öylesine fazlaydı ki uçaklar bile devasa boyutlarına rağmen yoğun kar yağışı altında hızla kaybolabiliyordu. Üstelik Alaska, yüz ölçümü olarak Teksas’ın iki katından daha da büyüktü ve nüfus olarak yalnızca 730 bin kişinin yaşadığı, yüz ölçümüne göre kalabalık olmayan bir bölgeydi.

Teoriler sayısız olsa da gerçekliği kanıtlanmış tek şey ise bu bölgenin oldukça tehlikeli ve ölümcül olmaya devam etmesi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir