Kemikler, cilt ve vücudun birçok dokusu için yapı taşları sağlayan bir protein olan kolajen derimizde, damarlarımızda, kemiklerimizde yani vücüdumuzun her yerinde bulunuyor. Yaşlanmayla birlikte kolajenin cildin iç tabakalarında yıkıma uğraması ve yaşanan esneklik kaybıyla birlikte cilt hasar görmeye açık hale geliyor ve kırışıklıklar oluşmaya başlıyor. Son yıllarda pek çok medyatik ünlünün kolajeni ‘yaşlanmayı geciktiren sihirli formül’ olarak tanımladığına tanıklık ediyoruz. Saç sağlığından kıkırdağa, yüzdeki kırışıklardan kalp hastalıklarına kadar geniş bir yelpazedeki istenmeyen durumların önüne geçmek isteyenlerin tercihi kolajen oluyor. Ancak kolajen üretimini desteklemeye karar vermek kadar doğru kullanım da büyük önem taşıyor. Yapılan yanlış kullanımlar kolajenden istenilen verimin alınamamasına neden oluyor. Genç ve sıkı bir cilt için kolajen kaynaklarının doğru tüketilmesinin önemine vurgu yapan Dr. Elif Pahsa, kolajen kullanımıyla ilgili doğru bilinen 10 yanlışı açıkladı.
1- Kolajeni cildimize uygulamak yeterli
Kolajen cilde sürülerek değil, oral (ağız yoluyla) takviye şeklinde kullanılmalı. Çünkü sürülen kolajen, cildimizin dış tabakasını aşıp etki göstereceği tabakaya ulaşamaz.
2- Sadece tok karınla kolajen almak gerekiyor
Hidrolize kolajen peptitin aç ya da tok kullanması fark etmiyor. Yapılan çalışmalarda aç veya tok kullanmanın kolajen biyoyararlanımını değiştirmediğini gösteriyor.
GECE YATMADAN ÖNCE KULLANIN ÇÜNKÜ…
3- Kolajeni sadece sabahları kullanmalıyız
Vücut kendini onarım ve yenileme işlemlerini gece uykusu sırasında daha fazla yapıyor. Bu nedenle kolajeni gece yatmadan önce kullanmak daha faydalı oluyor.
4- Her yaş için günlük kolajen ihtiyacı aynıdır
Vücudumuzdaki kolajen miktarı 25 yaş sonrasında artan bir grafikle azalıyor. Bu bakımdan alınması gereken kolajen miktarının yaş ile doğru orantıda olduğunu söyleyebiliriz. Fayda görmek için günlük en az 2 bin 500 mg olmak üzere, önerilen doz 2 bin 500 mg ile 10 bin mg arasında değişebiliyor.
5- Bütün kolajen tipleri herkes için uygundur
Kadın-erkek fark etmeksizin her iki cinsiyetin de yaş almayla birlikte kolajen yapımında azalma başlar. Bu yüzden kolajeni cinsiyet ayrımı olmaksızın herkes kullanabilir. Bunun yanında her bir kolajen tipinin kendine özgü bir yararı var. Cilt, kemik, tendon, diş, kas ve damar yapısının desteklenmesi için Tip 1 ve Tip 3 kolajene ihtiyaç duyulurken, eklem sağlığı için Tip 2 kolajen doğru seçim oluyor.
25 yaşından itibaren vücuttaki kolajenin her yıl yaklaşık yüzde 1’ini kaybediyoruz. Dolayısıyla 25 yaş sonrasında Tip 1-3 kolajen takviyesi ağırlıklı tercih edilirken, ilerleyen yaşlarda Tip 2 kolajenin de eklendiği formülasyonlar daha fazla kullanılabilir.
‘C VİTAMİNİYLE DESTEKLENMESİ GEREKİYOR’
6- Kolajen alırken başka gıda takviyesi kullanılmaz
Kolajenlerin başka gıda takviyeleriyle alınmasında hiçbir sakınca yok. Hatta bazı gıda ya da gıda takviyeleriyle beraber kullanılması vücudun kolajen üretimini desteklemesi açısından önemli. Özellikle C vitamini olmadan vücudumuz kolajen üretemez. Bu nedenle kolajenle birlikte C vitamini kullanılması gerekir. Bunun gibi metilsülfonilmetan, kondroitin sülfat, hyalüronik asit, biyotin, çinko gibi moleküller de farklı dokuların ihtiyacına destek olması için kolajen ile birlikte kullanılabilir.
7- Kolajen eksikliği olmayanlarda takviye kullanımı yan etki yaratabilir
Erişkin yaşlardan itibaren kolajen ihtiyacı her daim bulunuyor. Beslenme yoluyka kolajen ihtiyacı karşılansa bile fazladan alınan kolajen herhangi bir yan etki yapmaz. Çünkü kolajen zaten vücudumuzun doğal bir parçasıdır ve vücut ihtiyacı olanı kullanır.
8- Sıvı kolajende daha fazla kolajen peptit bulunur
Kolajen desteklerinin sıvı ya da toz formda olması ile içeriğindeki kolajen peptit miktarı ilişkili değil. Her iki formda da vücudun kullanabileceği düşük veya yüksek miktarda kolajen peptit bulunabilir.
‘SIĞIR KOLAJENİ BALIKTAN DAHA FAYDALI’
9- Kolajen takviyesini 1 ay kullanmak yeterli
Kolajen takviyesinin etkileri 4’üncü haftada ortaya çıkmaya başlar. Optimum fayda için en az 8-12 hafta kullanmak gerekli.
3 aylık kullanımdan sonra 3 ay ara vererek senede 2 kez kürler halinde kullanılmaya devam edilebilir.
10- Sığır kolajeni balık kolajenine göre daha faydalı
Kolajenin vücutta tekrar yapılanması için glisin, prolin ve hidrosiprolin en temel ihtiyaç duyulan aminoasitler arasında. Bu aminoasitler balık kolajeninde daha düşük miktarda olduğundan balık kolajeninden alınan fayda daha düşüktür ve bu nedenle sıklıkla sığır kolajeni tercih ederiz. Balık kolajeni ağır metal açısından da riskli olabilir.