Türk Basketbolu’nun efsanesi Aydın Örs, tarihi başarılar elde ettiği, takımlarımıza Avrupa kapılarını açtığı ve belki de son yıllarda sıklıkla kazandığımız Avrupa Şampiyonlukları’nın, Euroleague kupalarının temellerini attığı salonlarda yine mesaisine devam ediyor. Ancak usta isim bu kez, tamamen gönüllü olarak yürüttüğü Türkiye Basketbol Federasyonu Eğitim Kurulu Başkanlığı göreviyle yeni antrenörler yetiştirmek için canla başla çalışıyor, Türkiye’yi karış karış dolaşıyor…
Duayen coach Aydın Örs, üst düzey oyuncular çıkarmanın yolunun donanımlı, çağdaş antrenörler yetiştirmekten geçtiğini ifade ederek “En büyük motivasyonumuz daha donanımlı genç antrenörler yetiştirmek. Çünkü donanımlı, emekçi antrenörler olmadan oyuncu da yetişmez. Bunun için de önce yöneticilerin altyapılara ciddiyetle eğilmesi gerekiyor” yanıtını verdi.
İşte efsane isim Aydın Örs’ün su gibi akıp giden sohbeti…
*Sürekli eğitim semineri için farklı bir şehirdesiniz. İlden ile gezmeye devam ediyorsunuz. Bu motivasyonun kaynağı nedir?
– Çok klasik olacak ama basketbola yıllarca hem oyuncu hem de antrenör olarak emek vermiş biri olarak benden böyle bir şey istendiğinde kendimde o motivasyonu gördüm. Nedir bu motivasyon? Var olan eğitim düzeyini daha çağdaş daha ileri düzeye taşımak. Daha donanımlı genç antrenörler yetiştirmek. Çünkü donanımlı, emekçi antrenör olmadan oyuncu yetişmez. Dolayısıyla bu motivasyonla TBF’nin teklifini kabul ettim. İyi bir ekip yaptık, eğitim kurulu olarak. Devamlı projeleri geliştirerek devam ediyoruz. Olumlu geri dönüşler aldık. Ancak tabii pandemi bize önemli bir sekte vurdu. Online seminerler yapmak zorunda kaldık. Ama bu yıldan itibaren canlı olarak eğitimlerimize yeniden başladık. Birinci kademeden beşinci kademeye kadar bir faaliyet programımız var. Bu faaliyet programında seminerlerimiz var.
*En önemlisini yeni düzenledik…
– Tabii bu seminerlerin en önemlisi olarak 17-19 Haziran’da İstanbul’da uluslararası seminer düzenlendi. Sonrasında yine İstanbul’da bireysel gelişim semineri yaptık. Bir şut kliniğimiz var. Bu süreçte edit-analiz programını da uygulayacağız. Burada çeşitli kurslarda başarılı olmuş, 85’in üzerinde puan alan 24 başarılı antrenörümüzü istihdam edeceğiz. Bunların tüm masraflarını TBF üstleniyor. Sonrasında da kondisyoner antrenörlerimize yönelik sertifika programımız var. Biz mümkün olduğu kadar daha önce gidemediğimiz illere de ulaşmaya çalışıyoruz. Atölye çalışması planladık. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da faaliyetlerimizi hızlandıracağız. Planladığımız şeyleri yapabilirsek antrenör gelişimi konusunda önemli bir hamle daha yapmış olacağız.
*İlerleyen yaşınıza rağmen, bu kadar tempo gerektiren bir oluşum içinde bu enerjiyi nereden buluyorsunuz?
– Aslında bu enerjiyi içimizdeki basketbol sevgisine borçluyuz. Bu, parayla pulla yapılacak iş değil. Bu motivasyon hizmet aşkından geliyor. Eğitim kurulundaki arkadaşlarımla birlikte bu işi para pul için değil, sadece ülke basketboluna hizmet adına yapıyoruz. Her zaman kendini değil, takım anlayışını ön plana çıkarmış biriyim. Bizim ekibimizde de bu takım anlayışı hakim. Bu yüzden de verimli çalışmalar yapabildiğimizi düşünüyorum. Çetin Yılmaz, Alaeddin Yakan, Murat Özyer, Ahmet Çakı gibi değerli antrenörlerle çalışıyor olmak da yaptığımız işi yüceltiyor.
Çıtayı hep yükseltmeliyiz
*Son dönemde Türk antrenörlerin, Türk oyuncuların gelişimi ne yönde sizce? Bunun olumlu örneklerini görüyoruz ligdeki bazı kulüplerimizde. Siz nasıl görüyorsunuz?
– Sonuçta ben yabancı antrenör konusuna asla ırkçı bir yaklaşımla bakmadım hiçbir zaman… Yabancı antrenör kriterlerini belirledik ve bunu TBF’ye sunduk. TBF de bunu ufak tefek düzeltmelerle yürürlüğe koydu. Biz burada bir yasak koymadık. Sadece kaliteli yabancı antrenörlerin Türkiye’ye gelmesi ve yeni gelecek antrenörlerin Türk antrenörlere de bir model teşkil etmesiydi amacımız. Tabii bir de yabancı antrenörler yanlarında 3-4 tane yabancıyı daha getiriyorlardı. Buna son verdik. Buna güzel bir örnek vermek gerekirse, Obradovic, Yunanistan’da Panathinaikos’un başında iken yanında yardımcısı olan Dimitris Itoudis, şimdi Avrupa’nın en gözde antrenörlerinden biri… Obradovic, Türkiye’de Fenerbahçe’nin başında iken yardımcısı Erdem Can da NBA’de yardımcı antrenörlük yaptı, şimdi de Türk Telekom ile çok önemli bir göreve soyundu.
Alimpijevic güzel örnek
Bunun yanında Bursaspor’un coachu Dusan Alimpijevic’in de Türk oyunculara yer vererek başarı kazanması ‘biz de yapabiliriz’ imajını Türk antrenörlere gösterdi. O’nu da tebrik ediyorum. Yine Bahçeşehir Koleji’nde de Erhan Ernak’ın Türk oyunculara verdiği sorumluluk çok değerli. Sonuç olarak yabancısı, Türk’ü yok. Bir antrenörün Türk basketboluna ne kadar doğru hizmet ettiğine bakmak lazım. Ama bu arada da biz eğer kendi antrenörlerimizi yetiştirebiliyorsak ve onlar da çıkıp başarılı oluyorsa ben de bununla gurur duyarım. Şimdi Ergin Ataman, Ufuk Sarıca, Orhun Ene, Selçuk Ernak gibi çok başarılı antrenörlerimiz var. Burak Gören, Can Sevim, Erhan Ernak, Tutku Açık gibi yeni jenerasyon antrenörlerin başarısına da kendi başarım gibi seviniyorum. Gökhan Güney’in de yakın zamanda çok iyi yerlere geleceğini düşünüyorum. Hakan Demir’in kulüp, ülke seçmeden gidip Romanya’da başarılı olması çok olumlu şeyler. Oyuncunun yetişmesinde, gelişmesinde antrenörün payı çok büyük… Ben, altyapıdan gelen emekçi bir antrenör olarak emek veren, çalışan ve gençlere yer verip onları destekleyen antrenörlere büyük saygı duyuyorum. Onun için de geleceğe umutla bakıyorum. Biz, çıtayı aldığımız noktadan yukarı koymaya çalışıyoruz. Elbette biz sonsuza kadar burada kalmayacağız. Ama ileriye yönelik, iyi işler yapmaya çalışıyoruz. Daha doğru, etik değerlere sahip antrenörlerin önünü açmaya çaba sarf ediyoruz.
Alt yapıya inanmalılar
Bize gelince, Bursaspor ve Bahçeşehir Koleji’nde devamlı oynayan ve ‘karar verici’ pozisyonda olan Türk oyuncular mevcut. Türk kulüplerinin yöneticilerinin hedefi şu olmalı: Ben Türk oyuncu yetiştireceğim ve o takımın içinde yer alacak ve o kulübe sahip çıkacak… Biz geçmişte Efes Pilsen’de şu şekilde başarılı olduk. Ufuk Sarıca’lar, Tamer Oyguç’lar, Volkan Aydın’lar, Taner Korucu’lar olmasaydı biz bu başarıları kazanamazdık ki… Bizim bu başarıyı yakalayan takımımızın 12 oyuncusunun 8-9 tanesi altyapılarımızdan gelmiş Türk oyunculardı. Mirsad Türkcan benden formayı söke söke aldı. Bu yüzden altyapı konusunda yönetici profili çok önemli. Esas mesajımız bu. Yönetici ve kulüp başkanları altyapıya inanacaklar, sabırlı olacaklar.
İş yönetimlere düşüyor
*Altyapılarda görev yapan antrenörlerin kalifiye olmaması çok tartışılıyor. Buna ne diyorsunuz?
– Valla şimdi bu noktada iş yöneticilere düşünüyor. Yönetici, altyapıya inanmazsa, az paraya çalıştırayım da takımların başında kim olursa olsun mantığı ile bakarsa o altyapıdan hiçbir hayır gelmez. Yönetici önce kendisi inanacak altyapıya… Orada yetişecek gençlerin ileride A takımda yer alıp aidiyet hissiyle o takımı bir yerlere taşıyabileceğini hissetmeli. Benim de Efes’te başarılı olmamın nedeni aidiyet hissiyle Türk oyuncularının takıma sahip çıkması ve o mesajı verebilmesiydi. Bunu başardığımız için de Efes, dönemimizde çok iyi yerlere geldi. Bugün de aynı mantıkla hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Yönetici önce inanacak. Sonra sabırlı olacak. Altyapıya düzgün bir salon, kalifiye bir antrenör ve kaliteli malzeme şart… Ben bu anlamda en güzel örnek olarak Yunanistan’ı göstereceğim. Olympiakos ve Panathinaikos… Bu kulüplerde Yunanlı oyuncular ana unsur olmasalardı öyle Final-Four’larda şampiyonluklar kazanamazlardı. Yakın geçmişte bunlara çok örnek verebiliriz.
Federasyon arkamızda duruyor
*Eski öğrencilerinizin görevde olduğu Basketbol Federasyonu yönetiminin desteği ne aşamada? Bazı kararları alırken birlikte fikir alışverişi yaptığınızı da biliyoruz.
-Gerek Başkan Hidayet Türkoğlu gerekse Başkan Vekili Ömer Onan’a mutlaka bazı talepler geliyordur. Gelmemesi de mümkün değil. Bize pek yansıtmadılar. Biz, sadece talimatları uyguladığımız için oraya bir duvar çektik. Kimse bize baskı uygulayamıyor. Onlar da bize o desteği veriyorlar. Bence en önemli konu bu… İkincisi de TBF’nin de ülke olarak içinde bulunduğumuz durumdan ötürü mali sorunlar yaşadığı öne sürülüyor. Bunların ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilemiyorum. Ama şu var. Örneğin şu dönemde bizim bütün projelerimize onay verdiler. Özel projeler kolay değil. Bazı seminerler için yurt dışından antrenörler de gelecek ve ağırlanacak. Örneğin 7-8 gün çok sayıda antrenörün gelip otellerde konaklaması, kolay iş değil. İşin manevi boyutunun yanında maddi külfeti de var. Bu konularda onların hakkını vermemiz gerek. Bize her konuda destek sağlıyorlar.
Ergin Ataman’ı tartışmaya gerek yok
* Milli Takım’da kısa bir süre önce yine bir coach değişimi oldu ve öğrencileriniz göreve geldi. Buna yönelik yorumunuz nedir?
– Aslında biri gidiyor, biri geliyor… Orhun Ene de benim için çok değerli bir antrenör. Ufuk Sarıca için de üzülmüştüm. Ergin Ataman’ın gelmesi belki de zorunluluktu TBF için. Saygı duyuyorum. Tek eleştirebileceğim konu, ayrılık süreçlerinin daha güzel yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum. Burada hizmet eden insanların hepsi çok değerli. Ergin hocayı tartışmaya gerek yok zaten. Başarılı olacağına inanıyorum. Zaten O istediği bir konuma geldi. Milli Takım’ın başında olmayı istiyordu. Yardımcısı olarak seçtiği isimlerden Hakan Demir de çok başarılı bir antrenör. Çok yerinde bir karar olduğunu düşünüyorum. Ender Arslan, Mehmet Okur, Cenk Yıldırım, Hakan Demirel’in de olması çok güzel.