İstanbul depremine yönelik hazırlıkların nereden başlaması gerektiğini ölçmek için projeyi gerçekleştirdiklerini belirten Prof. Karaaslan, mahallerde yapılan çalışmaların farklı kriterler ve bilimsel yöntemlerle karşılaştırıldığını kaydetti. Karaaslan, “Fiziksel, ekonomik ve sosyal verilere göre inceleme yaptık. Şehir planlamacıları olarak, bir felaketin ya da riskin nerelerde etkili olacağını ölçmek için bu üç veriyi değerlendirmek gerekir” dedi.
“DEPREM SONRASI İNSANLARIN EN FAZLA KURTULMA NEDENLERİ HASTANE VE İTFAİYE ERİŞİMİNİN OLMASIDIR”
Deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası olmak üzere depremin 3 aşaması olduğunu belirten Karaaslan, öncesinde alınması gereken tedbirlerden hasar görebilirliği hesaplayarak, Avcılar ilçesinde hasar görebilirliği azaltmak için bu projenin oluşturulduğunu ifade etti.
Prof. Karaaslan, sözlerine şöyle devam etti:
“Projede 13 değişken ele alınmıştır. Bunlar; mikro bölgeleme analizi (yerleşime uygunluk), eğim, hâlihazır arazi kullanımı, itfaiyeye mesafe (itfaiye yerleri ve sayısı), hastaneye yakınlık (hastane yerleri ve sayısı), yakıt istasyonuna mesafe, sanayiye uzaklık (sanayi alanı büyüklüğü ve sayısı), enerjiye mesafe (enerji etki alanı içine giren konut sayısı), yeşil alan miktarı, bina yoğunluğu, bina cinsi, işsizlik oranı ve sanayi alanının etkileyeceği konut alanı. Üç mahallede, bu değişkenleri birbirleriyle karşılaştırarak hazır bilgisayar programlarında analiz için 2020 verilerine başvurduk. Bu değişkenlerin hepsini bir bütün olarak incelemek ve hesaplamak gerekiyor. Zemin, depremin şiddetini artırıyor. Bu yüzden çok disiplinli çalışmak zorunda olan şehir plancılarına çok iş düşüyor. Bina kaç yaşındaysa performansı ona göre değişiyor. Eğim çok önemli. Arazi kullanım özelliklerine geldiğimizde; yeşil alan miktarı, toplanma alanları, mezarlık, çocuk oyun alanları, spor tesisleri, boş alanlar gibi faktörleri göz önüne alıyoruz. Bütün bunlar toplandığında o nüfusa yetecek açık alanın olması lazım. Deprem sonrasında canlı kalabilmesi için; itfaiye ve hastanenin olması, ulaşımın sağlanabilmesi çok önemli. Yapılan bütün çalışmalarda insanların en fazla kurtulma nedenleri hastane ve itfaiye ulaşımının kolaylığı olmuştur.”
“HASARA NEDEN OLACAK BİRİNCİ FAKTÖR; İŞSİZLİK ORANI”
Proje kapsamında farklı ölçüm yöntemleri kullanılarak yapılan araştırmada (AHP, Bulanık AHP) en az riskli bölgenin Merkez Mahallesi olduğu sonucuna varıldı. İkinci sırada Ambarlı yer alırken; en riskli olan mahallenin Denizköşkler olduğunu ifade eden Prof. Karaaslan, “Yaptığımız araştırmada herkesi şaşırtacak bir sonuç çıkıyor. Değişkenlerin önem sırasına bakıldığında, hasara neden olacak birinci faktör; işsizlik. İşsizlik oranı çok önemli. İşsizlik oranı arttıkça, orada hasar riski artıyor. O binalar çürük binalar oluyor. Herkes, ‘hasarlı bina derler yıkılmak zorunda olur’ diye hasar tespiti yaptırmıyor. İş gücü çok önemli. İkinci sırada eğim ve itfaiyenin olması yer alıyor. Yaptığımız çalışmada gördük ki, Avcılar’ın bu üç mahallesinde itfaiye yok. Üçüncü sırada ise hastane sayısı ve alanı yer alıyor hasara neden olacak faktörler arasında. Dördüncü sıraya geldiğimizde, yakıt istasyonu var. Bu konuda Ambarlı riskli. Yakıt istasyonuna mesafe çok önemli. Yangına sebep olabilir, gaz nedeniyle zehirlenmeler yaşanabilir. Bu yüzden yakıt istasyonlarının konut alanlarından belirli bir mesafe uzaklıkta olması lazım. Beşinci sırada da yeşil alan faktörü yer alıyor” dedi. Karaaslan, yeşil alan miktarının artırılması, boş alanların planlanması, binaların jeolojik etütlere uygun yapılması, iyi mühendislik ve mimarlığın depremden hasar görebilirliği azaltan faktörler olduğunu da sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Huriye Şule Karaaslan sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Binanızdan emin değilseniz, deprem öncesi tedbir alacaksınız. Riski hesaplarken birçok faktörü göz önünde bulunduruyoruz. 1999 depreminden sonra yönetmelikler iyileştirildi fakat uygulamalarda eksiklikler var. Bu araştırma ile Avcılar Belediyesi’nin hasarı azaltmak için hangi mahalleden başlaması gerektiği açıkça ortaya konmuştur. Projede yer alan Prof. Dr. Tarık Çakar, Yard. Doç. Dr. Didem Yılmaz, Öğr. Gör. Burak Kaan Yılmazsoy, Araş. Gör. Mehmet Ali Barışkan’ın katkıları olmuştur.”