Ateş Kara: Strep A erken tedavi edilmezse ölüm oranı yüksek

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Avrupa’da çocuklarda yayılan, Türkiye’de de görülen ‘Strep A’ bakterisinin yeni bir tür olmadığını; ancak günümüzde toplumu tedirgin eden ‘invaziv’ hastalıklara sebep olduğunu söyledi. Kara, “Streptokok (Strep A) dediğimiz bakteri, toplum içerisinde bildiğimiz adıyla ‘Beta’, bizim en eski enfeksiyon kaynağı olarak bildiğimiz bakterilerden bir tanesidir. En temel özelliklerinden biri boğazımızdaki enfeksiyonlara neden olmasıdır. Bunun yanı sıra yaz aylarında genellikle ciltte enfeksiyonlara, kış aylarında özellikle de sonbaharın sonu ve kış, ilkbahar başında da bademcik enfeksiyonu dediğimiz boğaz enfeksiyonlarına neden olur. Öncesinde geçirilen viral enfeksiyonlar yani nezle gibi, grip gibi enfeksiyonlar Strep A enfeksiyonunu kolaylaştırıyor. Ama bugün en çok konuşulan enfeksiyon; artık boğazda değil, deride değil; içeriye doğru geçtiği için, organlara, akciğerlere ya da kaslara gelen enfeksiyon. Burada tedirginlik verici olan özelliği şu ki; boğaz enfeksiyonu, cilt enfeksiyonu antibiyotik tedavisiyle çok kısa sürede düzelirken invaziv hastalıklar dediğimiz akciğer, kas ya da kemik dokularındaki enfeksiyonlarda antibiyotik tedavisi verilmediğinde yüzde 30-40’lara kadar kayıplar yaşanabiliyor” dedi.

‘TÜM YAŞ GRUBUNU ETKİLİYOR’

Prof. Dr. Ateş Kara, Strep A’nın en fazla görüldüğü yaş aralığının 3-18, en yoğun görüldüğü yaş aralığının 7-11 olduğunu; ama şu an hemen hemen yetişkinler de dahil tüm yaş grubunu etkilediğini kaydetti. Prof. Dr. Kara, “Özellikle büyük çocuklarda çok ani başlayan, 39 dereceye çıkan ateş, aniden başlayan boğaz ağrısı, boyunda hassas bezelerin varlığı Strep A’yı düşündürür. Genellikle bu enfeksiyon sırasında burun akıntısı olmaz, hapşırma olmaz, gözde yaşarma, kızarma olmaz. Hapşırmayan, gözü yaşarmayan; ama dili kızarmış, ateşi 39 derece olan, boğaz ağrısı olan bir çocukta kuvvetle Strep A düşünmeliyiz. Siz boğaz ağrısı geçirirken bazı tablolarda ciltte kızarıklık, döküntü de olabiliyor. Biz buna ‘kızıl enfeksiyon’ diyoruz. Bu genelde bir kez geçiriliyor ve daha sonra ömür boyu ona karşı geliştirilen antikorlar kızıl enfeksiyonu önlüyor. Ani başlayan ateş, boğaz ağrısı bulgularının yanında eğer sizi rahatsız edecek gibi hızlı hızlı nefes alıp veriyorsa, ateşi çok yüksekse, halsizliği varsa bir en evvel doktora başvurmakta fayda var” diye konuştu.

‘ARTIŞ COVİD-19 GİBİ BİR VARYANTLA İLİŞKİLİ DEĞİL’

Strep A’nın son dönemde yaygınlaştığına dikkat çeken Prof. Dr. Kara, “Evet bundan önce büyük hastanelerimizde senede 2-3 vaka şeklinde gördüğümüz sayılar şu anda yaklaşık 3-4 aylık dönem içerisinde 5-6 vakaların üzerinde gidiyor. Ancak bu artış Covid-19 salgınındaki gibi bir varyantla ilişkili değil. Antibiyotiklere dirençli hale gelmiş de değil; ama özellikle bu dönemde viral enfeksiyonların çok olması ve biraz da bizim öncesinde sakin bir dönem geçirmemiz nedeniyle mikrobun vücuda girişinin kolaylaşması ve hızlı yayılmasıyla ilişkili” dedi.

‘STREP A AŞISI HENÜZ YOK’

Prof. Dr. Ateş Kara, Strep A bakterisinin sebep olduğu enfeksiyonlarda erken tedavinin önemine dikkat çekerek, “Tabloya baktığımız zaman eğer erken dönemde tedavi yapılmazsa Strep A’nın neden olduğu enfeksiyonlarda yüzde 20 ile yüzde 40’a kadar kayıplar olabiliyor. Yani her 10 vakanın 2 ila 4’ünün kaybedilme riski var. Strep A’ya karşı geliştirilmiş bir aşı henüz yok. Aşı çalışmaları var, faz çalışmaları düzeyindeler; ama henüz kullanılabilir değil. Bu enfeksiyon; konuşurken ağzımızdan çıkan küçük damlacıklar aracılığıyla yayılıyor. Hasta olan, boğaz ağrısı olan, ateşi olan bir kişi maske takarsa başkasına bulaş azalır. Kalabalık ortamlardan biraz uzak durmamız lazım. Okullarda sınıfların havalandırılması lazım. Damlacıklarla çıktığı için okulda sıra, bulunduğumuz alanda masa, etrafta kullandığımız tutamak, dolmuşta dokunduğumuz alanlara damlacıklar gelebilir. Dışarıda bulunduğumuz sıralarda elimizi ağzımıza, burnumuza götürmemeye dikkat edelim. Çevredeki objelere dokunduktan sonra ellerimizi yıkarsak bu da alınan yeterli önlemlerden biri olacaktır” dedi. (DHA)

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir