Yeni yapılan bir çalışma, plastik üretiminde kullanılan kimyasal BPA ile türevlerinin bebeklerin kordon kanına dahi bulaştığını gösteriyor.
Bisfenol A (BPA). Plastik üretiminde kullanılan bir kimyasal. O kadar yaygın ki; saklama kaplarından damacanaya, konservelerden, içecek şişelerine gıdayla temas eden birçok yüzeyde var. Ve bu kimyasal; metabolik hastalıklardan kansere, diyabetten kısırlığa birçok hastalığa yol açmasıyla biliniyor. Çağımızın gizli zehri aslında! Ve yeni yapılan bir çalışma, bu zehirli kimyasalın bebeklerin kordon kanına dahi bulaştığını gösteriyor.
Çalışma, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda yapılmış. Üniversite hastanesinde doğan 104 bebeğin kordon kanından alınan örnekler analiz edilmiş. Ve görülmüş ki, kordon kanlarının yüzde 96.2’sinde BPA var. Yani bebeklerin neredeyse tamamı bu toksik kimyasalla anne karnındayken tanışıyor. Üstelik analiz edilen kanlarda BPA yoğunluğunun daha yüksek saptandığı örnekler de var.
Uzak durmak için
Maalesef BPA ile erken tanışma, birçok sağlık riskini de beraberinde getiriyor. Çocukluk çağı astımı ve nöroendokrin sistem bozukluğu; büyüme geriliği ve erken doğum, bu risklerden sadece birkaçı. Dört bir yanımızı plastiğe boğmanın bedelini anne karnındaki bebeklere ödettiğimizi apaçık bir biçimde ortaya koyan bu çalışma, BPA yerine kullanıma sokulan türevlerinin de kanımıza işlediğini gösteriyor.
Zira söz konusu çalışmada, incelenen kordon kanlarının yüzde 93’ünde de BPF saptanmış. BPF, Bisfenol A’nın endokrin bozucu bir kimyasal olduğunun anlaşılıp birçok ülkede yasaklanmasıyla piyasaya sürülen bir bileşik. Yani BPA’nın ikamesi. Tabii henüz BPF ile ilgili çalışmalar yeni olduğundan herhangi bir kısıtlama yok. “BPA free”, “BPA içermez” etiketiyle satılan birçok üründe, aslında BPA’nın türevleri olan BPS ve BPF kullanılıyor. Biz de daha sağlıklı diye bu ürünleri satın alıyoruz. Ve ne acıdır ki deneysel çalışmalar, BPS ve BPF’nin daha düşük düzeylerinin bile BPA’dan daha fazla tiroit sistemine zarar verdiğini gösteriyor.
Çalışmanın danışmanı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, kordon kanlarının neredeyse tamamında BPA ve türevlerinin saptanmasının oldukça çarpıcı bir sonuç olduğuna vurgu yaptı. Çalışmaya katılan annelerin hamilelikten dolayı beslenmelerine özen gösteren grupta olduğunu ama buna rağmen bisfenollere maruz kaldıklarına dikkati çeken Yavuz, “Diğer yandan BPF’ye de BPA kadar yaygın bir şekilde maruz kaldığımızı gördük. Bu sonuç, ‘BPA içermez’ diye satılan plastikler konusunda da çok dikkatli olmamız gerektiğine işaret ediyor. Avrupa ve ABD’de bisfenollere yönelik halk sağlığı izleme programları yürütülüyor. Bizim de Sağlık Bakanlığı öncülüğünde mutlaka böyle bir çalışma başlatmamız, ne kadar etkilendiğimizi takip etmemiz gerekiyor” diye uyarıyor. Tabii tüm bu tabloda bireysel olarak yapabileceğimiz en akılcı şey; bisfenol içerebilecek plastiklerden uzak durmak. Ancak çayı, kahveyi plastikle kaplı bardaklardan, suyu PET şişelerden içtiğimiz; sürekli paketlere sarılı ya da ambalajlı gıda tükettiğimiz bir dünyada bu ne kadar mümkün olabilir? Elbette zor. Yaşam şeklimizi ve tercihlerimiz değiştirmekten başka çare yok. Çalışmada bunu denemek isteyenler için birkaç ipucuna da yer verilmiş: Konserve yiyecek/içecek tüketimini azaltın, plastik besin kaplarından uzak durun. Polikarbon plastik gıda kaplarını asla mikrodalgaya koymayın. Plastik geri dönüşüm kodu 7 olan plastik kapların bazılarında BPA olduğu için bu kodlu plastik kaplardan uzak durun. İçecekte cam şişelerde olanları tercih edin. Hasarlı ve çizik plastik kapları kullanmayın. Plastik kapları bulaşık makinesinde yıkamayın. Sıcak yiyecek ve içecekler için cam, porselen veya paslanmaz çelik tercih edin.”