Mehtap Gökdemir / Hande Atılgan – Millet İttifakı “Yarının Türkiye’si” temalı toplantısıyla, 13 Şubat’ta belirlenecek ortak cumhurbaşkanı adayının açıklayacağı hükümet programı ve seçim beyannamesinin omurgasını oluşturan “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”ni dün kamuoyuna tanıttı.
Yargıdan, kamu yönetimine, ekonomiden eğitime, 2300 hedef, politika ve projeyi içeren metin, ATO Congresium’da gerçekleştirilen programda 6 lider tarafından imzalanarak, taahhüt altına alındı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu tamamen dolu olan salona birlikte girerek yerlerini aldı.
Ortak Politikalar Mutabakat Metni, çalışmayı hazırlayan komisyonda yer alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, DEVA Partisi Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakcı, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Feridun Bilgin, İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkan Ümit Özlale, Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Sabri Tekir tarafından bölümler halinde açıklandı.
Alfabetik sırayla imza
Tanıtımın ardından birlikte sahneye çıkan liderler, ellerinde metin kitapçığıyla fotoğraf verdi. Liderler 240 sayfadan oluşan Ortak Politikalar Mutabakat Metni kitapçığının önsözünü partilerin alfabetik sıralamasına göre imzaladı.
Önsözde, “Mevcut sistem Devlet için bir beka sorununa dönüşmüştür. Ortak Politikalar Mutabakat Metni”nde yer alan somut hedef, politika ve projeler milletimize karşı ortak taahhüdümüzdür. Metin Ortak Cumhurbaşkanı Adayı’nın Seçim Beyannamesinin ve seçimlerden sonra uygulanacak Hükümet Programının ana omurgasını oluşturacaktır” denildi.
Hedef ‘mutlu ülke’
Temel hedefin “Türkiye’yi herkesin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdüğü ve sosyal refah standartlarına ulaştığı, kadınların, çocukların, gençlerin ve tüm vatandaşların geleceğe umutla baktığı, toplumsal barış ve huzurun tesis edildiği mutlu bir ülke haline getirmek” olduğu vurgulanan önsözde şu ifadeler yer aldı:
“Metnimizde yer alan somut adımlarla, Cumhuriyetimizin ikinci Yüzyılında güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem inşa etmeyi; kamu yönetimini liyakat, hukuka uygunluk ve şeffaflık ilkelerine göre vatandaş odaklı bir biçimde yapılandırmayı; yeşil dönüşümü ve dijital devrimi merkezine alan yeni bir sürdürülebilir, kapsayıcı kalkınma stratejisiyle Türkiye’yi ’Orta Gelir Tuzağı’ndan kurtarıp ’Yüksek Gelirli Ülkeler” arasında sağlam ve kalıcı bir konuma getirmeyi; cinsiyet, etnik köken, din, dil, yerleşim yeri, sağlık durumu, sosyo-ekonomik koşulları ayırt etmeden, fırsat eşitliğini garanti altına alan kapsayıcı bir eğitim sistemi kurmayı; gelecek nesillerin ‘ekosistem hakkını’ anayasal güvence altına almayı; aşırı yoksulluğu sıfırlamayı, hiçbir vatandaşımızı geride bırakmamayı ve ülkemizi güvenilir, güçlü ve etkili bir uluslararası oyuncu konumuna getirmeyi taahhüt ediyoruz.”
YAVUZ ÖZDEN
3 yeni bakanlık
Halihazırdaki dört bakanlığın “Yeşil ve dijital dönüşüm ve kapsayıcılık hedefi” doğrultusunda yeniden yapılandırılması ve 3 yeni bakanlığın kurulması öngörüldü. Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki kurul ve ofislerin lağvedilmesiyle görev ve yetkileri artacak bakanlıklardaki Bakan Yardımcılığı makamının yerine, 2018’de KHK ile kaldırılan müsteşarlık sistemine dönülmesi ve bakanlıkların çalışma alanlarına birden fazla müsteşarın atanabilmesi de kararlaştırıldı.
Buna göre; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İklim, Çevre ve Orman Bakanlığı olarak şekillendirilecek. Hazine ve Maliye Bakanlığı ikiye bölünürken, Ticaret Bakanlığı da Esnaf ve Ticaret olarak yapılandırılacak. Şehircilik ve Afet Yönetimi ve Bilişim ve Yenilikçilik yeni bakanlıklar olurken, Strateji ve Planlama Teşkilatı’nın kurulması ve Bakan Yardımcılığı yerine gelecek müsteşarlık sisteminde, çalışma alanlarına birden fazla müsteşar atanabilmesi de kararlaştırıldı.
İmamoğlu ve Yavaş yan yana
Salonda büyükşehir belediye başkanları birlikte oturdu. Yan yana oturan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın sohbeti dikkat çekti.
Kritik konular yer almadı
6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, İstanbul Sözleşmesi, LGBTİ+ hakları, ana dil, Diyanet Başkanlığı, Kürt, Alevi, azınlıklar, mezhepler, cemaatler, türban ya da başörtüsü gibi kamuoyunun gündeminden düşmeyen kavramlar, İttifak’ın çalışmasına giremezken; din kavramı yalnızca “fırsat eşitliği, adalet ve kapsayıcılık” olarak ele alındı. Kadın sorununa ilişkin söylem ise “kadın-erkek eşitliği, ailenin korunması, cinsiyet eşitliği, cinsiyetçi söylemlerle mücadele” kavramları üzerinden kuruldu.
İstanbul Sözleşmesi ismi geçmedi
Kadına yönelik şiddetle mücadelede “Kadına yönelik şiddetle etkin şekilde mücadele edecek, şiddetin önlenmesi adına uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümlerini etkili şekilde uygulayacağız” vurgusu yapılırken, yine Cumhurbaşkanı Kararı ile feshedilen İstanbul Sözleşmesi’nin ismi geçirilmeden “Milletlerarası sözleşmelerden geri çekilme yetkisinin Meclis’e ait olduğunu anayasal güvence altına alacağız” ifadeleri kaydedildi.
İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkan Ümit Özlale konuşmasında “Bütün uluslararası sözleşmelere geri dönüyoruz. Biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi yaşatır” dedi.
Cinsiyetler arası eşitsizliği, toplumun her kademesinde ortaya çıkardığı güç ilişkilerindeki farklılıklar üzerinden eleştiren “toplumsal cinsiyet eşitliği” kavramı metinde hiç geçirilmezken, onun yerine yalnızca her cinsiyetin potansiyelini gerçekleştirebileceği ortamın önündeki engellerin kaldırılması konusuna odaklanan “cinsiyet eşitliği” kavramı tercih edildi. Metinde, LGBTİ+ toplumunun ve kadın mücadelesi paydaşlarının talep ettiğinin aksine “cinsel yönelim” ifadesi geçirilmedi, kadın-erkek eşitliğine dair her referans, Anayasa’nın 10. maddesi doğrultusunda yalnızca “cinsiyet”e işaret edilerek yapıldı.