Bülent Buda: Zor zamanlar, fiziksel üstünlükten öte zihinsel üstünlüğün öne çıktığı, yaşamsal 90 dakikalar. 7. dakika, mesafe 20 metre kadar. Kaleyi tam karşıdan görüyor dokundurduğu yer. Tribünler Marco beklerken o pas yapıyor, Ceyhun çakıyor. Çok şık bir vuruş. Ve gol… Oh, derin bir soluk. Tuna Üzümcü, böyle günlerin zihinsel gelgitlerini iyi bilir. O nedenle deneyimli ağırlıklı kramponları sürmüş alana başlangıçta. Denizlispor’da her şey bitti ama gençlik yarışıyor beklentisi… Ama güzel ve temiz yarışıyorlar. Empati zamanlarıdır böyle anlar. Tribünlerden “Denizli kümeye” seslenişi hiç şık olmadı. Bugün sana, yarın bana… Maçın üçte ikilik bölümü tüketilirken kendini bir yerlere gizlemiş Marco göründü ve sahneye çıktı, tabelayı ikileyip rahatlattı yürekleri. Bence, Milattan Önce-Milattan Sonra gelmiş geçmiş Altay’ın en nitelikli golcüsü sevgili Marco… Bitime doğru tabelaya bir soluk daha katan Eren oldu. Üçledi… İyi de oldu, çok iştahlıydı. Deneyim başınıza gelenler değil, başınıza gelenlerle ne yaptığınızdır. Özellikle gençlerin özümsemesi gereken, değerli bir özdeyiş. Ama şu da fena sayılmaz: Kan, ter ve saygı… İlk ikisini verir, üçüncüsünü kazanırsın.
Fatih Tanfer: Denizlispor’u 3-0 yenip ligde kalmayı garantileyen Büyük Altay alkışı hak etti. Sezon boyunca ekonomik açıdan zor şartlarda olmasına rağmen yönetim-futbolcu ruh birliği ve en önemlisi büyük dayanışmayla, harika bir takımdaşlık örneği verdiler. Altay’da hem takım oyunu gelişti hem de oyuncular büyük bir değişim gösterdi. Denizlispor karşısında tempolu ve agresif bir anlayışla oynadı. Üst düzey performans ve gelen 3 puan… Takımın ağabeyleri İbrahim, Tolga, Ceyhun, Zeki, Björkander, elbette Kral Paixao… Hem golünü attı hem de 3. golde asistini yaptı. Ağabeylere ilaveten büyük gelişim gösteren gençler… Salih’in ikinci golde orta öncesi yaptığı hareket, Eren’in etkili oyununu golle taçlandırması bunlara örnekti. İşte gurur duyulan Büyük Altay ve mutlu son. Tebrikler…
Mehmet Demirtaş: Geçen sezon nasıl düştüğünü, nasıl düşürüldüğünü biliyoruz. Bu sezon maddi zorluklarla başlandı lige. Her şey bitti denirken Büyük Altay küllerinden yeniden doğdu. Taraftar da pes etmedi, umutsuzluğa ve yılgınlığa düşmedi… ‘Direniş’ kararı aldı… Tüm Altay ‘direnişe’ geçti. Asla pes etmek yoktu ve gemiyi güvenli limana yanaştırmak en büyük hedefti. Altay, maddi imkânsızlıklar, transfer yasakları, puan silme cezaları gibi olumsuzluklara rağmen terinin son damlasına kadar mücadele etti, ligde kaldı. Emeği geçen herkes en büyük alkışı hak ediyor.
Haydi bastır şanlı Göztepe!
Bülent Buda: Kabullenmemek ve asla vazgeçmemek, bu gizemli oyunun iki sihirli sözcüğü. Birinci yarının ilk yarısını geride bıraktıktan sonra hareketlenen, sıkıcı bir oyun. Aslına bakarsak 45 dakikanın bütününde yaprak pek kıpırdamadı. Hele 60. dakikada Manisa’nın golü gelince, ayakkabının pahalı olduğunun ayırdına vardılar nihayet. Yeteneklerin sayısal yeterliliği, teknik birimin elini güçlü kılıyor. Hem takımına tanınan sayı kadar oyuna hamle, her takımın göze alabileceği girişimler değil. Göztepe, bu bağlamda yeterli ve de rakiplerinden önde. Geriye düşmüşsün ama rakibinden daha diri bir görünümde olmak, o da yetmedi. Atınç gibi bir kulenin uçlara sarkarak rakip savunmalara sıkıntı yaşattığı gollük asistler, yaptığı uzun boy üstünlüğü… İlginç tabii. Eşitlik golü de Atınç’ın aşırtmasıyla oyuna ikinci yarı katılan Junior Loue’nin vuruşuyla geldi. O aşamada ve süreçte kalesinden uzaklaşıp üç direk boşluğunu korumasız bırakan, Manisa kalecisi Ömer’e de teşekkür ihmal edilmemeli.
Fatih Tanfer: Manisa FK karşısında uzatmanın 7. dakikasında Loue’nin attığı golle beraberliği yakaladı, Play Off’taki rakibi Manisa FK’yla puan farkını korudu. İlk yarı, her iki takım açısından son derece kısır bir maçtı. Göztepe, rakibini iyi analiz etmiş, önlemlerini almıştı. Takımın son haftalardaki başarısının en büyük nedeni olan Atınç, Arslanagic ve Emir çok iyi oynadı. Birinci yarıda kontrataklarla gol aradı. 58. dakikada duran toptan 1-0 mağlup duruma düştü ve sonrasında reaksiyon verdi. Kaybetmenin nelere mal olacağını bilerek risk aldı. Ngalina’nın direkten dönen şutu şanssızlıktı. Oyuncu değişiklikleri, takıma pozitif yönde yansıdı ve uzatmalarda attığı golle büyük bir sevinç yaşadı. Puanı 57 oldu… 2 maçı kaldı… 16 Mayıs Salı günü Rize’yle oynayacağı maçın önemini anlatmaya gerek yok. Son maç da Bodrum deplasmanı. Doğru oyun anlayışıyla Play Off’a kalacaktır. Göztepe, asla iddiasız olamaz.
Mehmet Demirtaş: Spor Toto 1. Lig’de Play Off mücadelesi veren iki Ege takımı Manisa FK ile Göztepe derbide karşı karşıya geldi. Göztepe, uzatmada attığı golle sahadan 1 puanla ayrıldı ve Play Off’u bırakmam dedi. Evet, bu sezon Göztepe’nin inişli çıkışlı grafiği ve ileri uçların gol yollarındaki üretkenlik sorununa rağmen, 12 maçtır kaybetmeyen bir Göztepe izliyoruz. İyi ki Atınç var demeden de edemiyorum. Son iki maçta can verdi Göztepe’ye… İyisiyle kötüsüyle artık sona yaklaştık. Salı günü Gürsel Aksel’de Çaykur Rizespor’u ağırlayacaklar, ardından da Bodrum deplasmanı var… Ligin üst sıraları gibi alt sıraları da alev alev. Göztepe’nin başta kaleci Arda olmak üzere, sahada ve de kulübede savaşmayı bekleyen aslan yüreklerinin mental anlamda daha fazla hazırlanması ve de hedefe odaklanması gerekli. Artık hata yapma lüksleri yok. Tekrarlıyorum, zaman zaman kötü futboluna rağmen Göztepe’nin bu sezon Play Off oynaması bile büyük başarıdır. Ama, Göztepe zoru sever. İnançlı Göztepe, Play Off’tan geri dönmez!
Asla pes etmek yok!
Bülent Buda: Ali Emre’nin Bandırma maçındaki sakatlığının izleri bütünüyle onarılmadan kaleyi teslim alması ve de onu kahramanlara özgü koruması, çok büyük övgüyü hak ediyor. Dikkat çeken bir rotasyon gözleniyor ilk oyun alanı dizilişinde. Özellikle Ahmet İlhan ile Şeref ilk 11’de… Metehan Mimaroğlu’nun kulübede bekletilmesine şaşırdım. 62 dakika tam… Çok uzun bir süre… Atak sayısında, pozisyon üretiminde rakiplerinden epey geride kaldıklarını vurgulamalıyız. Maçı eşitlikle sonlandırmak sevinilecek bir beklentiydi elbette bence. Her maça, saçının telinden kramponlarının ucuna kadar kendini adayan Ali Dere’nin penaltı sonrası yaşadığı dram can sıkıcıydı. Durum açık ve de belirgin… Haftaya Erzurum. Lige tutunmanın büyük yarışı… Şampiyon olmak gibi bir duygu yaşatır futbolcuya… Sevgiyle, istekle, odaklanarak ve de asla vazgeçmeden o büyük günü aşacaklardır.
Fatih Tanfer: Bodrum’da kaybederek kendini düşme hattının tam ortasında buldu. Kaleci Ali Emre iyi oynadı, golcüler önemli pozisyonları kaçırdı ve 79. dakikada yediği penaltı golüyle 1-0 mağlup oldu. Artık Bodrumspor maçı bitti. Altınordu, kendisi için hayati önem taşıyan, 16 Mayıs’teki Erzurumspor maçına odaklanmalıdır. Bu maçta takım ruhunu ve hırsını, en önemlisi oyun aklını en üst düzeye çıkarmak zorunda. Çünkü, bu müsabakanın mazereti yok. Kısacası, olmak veya olmamak mücadelesi… Seyircisiyle bütünleşip çıkacaklar ve kazanacaklar. Altınordu adına aksini düşünemiyorum.
Mehmet Demirtaş: Bodrumspor’a penaltı golüyle teslim oldular ve ateşe düştüler. Büyük şanssızlık… Gönüllerimizin takımı olan Altınordu’nun puan sıralamasındaki yeri keyfimizi kaçırdığı gibi içimizi de acıtıyor. Hasan Hoca sonrası bir ivme yakalandığı kesin. Ya tamam ya devam niteliğinde, büyük heyecana ortak olacağımız Erzurum maçı hayati önem taşıyor. Şimdi her zamankinden daha fazla büyük ve de güçlü bir odaklanma zamanı. Final niteliğinde… Winston Churchill’in dediği gibi, “Başarı son değildir; başarısızlık da ölümcül değildir. Önemli olan, devam etme cesaretini gösterebilmektir”. Hedefe odaklan ve asla pes etme.
Play Off’a koşuyorlar
Bülent Buda: Eksikliği ne denli duyumsanıyorsa, varlığı da daha fazlasını katıyor takıma. Eskidikçe tadına doyumsuz bir fenomene dönüşüyor Kenan. Elbette bu aşamada sağ kanattan Kandilli akıntısı gibi süzülen Üzeyir’i çok özlüyoruz. Savunmanın güven vereni Süleyman’ı da öyle… Ataklar ile gol arayışlarında, pozisyon üretiminde açık ara önde olduklarını, lakin final dokunuşlarında etkileyici bir oyun sergileyen Altınordu kalecisi Emre’yi aşamamanın oluşturduğu sıkıntıları da vurgulamalıyız. Yarışmacı bir ligde daha ilk yıllarında yakaladıkları başarının anlamı çok büyük. Bir ilki yaşıyorlar, yaşatıyorlar. Türkiye liglerinde bir ilçe takımı, zorlu bir ligde sergilediği nitelikli futboldan ürettiği seyir keyfiyle, heyecan veren yarışmalarıyla övgüyü, kutlanmayı hak ediyor. Onlara Halikarnas’ın Balıkçıları yakıştırması bence çok yakışıyor… Çok merak ediyorum, Play Off’ta neler olacak…
Fatih Tanfer: Altınordu’yu penaltı golüyle yenip puanını 58’e çıkardı. Doğru alan paylaşımı yaptı, maçın ritmini istediği gibi ayarladı. Çabuk oynayıp tempoyu artırdı. Takım halinde 90 dakika oyunun içindeydi. Hücumda Kenan ve Gökdeniz, bu maçta daha etkiliydi. Bodrum’da fark yaratan oyuncuların fazlalığı, kendilerini güçlü takım yapıyor. 2 maç kaldı. Şampiyon Samsun’la deplasmanda, Göztepe’yle evinde… En büyük rakibi, 54 puanlı Bandırmaspor. Ben lig sonunda güçlü Bodrumspor’un Play Off’a kalacağına inanıyorum.
Mehmet Demirtaş: Bir yanda Play Off’u isteyen Bodrumspor, diğer yanda ateş hattından çıkmayı arzulayan Altınordu… Zor bir 90 dakikayı daha geride bıraktılar. Sezon başından beri oynadığı futbolla keyif veren ve genelde sonradan açılan Bodrumspor, yine farkını ortaya koydu ve altın değerinde 3 puanı hanesine yazdırdı. Gel de evinde hovardaca harcadığın puanlara yanma! Her şeye rağmen sezon başından bu yana muhteşem bir mücadele örneği sergileyen oyuncu kadrosuna sahipler. Play Off’u da sonuna kadar hak ediyorlar. Heyecan dolu son iki hafta bizleri bekliyor. Yolları açık olsun…
Son düdüğe kadar devam Manisa FK
Bülent Buda: Tek farklı önde olmak, bıçak sırtı bir durum. Rahatlamak için ikilemek önkoşul. Hele golü atıp geriye yaslanma, daha vahim bir dışavurum. Oysa ne güzeldi… Öne geçmişsin, rakip eşitlik arayışıyla basıyor, kalabalık geliyor. Arkayı da boşaltmışlar. O bağlamda oyuna yeni hamleler… Anıl, sözgelimi… O yorgun koşullarda zindeliklerini oyuna katarak ikileyebilseler tabelayı, tadından yenmez bir durum çıkacak ortaya. Göztepe’ye 1 puan kazanç, Manisa’ya 2 puan kayıp. Ve de çok önemli 2 puan. Manisa’daki kadro yapılanmasının ve de koşulların en azından Play Off’a ulaşması gerektiğini düşünenlerdenim. Aman yanlış yorumlanmasın, Play Off diyorum şampiyonluk değil. Ama neden olmasın denirse, söyleyecek sözüm kalmadı derim. Heyecanlı bir futbol mevsimi yaşıyoruz. Bu da az şey değil. Değerini bilmek lazım.
Fatih Tanfer: Sezonun en önemli maçında birinci yarıyı boşa geçirdi. Etkisizdi. Ancak ikinci yarıda oyun formasyonunu değiştirdi ve etkili oldu. Çabuk oynadı ve Ayberk’le istediği golü buldu. Sonrasında nedense skoru koruma anlayışı öne çıktı. Uzatmalarda yediği golle hem 2 puanı bıraktı hem de Play Off iddiasını kaybetti. Büyük emeklerle kurulan ve çok iyi futbolcuların olduğu Manisa FK’nın burada olmaması gerekirdi. Ama evinde inanılmaz puanlar kaybetti. Tek kelimeyle yazık oldu. Her sezonun ayrı bir hikâyesi vardır. Bence Manisa FK adına bu hikâye böyle bitmemeliydi.