Afyonkarahisar’da 5 öğrencinin öldüğü kaza: Müdür ‘ben de mağdurum’ dedi

Afyonkarahisar’ın İscehisar ilçesine bağlı Çatağıl köyünde 11 Ekim 2021’de meydana gelen kazada Adalettin Şen yönetimindeki okul servis minibüsü kontrolden çıkarak, yol kenarındaki ağaca çarptıktan sonra ormanlık alana girdi.

Kazada araçta bulunan öğrenciler İsmail Eser (11), Melisa Demirel (14), Nisa Eser (14), Teslime Eser (13), Damla Duran (11) hayatını kaybederken, Rana Eser (12), Hakan Tek (16), Musa Eser (10), Yağmur Duran (11) ise yaralandı.

İki dosya birleştirildi

Kazanın ardından şoför Adalettin Şen tutuklandı.

Şoför Şen ve işveren İ.D. hakkında ‘taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma’ suçundan dava açıldı.

Dönemin ilçe milli eğitim müdürü T.K., destek hizmetleri şube müdürü M.Ş., öğrencilerin eğitim aldığı okulun müdürü G.Ö. ile milli eğitim müdürlüğünde görevli memur C.Ö. hakkında ise ‘ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma’ suçlamasıyla iddianame hazırlanarak kamu davası açıldı.

Daha sonra iki dosyanın birleştirilerek aynı davada görülmesi kararlaştırıldı.

Davaya devam edildi

Afyonkarahisar 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya kazadan hayatını kaybeden ve yaralanan çocukların ailelerinden oluşan 20 kişi mağdur olarak katıldı.

Tutuklu sanık Adalettin Şen, tutuksuz sanıklar T.K., M.Ş., C.Ö., G.Ö. ile İ.D.’nin avukatı duruşma salonunda hazır bulundu.

Sanık avukatlarının talebi reddedildi

Duruşmada sanık avukatlarının kamu görevlilerinin itibarları göz önüne alınarak, davanın medyaya lanse edilmesi değerlendirilerek İscehisar Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi talebi, mahkeme heyeti tarafından sanıkların dosyalarının ayrılmasının ana dosya üzerinde verilecek kararı etkileyeceğinden dolayı reddedildi.

‘Kazada ihmalim ve kusurum yoktur’

Tutuksuz sanık T.K., ihaleyi alan firma sahibi ve servisi yapan şoförleri tanımadığını kaydederek, ihale işini destek hizmetleri şube müdürü M.Ş. ile C.Ö.’nün yaptığını ifade etti.

T.K., “Biz de mağdur olduk, onlar bizim de çocuklarımızdı. Kaza öncesi bölgedeki okul kapandığından dolayı ben velilere çocukların Bayat ilçesindeki YİBO’ya yerleştirilmesi önerisinde bulundum. Ancak onlar bunu çocuklarından ayrı kalacakları gerekçesiyle reddetti. Bu yüzden bölgede taşımalı eğitim yapıldı. Kazada ihmalim ve kusurum yoktur.” dedi.

Ölen çocukların yakınlarının “Servis aracının hızlı gittiğini size söyledik.” demesi üzerine T.K., “Ben şahsı tanımıyorum.” yanıtını verdi.

‘Şikayet ettiğimizde S plakalı servis geliyordu’

Mağdurlardan Hanife Tek, söz alarak, “Servisi şikayet ettiğimizde jandarmadan dolayı S plakalı servis geliyordu, birkaç gün sonra kaza yapan araç geliyordu.” dedi.

‘Kaza yapan araç bizim sistemimizde servis onayı almamıştır’

M.Ş., bunun üzerine İ.D. ile görüştüklerini ve doğrudan temin yoluyla kendisine ihaleyi verdiklerini ifade etti.

M.Ş., “Aracın yeterli olup olmadığı konusunda ihale sonrası denetim yapıldı. Ancak ihale verilen araç dışında başka bir aracın kullanıldığı yönünde bize okuldan herhangi bir bilgi verilmedi. Yani başka bir aracın kullanıldığı yönünde herhangi bir prosedür uygulanmadı. Kaza yapan aracın bizde onayı yoktur, bizim sistemimizde servis onayı almamıştır.” dedi.

‘Benim herhangi bir kontrol yükümlülüğüm yok’

Kazanın olduğu dönemde okul müdürü olan öğretmen G.Ö., kendisine ihale sonrası araç plakası ve şoförü ile ilgili elektronik ve fiziki ortamda bilgi gelmediğini savundu.

Okula 3 aracın servis yaptığını dile getiren G.Ö., “Kaza olayının ardından morgdan çıktıktan sonra C.Ö., beni telefonla aradı ve ‘bizdeki evrakları imha ettim, sen de et’ dedi. Ben de ‘tamam’ dedim. Ancak sonrasında jandarmaya bendeki yani kaza yapan servis aracının puantajını tuttuğum belgeleri teslim ettim. Evrakları gizleme yoluna gitmedim. Benim herhangi bir kontrol yükümlülüğüm yok. Servis aracında emniyet kemeri olup olmadığına dikkat etmedim. Kazaya karışan araç plakası ihalede yer almamasına rağmen benim tarafımdan doldurulan puantajlarda vardı.” diye konuştu.

‘Ben karar merci değilim’

G.Ö.’nün “Evrakları yok et” dediğini öne sürdüğü C.Ö. ise iddiayı reddederek, kendisinin milli eğitim müdürlüğünde memur olduğunu ve ne görev verilirse onu yaptığını belirtti.

C.Ö., “Ben ‘evraklar hatalıysa düzeltin’ dedim, ‘imha edin’ demedim. Ben karar merci değilim. Bana gelen şifahen şikayetleri de üstlerime ilettim.” dedi.

DHA’nin haberine göre savunmaların ardından mahkeme heyeti duruşmayı erteledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir