Orijinali oynamadığım için ne yazık ki oynanış tarafındaki farklılıklardan çok da bahsedemeyeceğim. Ancak görsel tarafa baktığımızda zaten direkt olarak farklar kendini belli ediyor. Tasarımlar geliştirilmiş, günümüz animasyona kalitesine geçilmiş ve elbette çözünürlük arttırılmış. Ayrıca bazı önemli anlar için seslendirme eklenmiş. Şöyle bir baktığınızda evet günümüzün sıra tabanlı strateji oyunlarının grafik kalitesinde veya animasyon kalitesinde bir oyun değil ancak orijinali ile kıyaslandığında hakkını veren bir remake olduğunu söyleyebilirim. Yani eski oyunlara bakmazsanız bu oyun size ilk bakışta dandik mobil oyun havası verebilir görsel anlamda. Aslında bu durum genel olarak oyun için de geçerli.
Oyunda amacınız kendi birliklerinizi kontrol ederek bölge bölge düşmanla savaşıp savaşı ileriye götürmek. Kare kare tasarlanan harita üzerinde birlikleriniz konumlanıyor, aynı şekilde düşman birlikleri de öyle ve sıra sıra birliklerinizi yönlendirerek ya düşmanı tamamen yok etmeye ya da ana base’i ele geçirmeye çalışıyorsunuz. Burada sizin oynanışınızı etkileyen birçok faktör var elbette. Öncelikle askerlerden, savaş araçlarına kadar birçok birliğe sahip olabiliyorsunuz ve her farklı birliğin farklı bir tarzı var. Saldırı yapacağınız zaman veya birliklerinizi bir yere konumlandıracağınız zaman hem defanslarına hem de saldırı güçlerine bakıp bir yandan da haritayı ve düşman güçlerini iyi yorumlamanız gerekiyor. Birlikler dışında savaş alanına da dikkat etmeniz gerekiyor çünkü harita düz bir araziden oluşmuyor. Dağlı bölgeler, düşmanların pusu kurabileceği bölgeler ve suyun olduğu bölgelerden oluşuyor. Bu yüzden satranç oynar gibi rotanızı da sürekli kontrol etmeniz gerekiyor. Son olarak düşmanınızın aynı sizde de olduğu gibi savaş içerisinde zaman zaman dolan bir gücü de bulunuyor. Örneğin ilk bölümlerde düşmanınız tüm haritayı buza çevirebiliyor ve hareket alanınız daralıyor. Yani bu tarz ekstra durumlara da dikkat etmekte fayda var.
Oynanış tarafı aslında dediğim gibi ilk bakışta çok basit, küçük kardeşlerimizin oynayabileceği bir oyun gibi duruyor. Oyunu öğrenmesi de aslında oldukça basit ve zaten bu basitlik de daha oyunun ilk saatlerinde sizi bunu düşünmeye itiyor. Ancak oyun gerçek anlamda başladığında her hamlenizi, haritanın hem karesini ve her birliği doğru bir şekilde yorumlamanız gerektiğini fark ediyorsunuz. Kısaca oyun basit gibi dursa da gerçekten zor.
Şu ana kadar bahsettiğim kısım daha çok oyunun campaign moduyla ilgili. Aynı zamanda arkadaşlarınızla birlikte ister tek konsol üzerinden ister farklı konsollar üzerinden oynayabileceğiniz bir mod da bulunuyor. Bu sayede de arkadaşlarınıza karşı kısa maçlara girip kozlarınızı paylaşabilirsiniz. Bu mod da gayet keyifli olmuş. Bu mod dışında da yine birkaç farklı mod bulunuyor. O tarafta da gayet keyifli vakit geçirebilirsiniz ancak bence odak noktası ve en çok keyif alacağınız modlar bahsettiğim ilk iki mod.
Son olarak bir de müziklerden bahsetmek istiyorum. Parçalar 2000 başındaki bir oyun için aslında gayet güzel döneme uygun tarzda ancak günümüz için oyunun o basit oyun havasını daha da pekiştiren bir yapıya sahip. Çoğu zaman müziklerden sıkılıp kısmak zorunda kaldım çünkü bir yerden sonra başımı şişirmeye başladı. Burada nasıl bir değişikliğe gidilebilirdi bilmiyorum ama birkaç şarkı hariç genel olarak günümüze uygun bulmadığımı söylemem lazım.
Toparlamak gerekirse Advance Wars 1+2: Re-Boot Camp, kesinlikle güzel bir yapım olmuş. Özellikle sıra tabanlı strateji oyunu sevenler için keyifli bir deneyim sunuyor. Nintendo Switch gibi el konsolu olarak kullanılabilen ve daha çok düşünme üzerine kurulu bir deneyim sunduğu için istediğiniz yerde oynayabiliyorsunuz ve bu şekilde hem erişim daha kolay oluyor hem de en sıkıcı yerlerde bile keyifli vakit geçirebiliyorsunuz. Son cümle olarak şunu söyleyeyim; eğer Switch’i el konsolu olarak kullanıyor ve yolculuklarınızda kullanabiliyorsanız size eşlik edecek güzel bir oyun. Ancak evde oturup da saatlerinizi harcayacağınız bir oyun olmaktan uzak, evde aklınızı başka oyunlar çelebilir.