Seri katil parmağını kesip mahkemeye yolladı! Son dakika teklifi…

Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr – Ivan Robert Marko Milat, 27 Aralık 1944’te Avustralya’nın Guildford kentinde dünyaya geldi. Kalabalık ve yoksullukla pençeleşen Hırvat göçmeni bir ailenin beşinci çocuğu olan Milat için hayat, daha başından itibaren oldukça büyük zorluklar barındırıyordu. Milat’ın babası, küçük çocuğa, kardeşlerine ve Milat’ın annesine sık sık şiddet uyguluyordu. Oldukça kalabalık bir evde yaşayan Milat’ın 13 kardeşi vardı. İlerleyen yıllarda 13 kardeşinden 2’si hayatını kaybetti. Marko Milat’ın çocukluğu, kaotik ve karmaşalarla dolu şekilde geçti. Milat ve kardeşleri, Avustralya’nın Sidney şehrinin eteklerinde bulunan Moorebank bölgesinde ufak bir kulübede büyüdü. Okul çağına gelen çocuklar, baba Milat tarafından dini eğitim görmek için Katolik okuluna kaydedildi. Baba Milat, çocuklarının burada göreceği dini eğitimle biraz sakinleşeceğini ve sorun çıkarmayacaklarını düşünüyordu. Oysa durum babanın beklediğinin tam tersi şekilde gelişti. Okuldan sonra sık sık kavgalara karışan çocuklar, ilerleyen zamanda bıçak ve silah alarak okuldan geriye kalan zamanlarını evlerinin bahçesinde belirledikleri hedeflere silahlarla atış yaparak geçirmeye başladı. Okuldan fazlasıyla sıkılan Marko Milat için tek eğlence, bahçede silahla atış yaptığı zamanlar oldu. Milat, daha 13 yaşındayken sahip olduğu hırsızlık sabıkası ile bölgedeki polislerin tanıdığı bir suçlu haline geldi.

DEHŞET BAŞLIYOR

Uzun süre boyunca hırsızlık ve soygunlara karışan Marko Milat, yaşı ilerledikçe giderek daha tehlikeli biri haline geldi. 15 yaşında okulu bırakan Milat, 17 yaşında karıştığı bir hırsızlıktan dolayı ıslah evine gönderildi ve kısa süre burada kaldıktan sonra dışarı çıktı. Marko Milat, ıslah evinden çıkar çıkmaz 19 yaşında yaşadığı yerdeki bir mağazayı soydu. Marko Milat, suç işlemekten zevk almaya başlamış ve abisi Boris’in söylemiyle bir “psikopat” haline gelmişti. İşlediği suçların ardından hızla kayıplara karışan ve bir türlü yakalanamayan Marko Milat, 26 yaşındayken, hırsızlık ve soygunlarla dolu olan sabıkasına bir yeni suç daha ekledi. Milat, 1971 yılında iki kadın gezgine tecavüz etti ve olayın ardından yakalanarak mahkemeye çıkarıldı. Milat, hakim karşısına çıkmış olsa da rahat tavırları ile dikkat çekiyordu. Bu zamana kadar pek çok suç işlemiş ve her seferinde bir şekilde yakalanmaktan kurtulmuştu. Bu durumdan da kurtulacağını düşünüyordu ve durum tam da onun tahmin ettiği şekilde gelişti. Milat, delil yetersizliğinden dolayı beraat etti. Ne yaparsa yapsın yakalanmayacağına emin olan Milat, bu hissin vermiş olduğu özgüven ile hareket etmeye başladı.

Takvimler 1984 yılını gösterdiğinde kendisinden 15 yaş küçük bir kadınla evlenen Marko Milat, kısa süre içinde karısına da şiddet uygulamaya başladı. Milat’ın evliliği çok hızlı şekilde sona erdi. Bu duruma sinirlenen Milat, ailesinin evini ateşe verdi. Yıllar sonra yapılacak yargılamalar esnasında eski kocası aleyhine konuşan Milat’ın karısı, kocasının silaha ve şiddete takıntılı olduğunu, psikolojik sıkıntılar yaşadığını söyledi. Karısı Karen, Milat’ın Belanglo Eyalet Ormanı’na yaptığı bir ziyarette kanguruları öldürdüğünü söyledi. Karen, “Ivan bir tüfek çıkardı, iki kanguruyu vurdu, boğazını kesti ve öldüğünden emin olmak için tekmeledi” dedi.

Eylül 1992’de Belanglo Eyalet Ormanı içinde spor yapanlar, gördükleri manzara karşısında şoke oldu ve polisi aradı. İhbarın ardından ormana gelen polis, bozulmaya yüz tutmuş bir cesetle karşılaştı. Orman çevresinde genişletilen aramalar sırasında ilk cesede yakın bir noktada bir ceset daha bulundu. Bulunan cesetlerin, bölgede en son Nisan 1992’de otostop yapmak için otobana doğru giderken görülen Caroline Clarke ve Joanne Walters’a ait olduğu anlaşıldı.

Cinayet haberleri ile sarsılan bölge halkı, 1993 yılında yaşanan gelişmelerle dehşete düştü. Ormanda yakacak aramak için dolaşan bir adam, birden fazla insana ait olan ceset kalıntıları buldu. Bölgeyi güvenlik çemberine alan polis, yapılan aramalarda 3 ceset daha buldu. Kurbanlar üzerinde yapılan incelemelerde ölenlerin hepsinin otostopçu olduğu tespit edildi. Defalarca bıçaklanan, cinsel saldırıya uğrayan kurbanların hepsinin sırt çantalı olması sebebiyle, henüz kimliği tespit edilemeyen katile, “Sırt çantalı katil” adı verildi.

GÖZLER MİLAT AİLESİNE DÖNDÜ

Cesetlerin bulunmasının ardından başlatılan soruşturmada polisin dikkati cesetlerin bulunduğu yere yakın bir konumda yaşayan Milat ailesinin üzerinde toplandı. Aile üyelerinin bazılarının hırsızlık, tecavüz gibi sabıkalara sahip olması sebebiyle polis Milatları baş şüpheli olarak görüyordu. Aile içinde en dikkat çeken isim ise Marko Milat’tı. Daha önce Yol ve Trafik Kurumu’nda da çalışmış olan Milat, cinayetleri işlemiş olması en muhtemel kişiydi. 1994 yılında soruşturmanın basında yer almasının ardından beklenmeyen bir gelişme yaşandı. Polisi arayan Paul Onions, cinayetlerin işlendiği bölgede geçmişte saldırıya uğradığını ve katili görmüş olabileceğini söyledi. Onions’un tarif ettiği saldırganın Marko Milat’ın dış görünüşü ile uyumlu olduğunu tespit eden polis, Milat’ın yaşadığı eve operasyon düzenledi ve Marko Milat, cinayet şüphelisi olarak gözaltına alındı. Milat’ın kaldığı evde daha önce öldürülen 7 kişiye ait olduğu düşünülen kişisel eşyalar bulundu. 1996 yılında hakim karşısına çıkan Ivan Robert Marko Milat, 7 kişiyi öldürmekten suçlu bulundu ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

HAPİSHANEDEN KAÇMAYA ÇALIŞTI

Marko Milat, yakalanmasının ardından cezaevine gönderilmiş olsa da yaptıkları ile uzun süre gündemi meşgul etmeye devam etti. Hapishaneye girdiği ilk yıl firar girişiminde bulunmasının ardından tecrit hücresine alınan Milat, yüksek güvenlikli bir hapishaneye sevk edildi.

Milat, hücrede geçirdiği sürenin çoğunda suçsuz olduğunu savundu. Cezaevi yetkililerinin dikkatini çekmek için sık sık açlık grevi yaptı, jilet yuttu ve serçe parmağını kesip Avustralya Yüksek Mahkemesine postaladı. Milat, 1998’deki temyiz başvurusu ve davayı Yüksek Mahkemeye götürmek için iki başarısız girişim de dahil olmak üzere mahkumiyetine sayısız yasal itirazda bulundu.

2019 yılında Marko Milat’a kanser teşhisi konuldu. Milat’ın ölümü yavaş ve acı verici oldu çünkü kanser karaciğerine, akciğerlerine, kemiklerine yayıldı. Bu dönemde polisler, hastalığı ilerlemiş olan adamın suçlarını itiraf etmesi için büyük çaba gösterdiler fakat Milat, cinayetlerden sorumlu olmadığını söylemeye devam etti. Cinayetlerle ilgili soruşturmayı yürüten eski dedektif Clive Small, ölümünün ardından yaptığı açıklamada Milat’tan şüphelenmek için yeterli kanıtlara sahip olduklarını söyledi ve en az 3 faili meçhul cinayetinde Milat tarafından işlenmiş olabileceğini söyledi.

Milat’a son anlarında yaptıklarını itiraf etmesini telkin eden Small, “En büyük sorunu onunla tanıştığımız anda fark ettim. O karşısındaki kişiye kontrolün kendisinde olduğunu hissettirmeye çalışıyor. Karşı tarafa istediği kadar bilgiyi veriyor ve bu şekilde patron olduğunu düşünüyor. Milat’ın son ana kadar suçlarını itiraf etmemiş olması onun özünde kötü olduğunu gösteriyor. Eğer içinde bir gram iyilik olsaydı ölmeden önce suçlarını itiraf ederdi” dedi.

Ölümünden günler önce abisi ve yengesi tarafından ziyaret edilen Milat, ailesine itiraf edecek bir şeyi olmadığını ve bu sebeple bir rahibe ihtiyacı olmadığını söyledi. Milat’ın yengesi Carol Milat, “Ivan’a suçlu olup olmadığını sorduk. O tüm suçlamaları reddetti. Milat bana soyadı sebebiyle yıllardır cezalandırıldığını söyledi” dedi. Ivan Robert Marko Milat, 27 Ekim 2019’da 74 yaşında hayatını kaybetti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir