Şimşek, Global Liderler Zirvesi’nin ikinci gününe video mesaj yolladı. Konuşmasında Orta Vadeli Program (OVP) ve Türkiye ekonomisinin gelecek dönem perspektifi hakkında katılımcılara bilgi veren Şimşek, programın işleyişini ve hedeflerini anlattı.
Piyasadaki enflasyon beklentilerine dikkati çeken Şimşek, hem reel sektörde hem de finansal kuruluşlardaki beklentilerin de düştüğünü dile getirdi.
Bakan Şimşek, 72 katılımcının enflasyon beklentilerine değinerek, şöyle konuştu:
“Hem reel sektörden hem de tabii ki finansal kuruluşlardan. Ekim ayında ’12 ay sonra enflasyon ne olacak?’ diye sorduğumuzda piyasa diyordu ki yüzde 45,3 olacak. Bugün diyor ki yüzde 27,5 olacak. Ciddi, yaklaşık 18 puanlık enflasyon beklentilerinde iyileşme var. 24 ay sonrası enflasyon ne olacak diye sorduğumuzda, ekim ayında yüzde 26 civarı olacak diyorlardı, şimdi ise yüzde 18 civarı. Dolayısıyla gördüğünüz gibi yavaş yavaş enflasyon beklentileri bizim hedeflerimize yakınsamaya başladı. İnanıyorum ki biz hedeflerimizi tutturdukça, enflasyon düştükçe, bu enflasyon beklentileri daha da iyileşecek ve böylece Türkiye’nin tabii ki hem programı çalışacak hem de öngörülebilirlik daha da artacak.”
Yapılan reformların programda önceliklendirdikleri diğer bir alan olduğunu kaydeden Şimşek, OVP’de yüzlerce yapısal reform eylemi olduğu bilgisini paylaştı.
Şimşek, “Şunu söyleyeyim. Yılın ilk iki çeyreğinde biz yapısal reformlar anlamında öngördüğümüz adımların yüzde 67’sini tamamladık. Şimdi diyebilirsiniz ki ya işte ‘Niye yüzde 100 değil?’ Dünya mükemmel bir dünya değil. Yüzde 67 iyi bir oran yani üçte ikilik. Önemli olan bunu sürekli kılmaktır ve ben inanıyorum ki önümüzdeki dönemde reformlarda daha da hızlanacağız. Çünkü siyasi istikrar var, seçimlerin hepsini geride bıraktık. Şimdi tabii ki yüce Meclisimizin desteğiyle reformlarımızı hızlandıracağız inşallah.” şeklinde konuştu.
Çok kapsamlı bir reform gündemine sahip olduklarını anlatan Şimşek, yapısal reformlarda en önemli önceliğin beşeri sermayenin kalitesinin artırılması olduğunu belirtti.
Şimşek, bunun insana yatırım demek olduğunun altını çizerek, eğitimde kalitenin insanların niteliklendirilmesi, becerilerinin artırılması, işbaşı eğitim gibi birçok konunun yer aldığını söyledi.
“REFORMLARLA VERİMLİLİK ARTACAK, ARTIŞ SAYESİNDE TÜRKİYE’DE ENFLASYON DÜŞECEK”
Bakan Şimşek, yatırım ortamının iyileştirilmesi, sermaye piyasalarının derinleştirmesi ve kamu maliyesi alanında da önemli reformlar öngördüklerini dile getirerek, bunları uyguladıklarını bildirdi.
Şimşek, “Yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm. Peki bütün bu reformlar nasıl bu programı etkileyecek? Burada verimlilik artışı olacak. Verimlilik artışı sayesinde Türkiye’de enflasyon düşecek. Refah artacak, gücümüz artacak. İşte bütün bunlar aslında potansiyel büyümemizi yükseltecek, büyüme performansımızı yükseltecek. Onun için yapısal reformlar bizim programın en önemli bileşenidir. Yani bir taraftan tabii ki işte mali disiplin, dezenflasyon, işte dış dengedeki iyileşme ama esas bunları kalıcı hale getirecek olan yapısal reformlardır.” dedi.
Kaynak denildiği zaman beşeri sermayeden bahsettiklerini ifade eden Şimşek, konuşmasına şöyle devam etti:
“Teknoloji ve inovasyon ekosistemini güçlendirmesinden bahsediyoruz. Bir taraftan sektörel politikalara ihtiyacımız var. Mesela yeni bir sanayi politikası. Enerjide dönüşüm, yani yeşil dönüşüm, tarım, özellikle lojistik ve gıda arzının artırılmasına yönelik yatırımlar. Ulaştırma, özellikle rekabet gücümüzü artıracak ulaştırma yatırımları. Birazdan göstereceğim mesela, ulaştırmada biz kara yollarına büyük yatırımlar yaptık. Ama bu ihtiyaç azaldı artık. Havalimanları, limanlar, bu ihtiyaçların hepsi azaldı. Şimdi bizim tek önceliğimiz var, demir yolu. Ama buradaki en önemli öncelik ne? Tabii ki organize sanayi bölgelerini limanlara bağlamak. Rekabet gücümüzü artırmak ve karbon ayak izimizi azaltmak.”
“BİZİM AMACIMIZ TÜRKİYE’Yİ YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER GRUBUNA SOKMAK”
Şimşek, dış entegrasyon alanında da önemli reformlara ihtiyacın olduğuna vurgu yaparak, siyasi istikrarın olması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, Avrupa Birliği (AB) ve yakın coğrafyayla entegrasyon gibi konuların önemli başlıklar olduğunu kaydetti.
Bu reformların amacına değinen Şimşek, “Bizim amacımız Türkiye’yi yüksek gelirli ülkeler grubuna sokmaktır. Bakın yine biraz tarihi bir perspektif sunalım. Türkiye 1950’li yıllarda düşük orta gelir grubuna geçiyor. Çok uzun bir süre 2000’li yılların başına kadar düşük orta gelirli grup içerisinde kalıyor. AK Parti hükümetleriyle birlikte kalıcı olarak 2004’ten itibaren Türkiye üst orta gelir grubuna çıkıyor. Bu önemli bir kazanım. Ama 2004’ten beri oradayız, 20 yıldır oradayız. Şimdi hedefimiz Türkiye’yi yüksek gelir grubuna çıkarmak, yani sınıf atlatmak. İşte programın önemli hedeflerinden bir tanesi de budur. Bunun için ne lazım? Bir, tabii ki bizim çalışma çağındaki nüfusumuzun iyi bir şekilde kullanmamız lazım. Yani istihdamı artırmamız lazım, iş gücüne katılım oranlarını artırmamız lazım.” ifadelerini kullandı.
Şimşek, Türkiye’ye benzer ülkelere göre çalışma çağındaki nüfustaki büyümenin hala iyi olduğunu belirterek, ülkenin yaşlandığını ancak hala bir fırsat penceresi olduğuna işaret etti.
15-20 yıllık bir fırsat penceresi olduğunu dile getiren Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dolayısıyla bu fırsat penceresini iyi kullanacağız ve Türkiye’yi dediğim gibi yüksek gelirli ülkeler grubuna sokacağız. Özellikle burada en önemli reform alanlarından bir tanesi kadınların iş gücüne katılım oranı artırmaktır. Bunun için ne gerekiyorsa, bir eylem planı çalışıyoruz ama zaten uzun bir süredir çabalıyoruz. Türkiye’nin tabii kadınların iş gücüne katılım oranı son 20 yılda yüzde 20’lerden yüzde 36’ya kadar geldi. Ama OECD ortalaması yüzde 66. Türkiye eğer OECD ortalamasını kadınların iş gücüne katılımında yakalarsa bizim milli gelir büyüklüğümüz yüzde 20 daha yükselir. Dolayısıyla yüksek gelirli ülkeler grubuna girmek yetmez, orada yükselmek ve kalıcı bir şekilde Türkiye’yi daha müreffeh bir ülke haline getirmek için mutlaka bizim kadınların iş gücüne katılım oranını artırmamız lazım, artırıyoruz ama bunu hızlandıracağız. Yani son 20 yılda artırdık, bunu hızlandıracağız.”
“HIT-30 İLE ÖNCELİKLİ YATIRIMLARI HAYATA GEÇİRİP, TÜRKİYE’NİN KATMA DEĞER ZİNCİRİNDEKİ YERİNİ YÜKSELTECEĞİZ”
Mehmet Şimşek, programdaki diğer bir önemli konunun sanayide dönüşüm olduğuna dikkati çekerek, kişi başı gelire göre imalat sanayi katma değerinin milli gelire oran olarak oldukça yüksek olduğunu söyledi.
Şimşek, buna rağmen neden zengin olunmadığını anlatarak, Türkiye’nin katma değer zincirinde arzuladığı yerde olmadığını aktardı.
Ekonomik kompleksite endeksinde Türkiye’nin arzulanan yerde olmadığını kaydeden Şimşek, son 20 yılda epey ilerleme sağlandığını fakat buna ivme kazandırılması gerektiğini vurguladı.
Şimşek, “Bu da kendi kendine olmuyor. Onun için bir program çalıştık ve bu programları devreye koyduk ve bunun sayesinde bu birazdan bahsedeceğim program sayesinde yüksek teknoloji ihracatımızın kişi başına milli gelirimize göre ki şu anda çok düşük onu arttıracağız. Peki nasıl yapacağız? Burada aktif sanayi politikaları uygulamalarıyla yapacağız. Burada 4-5 tane önemli başlığımız var. Yakın dönemde Sayın Cumhurbaşkanı’mız tarafından açıklanan HIT-30 programı. Bu programın amacı 8 önemli alanda 30 öncelikli yatırımı çok güçlü bir şekilde desteklemektir. Yarı iletkenlerden, mobiliteye kadar, yeşil enerjiden, ileri imalata kadar sağlıklı yaşamdan, dijital teknolojiler, haberleşme ve uzay teknolojilerinden değer zincirini tamamlayan yatırımlara kadar. Birçok alanda çok güçlü destekler vereceğiz ve bu öncelikli yatırımları hayata geçirip Türkiye’nin hem katma değer zincirindeki yerini yükselteceğiz hem de yüksek teknolojili ihracatımızın oranını artıracağız.” açıklamalarında bulundu.
“ENERJİDE DÖNÜŞÜM BİZİM İÇİN BİR ZARURET”
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye’nin dış ticaret açığını incelediklerini ve dış ticaret açığına sebep olan en büyük 284 ürün belirlediklerini belirterek, 300 milyar lira kaynak ayırdıklarını ve geçen sene aralık ayında bu programı açıkladıklarını anlattı.
Şimşek, “Dedik ki dünyada veya Türkiye’de bu teknolojiye sahip bu orta-yüksek ve yüksek teknoloji ürünleri üretecek yerli, yabancı işbirlikleri, girişimciler gelirlerse ve fizibilite teknik anlamda finansal fizibiliteyi geçerlerse biz kendilerine iki yıl ödemesiz, 10 yıl vadeli, Türk lirası cinsinden çok elverişli koşullarda kredi imkanı sunacağız dedik. Dolayısıyla sanayide dönüşümü aktif bir şekilde biz yapacağız.” şeklinde konuştu.
Enerjide dönüşümün kendileri için bir zaruret olduğuna değinen Şimşek, 2003-2024’ün temmuz ayı itibarıyla Türkiye’nin enerji ithalatının kümülatif olarak 905 milyar dolar olduğu bilgisini paylaştı.
Şimşek, “Bu enerji ithalatı, bu arada bütün bu dönemdeki cari açığımızın da 1,4 katı. Bunlar gerçekten büyük rakamlar. Yani eğer Türkiye enerjide dönüşümü sağlayıp kendi yeterliliğini kısmen sağlayabilirsen cari açığı kalıcı bir şekilde ortadan kaldırabilirsin. Bu da yeşil dönüşümü önceliklendirmemizi gerektiriyor. Bakın son 20 yılda ciddi bir şekilde yenilenebilir enerjiye yatırım yaptık. Yenilenebilir enerjinin toplam elektrik üretimi içerisindeki payını yüzde 39’dan yüzde 55’e çıkarttık. 2035 yılında yüzde 60’ın üzerine çıkartacağız. Nükleerle birlikte inşallah bu daha da artacak. Dolayısıyla enerjide dönüşümü yapıyoruz, yapacağız demiyoruz, fiilen yapıyoruz. Ama bunu hızlandıracağız.” ifadelerini kullandı.
Yenilenebilir enerjide kurulu güç bakımından, Türkiye’nin dünya sıralamasında 2000’li yılların başında 17’nci sıradayken bugün 11’inci sırada olduğunun altını çizen Şimşek, gelecek yıllarda ilk 10’a, hatta ilk 5’e girmeyi hedeflediklerini dile getirdi.
Şimşek, “Çünkü büyük potansiyelimiz var. Bakın Avrupa’da jeotermalde birinci sıradayız, rüzgarda yedinci sıradayız, güneş enerjisinde sekizinci sıradayız. Fakat, geçenlerde Oxford ve Cambridge Üniversitesi akademisyenlerinin yaptığı bir çalışma var ve bu çalışmada diyorlar ki Türkiye’nin yeşil kompleksite potansiyeli yani yeşil dönüşümle dünyanın yeşil dönüşümüne katkıda bulunma potansiyeli Türkiye’nin çok yüksek. Türkiye dünyada altıncı sırada, Çin birinci sırada. Dolayısıyla biz sadece kendi yeşil dönüşümümüzü sağlamayıp aynı zamanda aslında bu alana yapacağımız yatırımlarla dünyada yeşil dönüşüm için de biz katkı verebileceğiz.” diye konuştu.
“ÖNÜMÜZDEKİ 25-30 YIL İÇERİSİNDE 70 MİLYAR DOLARLIK DEMİR YOLU YATIRIMI YAPACAĞIZ”
Bakan Şimşek, sektörel önceliklerinden birinin de tarım ve tarımda dönüşüm olduğunu söyleyerek, tarım arazilerinin üretime kazandırılması, stratejik tarım ürünlerinde üretim planlaması, sözleşmeli üretim ve seri yatırımlarını modernleştirmesi gibi önemli konuların yapıldığını söyledi.
Şimşek, “Organize tarım bölgelerinin sayısının artırılması ki bu konuda epey bir kaynak ayıracağız, akıllı tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması. Bütün bunlar bizim tarımda dönüşümü önceliklendirdiğimizi gösteriyor. Bakın enerjide dönüşüm, sanayide dönüşüm ve tarımda dönüşüm. Bunlar bizim için kritik alanlar, bunlar verimliliği arttıracak, bunlar rekabet gücümüzü artıracak.” dedi.
Altyapı yatırımlarına da değinen Şimşek, 2003’ten bu yana 277 milyar dolarlık yatırım yaptıklarını ve 2053’e kadar da yaklaşık 200 milyar dolar daha yatırım yapmayı planladıkları bilgisini paylaştı.
Şimşek, “Ama bu yatırımların büyük bir kısmı demir yollarına olacak. Şu anda bizim önceliğimiz sanayi bölgelerinin liman bağlantısını sağlayıp rekabet gücümüzü artırmak. Şöyle söyleyeyim, önümüzdeki 25-30 yıl içerisinde 70 milyar dolarlık demir yolu yatırımı yapacağız.” açıklamasında bulundu.
“TÜRKİYE YAPAY ZEKA ALANINDA İYİ BİR NOKTADA”
Şimşek, Global Liderler Zirvesi’nin önemli bir temasının da yapay zeka olduğuna dikkati çekerek, Türkiye’nin yapay zeka alanında iyi bir noktada olduğunu belirtti.
Şimşek, IMF’nin yapay zeka hazırlık endeksine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Türkiye, dikkat ederseniz gelişmekte olan ülke ortalamalarından çok daha hazırlıklı. Bu bizim için çok değerli ama bu yetmez. Bu önemli başlıklara ciddi yatırım yapacağız. Dolayısıyla her ne kadar gelişmekte olan ülkelere göre yapay zeka hazırlık endeksinde daha iyiysek de biz gelişmiş ülkelerle yarışmak istiyoruz, onlarla arayı kapatmak istiyoruz. Çünkü yapay zeka diğer sanayi devrimlerinden çok farklı. Yapay zeka, çok ciddi fırsatlar içeriyor ama yeterince hazır değilseniz, yapay zekaya hükmedemezseniz, önümüzdeki dönemde çok büyük tehditlerle karşı karşıya kalabiliriz. Dolayısıyla yapay zeka bizim önceliklendirdiğimiz bir alan. Dijital altyapıdan tutun, inovasyon, entegrasyon ekosisteminden beşeri sermaye yani insandan ve regülasyondan, etikten, bütün alanlarda ciddi bir çaba içerisinde olacağız.”
Dünya Bankasının grafiğine de değinen Şimşek, yeni teknolojilere hazırlık endeksine göre, Türkiye’nin burada da çok kötü olmadığını ve katedeceği mesafe olduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“OVP gördüğünüz gibi sadece sıkı para politikasını içermiyor, sadece mali disiplin tesisini de içermiyor. Geçici bir düzeltme peşinde değiliz. Bizim programı, gerçekten ilgileniyorsanız, tavsiye ederim, web sitemizde var, uzun bir metin. Gerçekten okumanızı tavsiye ederim. Ortalıkta işte önce ‘program yok’ dediler, sonra ‘program var ama kimse bu programı satın almaz dediler’, sonra ‘kaynak geliyor ama bu sıcak para’ dediler. Sürekli bir şekilde programı okumayanlar, programı anlamayanlar böyle bir perspektifle yaklaşmaya, yaklaşmada ısrar ediyor. Tabii ki eleştiriye açığız. Sizlerin yapıcı eleştirileri bizim için çok değerlidir. Ama şunun altını çizmek istiyorum, Türkiye bu programla dengesizliklerini giderecek ve yüksek sürdürülebilir büyüme patikasına tekrar geçecektir. Bunu başaracağız ama tabii ki bu programa olan inanç, bu başarıyı hızlandırır.”