Olay, 9 Aralık 2020’de Fulya Öztürk’ün çalıştığı pastanede meydana geldi. İlki ilk eşinden 2 çocuk annesi Fulya Öztürk’ün yanına, bir süre önce boşandığı ancak birlikte yaşadığı Hasan Ozan Baştosun geldi. Öztürk ve Baştosun arasında tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine Baştosun, tabancasını doğrultup Öztürk’e ateş etti. Öztürk, vücuduna isabet eden mermilerle yere yığıldı. Baştosun, Öztürk’ün aracını alıp, kaçtı. İş yeri çalışanları, durumu sağlık ekiplerine bildirdi. İhbarla gelen sağlık ekibi, Fulya Öztürk’ün yaşamını yitirdiğini belirledi. Adli Tıp Kurumu morgundaki otopsinin ardından Öztürk’ün cenazesi, memleketi Muğla’nın Fethiye ilçesindeki Taşkaya Mahallesi Mezarlığı’nda toprağa verildi.
‘KISKANÇLIK YÜZÜNDEN ÖLDÜRDÜM’
Polise teslim olan ve ifadesinde Fulya Öztürk’ü kıskançlık nedeniyle öldürdüğünü söyleyen Hasan Ozan Baştosun ise sevk edildiği adliyede çıkarıldığı hakimlik tarafından tutuklandı. Soruşturmanın ardından Baştosun hakkında, ‘tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle İzmir 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Davanın 25 Nisan 2022’deki duruşmasında savcı, esas hakkında mütalaasını açıkladı. Toplanan deliller ve alınan ifadeler ışığında, sanık Baştosun’un ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapse çarptırılması talep edildi. Geçen yıl mayıs ayındaki karar duruşmasında tutuklu sanık Baştosun, ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapse çarptırılırken, cezasında indirim de uygulanmadı.
DOSYA YENİDEN YEREL MAHKEMEDE
Avukatların itirazı üzerine dosya, istinaf mahkemesine taşındı. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4’üncü Ceza Dairesi, sanık Baştosun’un 2021 yılının mayıs ayında görülen davada, olaydan önce Fulya Öztürk ile telefonda görüştükleri sırada tartıştıklarını, tartışmadan sonra epilepsi hastası olduğu için nöbet geçirdiğini belirtti. Daire, Bastosun’un işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı konusunda raporunun aldırılması gerektiğini vurguladı. Daire, sanığı hukuki durumunun buna göre değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmediğine de kanaat getirdi.
‘HERHANGİ BİR AKIL HASTALIĞI VE ZEKA GERİLİĞİ SAPTANMADI’
Öte yandan, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4’üncü Ceza dairesi, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulduğuna da kanaat getirdi ve yerel mahkemenin verdiği kararın bozulmasına hükmederek dosyanın yeniden yerel mahkemeye gönderilmesine oy birliğiyle karar verdi. Davanın yeni duruşması beklenirken, İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan sanıkla ilgili istenen akıl sağlığı raporu geldi. Raporda, “Baştosun’un Kurulumuzca 21/02/2024 tarihinde yapılan muayenesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından; cezai sorumluluğunu müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı ve zeka geriliği saptanmadığı, adli dosya tetkikinde sanığın mezkur suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak veya azaltacak boyutta bir akli arizanın içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi bulgu ve belgeye de rastlanmadı” ifadelerine yer verildi. (DHA)