Bayraktar, Arap Devletleri Ligi Misyonu Görüşmesi kapsamında 21 Arap ülkesinin büyükelçileri ve maslahatgüzarları ile Bakanlıkta bir araya geldi.
Batı Afrika, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada yarım milyardan fazla insan yaşadığını belirten Bayraktar, bölgenin enerjide önemli bir pazar olduğunu dile getirdi.
Bayraktar, Türkiye’nin enerjide arz güvenliğini sağlayan, dışa bağımlılığını azaltmış, ithalatını düşürmüş ve kendi kaynaklarını keşfetmiş bir ülke olma yolunda ilerlediğini ve iklim hedeflerine ulaşmak için gayret içerisinde olduğunu vurgulayarak, “Arap Ligi Devletleri ile işbirliğimizin her alanda daha ileriye gitmesini istiyoruz. Belki Arap Ligi Devletleri ile bir enerji bakanları düzeyinde zirvenin tertip edilmesi, daha kalıcı, daha somut, çok taraflı işbirliğinin gelişmesi için önem arz ediyor.” ifadelerini kullandı.
Bayraktar, söz konusu ülkelerin küresel petrol üretiminin yaklaşık yüzde 28’ini, doğal gaz ihtiyacının ise yaklaşık yüzde 17’sini karşıladığını ifade ederek, “Dolayısıyla aslında küresel anlamda da küresel pazarlar için de çok önemli Arap ülkeleri. Bu ülkeler arasındaki enterkoneksiyonlar, özellikle elektrik, doğal gaz ve petrol alanındaki iletim hatları, iletim şebekeleri ve boru hatları hakikaten enerjinin arz güvenliğinin sağlanması ve çeşitlendirilmesinde büyük önem arz ediyor.” diye konuştu.
Türkiye’nin bölgedeki ülkelerle işbirlikleri sayesinde enerji projelerini geliştirmeyi ve çeşitlendirmeyi hedeflediğini aktaran Bayraktar, “Bu anlamda özellikle Irak’la konuştuğumuz Kalkınma Yolu Projesi’nin biz aynı zamanda bir enerji yolu projesine dönüşmesini önemsiyoruz. Orada oluşturabileceğimiz petrol ve doğal gaz boru hatlarıyla, elektrik iletim hatlarıyla da bölge kaynaklarını Türkiye’ye ve Türkiye’den Avrupa’ya ulaştırmak suretiyle bölgesel kapsamı genişletebileceğimiz bir işbirliği içerisinde olabileceğimize inanıyorum.” diye konuştu.
“İklim değişikliği mücadelesi enerji politikalarını şekillendiriyor”
Bakan Bayraktar, son dönemde iklim değişikliğiyle mücadelenin enerji politikalarını önemli ölçüde şekillendirdiğini anlattı. Türkiye’nin nüfusunun arttığına, ekonomisi ve sanayisinin büyüdüğüne dikkati çeken Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Enerji talebi de her yıl artıyor. Türkiye her yıl yaklaşık 70 milyar dolarlık bir enerji faturası ödüyor. Petrolünün neredeyse yüzde 90’ını, doğal gazının çok yakın bir zamana kadar neredeyse tamamını ithal ederek karşılıyor. Türkiye’nin kalkınmasına bir engel olmadan iklim değişikliğiyle mücadelede göstereceği çabalar enerji politikalarımızı şekillendiriyor. Arz güvenliğini sağlamak, dışa bağımlılığını azaltmak, ithalatı düşürmek ve iklim değişikliğiyle ilgili mücadelesi Türkiye’nin enerji politikalarını şekillendiriyor.”
Bayraktar, Türkiye’nin yenilenebilir enerjide potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu, enerji verimliliği uygulamalarının yaygınlaştırılması çalışmalarına ağırlık verildiğini dile getirdi.
Nükleer enerji hedefinin ise yakında neticeleneceğini vurgulayan Bayraktar, “Türkiye’de yaklaşık 70 yıldır bütün hükümetlerimizin politikalarının öncelikli alanlarından biri nükleer enerji. 2010’dan beri süregelen bir çalışmamız var. Mersin Akkuyu’da yapımı devam eden santral bittiğinde Türkiye’nin elektrik enerjisinin yüzde 10’unu karşılayacak 4 reaktörden oluşan bir santral inşa ediyoruz. Hedefimiz santrali 2028’e kadar devreye almak.” değerlendirmesini yaptı.
Bayraktar, Karadeniz’deki doğal gaz keşfiyle beraber yapılan çalışmalarla hanelerin yüzde 12’sinin doğal gaz ihtiyacının bu gazla karşılandığını, 2028’de mevcut doğal gaz üretiminin 10 katı üretim hedefi bulunduğunu bildirdi.
Gabar’daki petrol üretimine ilişkin bilgi paylaşan Bayraktar, şunları kaydetti: “Yaklaşık 1 milyar varillik bir rezervin olduğunu tahmin ettiğimiz bu sahada üretimimiz devam ediyor. Yaklaşık günlük 47 bin varillik üretim var. Bu üretim Türkiye’nin ihtiyacının sadece yüzde 5’ini karşılamaya yetiyor. Üretimi 100 bin, 200 bin varillere çıkaracak bir çalışma içerisindeyiz. Doğal gaz, petrol, nükleer, yenilebilir enerji, enerji verimliliği ama bütün bunları destekleyecek ve en önemli tamamlayacak unsurlardan biri de kritik madenler. Önümüzdeki süreçte bu rezervlerimizi en hızlı şekilde ekonomiye katmak, bu teknolojilerle de sanayimizi geliştirmek ve oralarda sadece ham madde değil, aynı zamanda uç ürün veya nihayet ürünü üretmek istiyoruz. Arap Ligi Devletleri ile kritik madenler ve kritik minerallerle ilgili olarak önemli bir işbirliği imkanı olduğunu düşünüyorum.”