Banksy’nin Londra sokaklarına yaptığı eserin reklam panosundan kaldırılıp galeriye taşınması, kamusal sanatın hakkında tartışmayı yeniden alevlendirdi. Sokak sanatı, özgürlüğü ve erişilebilirliği temsil ederken aynı zamanda korunması ve gelecek nesillere aktarılması önem taşıyor. Bu ikilemi Merkür Galeri’nin Kurucu Direktörü Sabiha Kurtulmuş ve sanatçı Genco Gülan ile konuştuk.
■ Sabiha Kurtulmuş: “Herkes için ulaşılabilir olmalı”
Kamusal alanda yer alan heykelleri geleceğe aktarılan kültürel bir iz olarak düşünmemiz gerek. Dünya örneklerine baktığımızda özellikle belediyelerin desteklediği kamusal alan yerleştirmelerinin en önemli işlevi fiziksel ortamlarımızı zenginleştirmesi, herkese ulaşılabilir olması, yaratıcılığı geliştirmesi ve sivil katılım sağlaması. Bizde daha çok öne çıkan restoranların, otellerin ve şirketlerin kamusal alan projelerini desteklemesi, kendi ziyaretçilerini çeken bir buluşma noktasına da dönüşüyor aynı zamanda. Kamusal alanda sanatı, heykelleri kültürlerine rönesanstan beri yerleştirmiş olan Batı, eserler üzerinden ortak tarihlerine bağlanarak aynı zamanda kültürel mirasını da belgeliyor. Kamusal alanda sanatın aynı zamanda çevre ve aslında sosyal çevre bağlamında da çok kuvvetli bir ilişkisi var. Banksy’nin dokuz gün boyunca Londra duvarlarını süsleyen hayvan grafittilerine bakarsak herkes farklı anlamlar yükleyebiliyor. Değişimin eşiğinden olduğumuzdan tutun, Filistin-İsrail savaşına da dikkat çektiği düşünülüyor ve tabii ki spekülasyona açık. Kamusal sanatın-sanatın önemli işlevlerinden biri olan izleyiciyi düşünmeye sevk etmek burada da işlevini görüyor. Türkiye’de sanata destek veren girişimci aileler ile kurumsal mekânlar kamusal alanda sanatın gelişmesine katkı sağlıyor. Kültürel mirasımızın taşıyıcılığını üstlenmesi gereken belediyeler ile birlikte çok daha fazla kurumun geçici sergilemeler yerine kalıcı sanat üretimlerine yer vererek, halkın genelini temsil eden halk ‘kamu’ adına rol almasını beklemek romantik bir hayal olmamalı…
■ Genco Güler: “Türkiye’de kamusal alan vahşi”
Benim için sanatta sürpriz çok önemli. Bu yüzden de kamusal sanatı çok önemsiyorum. Fakat Türkiye’de kamusal alan çok vahşi. Sanat yapıtları sürekli bir kültürel erozyona maruz kalıyorlar. Örneğin; benim 2017 yılında, Beşiktaş Belediyesi’nin daveti ile yaptığım mermer “Sol Klik” adlı yedi parçalık seriden bugüne ancak iki tanesi sağlam kalabilmiş durumda. Kamusal sanat aslında bir toplumun medeniyet ile olan ilişkisini gösteriyor. Bu durumun değişmesi çok kolay değil, her hastalığın bir tedavisi olmayabilir…