Çiğdem Yılmaz – Türkiye’nin üzüm ambarı olarak bilinen Manisa’da üreticiler, iklim değişikliğinin üzümde verim ve kaliteyi belirgin şekilde etkilediğini, kış sıcak geçtiği için bağların uykuya yatmadığını, bu yıl rekoltenin çok düşük olacağını belirtiyor.
Bağcılık yapan Ali Uçar, “Bu yıl bağlarımızı hem soğuk hem de kırağı vurdu. Üzerine bir de dolu yağdı. Normal şartlarda bir dönüm bağda, 600-700 kilo arasında üzüm toplardık ancak bu yıl 150-200 kilo anca çıkar. Aşırı sıcaklar nedeniyle ürünlerin bir kısmını da sıcak yaktı” dedi.
Çiftçi Mehmet Başçeme de “Bu yıl doğru düzgün bir kış yaşanmadı. Üzümler kış uykusuna yatmadı. Böyle olunca hem verim düştü hem de üzümün kalitesi. İklim değişikliği ve kırağı bu yıl üzümü fazlasıyla etkiledi. Verimin bu yıl düşük olmasının bir sebebi de; geçen yıl düzensiz ve kuvvetli yağış nedeniyle Manisa’da üzüm bağlarını mildiyö (bitki hastalığı) sardı ve onun etkisi hala devam ediyor” diye konuştu.
GÜNEŞ YANIĞI
Çiftçi Levent Güngör de şunları aktardı: “Bu yıl yüzde 50 verim düşüklüğü var. Hava sıcaklığı sıfırın altına düşmeyince bağlar uykuya geçemiyor ve dinlenemiyor. Önümüzdeki hafta sıcaklıkların artması bekleniyor. Bu da güneş yanığına neden olacak, geçen hafta iki günlük aşırı sıcaklıklar nedeniyle birçok bağda güneş yanığı oluştu.”
Çiftçi Halil Emeksiz de “Geçen yıl bağlarımızı mildiyö sardığı için verim yoktu. Bu yıl da kış sıcak geçti. Sıcak geçince bitkiler uykuya geçmiyor ve doğuş olmuyor (meyve tutmuyor).
Normalde bir dönümde 500-800 kilo arasında üzüm toplanırdı ancak bu yıl 100 kilo üzüm ancak çıkar” dedi.
GÖLÜN ETKİSİ
Serkan Çavuş ise “Bir kilometre ileride Marmara Gölü var ancak bu göl kurudu. Göl kuruduktan sonra buranın iklimi değişti. Don olmazdı buralarda, şimdi baharda don oluyor. Bu da verimliği düşürdü. Birden bire artan sıcaklıklar nedeniyle benim bağlarımda güneş yanığı olmaya başladı” dedi.
DÜŞÜK REKOLTE BEKLENİYOR
Yetkiler bölgeden henüz rekolte tespit çalışması yapılmadığını ancak değişen iklim koşulları nedeniyle bu yıl üzümde düşük rekolte beklendiğini söyledi.
ERDOĞAN’DAN ‘KURAKLIKLA MÜCADELE GÜNÜ’ MESAJI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü dolasıyla bir paylaşımda bulundu. Erdoğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Son 21 yılda 7 milyar fidan ve tohumu toprakla buluşturduk. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir Türkiye bırakmak için sürdürdüğümüz çalışmalara bundan sonra da kararlılıkla devam edeceğiz” ifadesini kullandı.
BORÇLAR ERTELENSİN
Bölgeyi ziyaret eden CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın da “Ayçiçeğinde zarar gören bölgelerde üründe bir tane kafa kalmamış. Biçilecek buğday kalmamış. Bağlarda da ürünler kalmadı. Bir an evvel bölgeye TARSİM’in eksperlerle birlikte gidip hasar tespiti yapması gerekir. Tarım Kredi ve kamu bankalarına olan borçlar en az bir yıl faizsiz ertelenmelidir.”
HASAT ÖNCESİ DOLU BİÇTİ!
Aleyna Sevim – Kırklareli’nde geçen hafta dolu yağışı ve ardından gelen şiddetli yağmur, tarladaki ürünlere zarar verdi. Asılbeyli, Kızılcıkdere, Üsküpdere, Karıncak köyleri ile Üsküp beldesi ve çevre köylerdeki buğday, arpa, ayçiçeği ve meyve ağaçları ciddi zarar gördü.
Milliyet’e konuşan Kırklareli Ziraat Odası Başkanı Ekrem Şaylan, ilk tespitlere göre 80 bin dönüme yakın alanda zarar olduğunu söyleyerek, “Arpa, ayçiçeği, buğday, meyvelerimiz, meyve ağaçlarımız gitti. Bağlar talan oldu. Ekilen ne varsa şu an hepsi yerle bir oldu. Biçilecek hiçbir ürünümüz kalmadı.
Zararımız çok büyük. Üreticilerimizin zarar alanlarının afet alanı ilan edilmesini istiyoruz. Çiftçimizin borçlarının yapılandırılması ve ertelenmesini talep ediyoruz” dedi.
Üsküp beldesinde çiftçilik yapan Özgür Uygul da “Ayçiçeklerimiz tamamen bitti. Bende arpa, buğday ve ayçiçeği vardı. Hasatlarımız da daha başlamamıştı. Sadece birkaç gün yapabilmiştik. Bayramdan sonra devam edecektik. Yaklaşık 2 bin dönüm buğdayım vardı. Şu an bin 500 dönümüm kalmadı” diye konuştu.
HAYVANLAR DA ZARAR GÖRDÜ
Kızılcıkdere Köyü Muhtarı, Çiftçi Birkan Teke de şunları kaydetti: “Üzüm bağları, çilek tarlaları, buğday ve ayçiçeğimiz talan oldu. Bu durum köyümüzde hasatımızı tamamen bitirdi. Perişan haldeyiz. Üzüm festivalleri yapardık, şimdi hiçbir şeyimiz kalmadı. Evlerimizin de durumu kötü. Hayvanlarımız da zarar gördü. Bir yerde 60 leylek telef oldu. Bazılarımızın sigortası var bazılarının yok. Devletimizden borçlarımızın ertelenmesini talep ediyoruz.”
ARI GİBİ ÇALIŞAMIYORLAR!
Duygu Erdoğan – İlkbahar yaz sezonu sera üretiminin en bereketli zamanları. Ancak baharda dolu ve sağanakla zarar gören seralar şimdi de yüksek hava sıcaklıklarıyla zor günler geçiriyor.
Seralarda don kadar yüksek sıcaklık da üretim ve çalışma koşullarına zarar veriyor. Yaklaşık 13 bin 500 dönüm topraksız seranın büyük kısmında bitkilerin gelişimini sağlayan bombus cinsi arılar, bu alanlarda bitkisel üretimin ana destekçisi. Ancak tozlaşmada kullanılan arılar da yüksek sıcaklıktan olumsuz etkileniyor. Hem sera kurulu alanların, hem de sera içlerinin yüksek hava sıcaklığı ile bitkileri de polen üretemez hale getirdiği, ürünlerin bakım ve toplamasındaki işçilerin de bu koşullarda çalışamadığı ifade ediliyor.
ÜRETİM DURUYOR
Antalya’da bugünlerde üretimin duraklayarak devam ettiğini anlatan Sera Yatırımcıları ve Üreticileri Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Arzu Şentürk Salık, “Bazı günler yüksek sıcaklıktan dolayı tamamen duruyor. Rakım yüksek olan yerlerde devam ediyor” dedi.
Şentürk Salık, “Bitkinin tozlaşmasını seralarımızda arılar sağlıyor. Ancak bu sıcakta ne bitki polen oluşturuyor, ne de arılar çalışabiliyor” diye konuştu.
ÇOĞUNLUĞUNDA DOMATES ÜRETİLİYOR
Türkiye’de toplam örtü altı üretim 800 bin dönüm alanı kapsıyor. 13 bin 500 dönüm topraksız tarım serasının ise 8 bin 500 dönümü domates; geri kalan kısmı da çilek, marul ve biber çeşitleri için kullanılıyor. Sera büyüklüğü bakımından Türkiye, Avrupa’da ikinci sırada iken, domates üretiminde ise dünya sıralamasında üçüncü.
AVRUPA KENDİ İÇİNE DÖNDÜ
Arzu Şentürk Salık, Avrupa’ya ihracat konusunda da sıkıntılı günler yaşandığını söyledi. Şentürk Salık. “Avrupa’nın ihracatı oldukça düşük. Arz talep dengesizliğiyle üreticinin satış fiyatı da geriledi. Maliyet ise oldukça yüksek. Geçen yıla kadar doğal gaz problemi nedeniyle alımlar Türkiye’ye yönlendirilmişti. İspanya’da ise hastalık kaynaklı sorunlar vardı. Bu talep de Türkiye’den alıma yansımıştı. Ancak bu sorunlar aşıldı ve AB yine kendi içinde alım yapıyor” dedi.