Valerien Ismael’in oyun planı Beşiktaş’ta bazı taraftarlardan tepki gördü. Siyah-beyazlılarda Fransız teknik adamın bu kararı, olumsuz sonuçların gelmesiyle eleştirilmeye başladı.
Milliyet Gazetesi Yazarı Bilal Meşe, Valerien Ismael’i Vitor Pereira’nın Fenerbahçe dönemindeki tercihlerine benzetti. İşte Bilal Meşe’nin yazısında yer alan o bölüm…
Çırak değil, o bir usta
Galatasaray’ın teknik patronu Okan Buruk’u anlatmaya gerek yok, ancak isterseniz hafızalarımızı bir yenileyelim, ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılır. Futbolculuğunda çok yetenekli olduğu kadar, en büyük özelliği çalışkanlığıydı. Ayağı kırıldı, buna rağmen hiç pes etmedi, yeniden futbola dönüş yaptı. Kuşkusuz bunun da temelinde çalışmayı seven bir karaktere sahip olması yatıyordu.
Bazı teknik adamlar vardır, kendisinde olan özellikleri elinin altındaki oyuncularda ararlar. Okan hocamız görüyoruz ki, gençlerden de bunu istiyor. Valla haklı, hadi bakalım gençler hocanızın isteklerine karşılık verin, onu da mahcup etmeyin olur mu!
Okan Buruk, gençler için büyük şanstır. Çünkü Buruk da onlar gibi arka bahçeden yetişti, bugün takımın başında… Öyle torpille falan değil, sıra ona geldi. Okan Buruk’u yakından tanıyan biri olarak, hayatımda onun kadar gerek futbolculuğunda gerekse teknik adamlığında bu kadar çalışkan birini görmedim. Tabi ki Rıza Çalımbay hocamızı da bu anlamda ilk sıralara koyarım. Adı üstünde ‘Atom Karınca’… Okan Buruk hocamız çıraklık, stajyerlik dönemini çoktan geride bıraktı, artık o da ustalar sınıfına giriş yaptı. Onun ve diğer yerli hocalarımızın başarıları ben hep gururlandırmıştır, çünkü yerliciyim.
Bazı teknik adamlar tutucudur, bildikleri doğrulardan bir milim sapma göstermezler! Örneğin Beşiktaş Teknik Direktörü Valerien Ismael… Adamın en büyük özelliği formasyon ve sistemi… Üçlü savunma sistemi, son olarak 3-0 kaybedilen Wolverhampton maçı sonrasında taraftarları doğal olarak endişelendirdi. Ancak şunu unutmayalım ki Ismael’in hocalık kariyerinde üçlü sistemden vazgeçmişliği yok, adam bildiğini okuyor!
Özellikle sisteme uygun stoperler var mı, yok mu, şu sıralarda Beşiktaş ailesinde çok tartışılıyor. Beşiktaş’ta ana nokta savunma hattının sisteme mutlaka uyma zorunluluğu olarak öne çıkıyor.
Anımsayın geçtiğimiz sezon aynı tartışmalar Fenerbahçe ile Vitor Pereira’da vardı. Öyle ki Pereira bu tutuculuğu yüzünden müthiş bir baskı gördü ve sonunda tası tarağı toplayıp, ayrılmak zorunda kalmıştı!
Ancak Beşiktaş’ın olumlu bir yanı var ki, hücumda en doğru transferleri yapan takımdır, aksini de kimse savunamaz. Tek sıkıntı şu aşamada uyum, bu da yerine oturursa, Kartal’ı bu ileri uçla kimse tutamaz, bu benim görüşüm.
Konu buraya gelmişken, Trabzonspor’un geçtiğimiz sezon öncesi hazırlık kampına ideal kadrodaki oyuncular ile başlaması büyük avantaj olmuş ve bilindiği gibi 38 yıl sonra şampiyonluk elde edilmişti. Bu sezon hazırlık kamplarını incelediğimizde şampiyonluk hesabı yapan dört büyüklerin önemli ölçüde ideal kadrolarında yer verecekleri oyuncularla çalışmalara başlamaları, hem transfer dönemindeki başarının göstergesi, hem de yarışın korakor geçeceğinin sinyalleridir.
Rıdvan daha ne yapsın?
Rıdvan Yılmaz’ın Rangers’a transfer olması bir başarı hikayesidir… Kişisel olarak bu oyuna sürekli ‘değişim’ penceresinden bakarım. Öyle ‘hep al, hep al’ politikasıyla hareket ederseniz, başarıyı yakalayamazsınız. Bakın, Rıdvan Yılmaz altyapıdan yetişti, 21 yaşında yurt dışına yelken açtı. Üstelik Beşiktaş’ın kasasına da şimdiden 4 milyon euro bıraktı, daha ne olsun!
İşte anlatmak istediğim bu. Kadrolarda sirkülasyon şarttır… Yetiştir, sat hem para kazan, hem de altyapıdan yeni yeteneklere koridor aç, gençlerle büyümeye devam et.
Doğruyu arama zamanı
Takımlarımızın hazırlık maçlarının skorları benim pek radarıma girmez… Adı üstünde hazırlık, yani ‘deneme – görme – yanılma…’
Takımlarını tanımayan, yeni gelenler için de büyük fırsattır bu tür maçlar… Yenersiniz, yenilirsiniz, ama her mağlubiyette karalar bağlamanın da anlamı yok. Tabi ki taraftar penceresinden bakacak olursak, hazırlık maçı da olsa, gönül verdikleri renklerin hep kazanmasını isterler, tersinde isyan ederler!
Dönelim asıl derdimize, yani teknik adamların arayışlarına… Neticede her teknik adam için kadronun eksiğini – gediğini görmek adına bu tip maçlar çok önemlidir. Örneğin savunmalarda gedik veriyorlarsa, orayı kapatmak için alternatif oyunculara dönüş yapıyorlar. Yani, o bölgede kim iyiyse, teknik adamın dediğini harfiyen yerine getiriyorsa, onunla yola çıkar, sakatlık olmadığı taktirde sezonu onunla tamamlarlar.
Kaldı ki Süper Lig’deki yarışmacı takımların sayısı belli, o kulvarın içinde kalmanın ilk şartı sezon öncesinde yapılan hazırlıklardan geçer. Dener, görür, olmadı yanılır, oraya çareler arar. Bu tip ‘deneme, görme, yanılma’ çalışmalarını yarışırken yapamazsınız, aksi taktirde hayal kırıklığına yelken açar o anlı şanlı teknik adamlar!