Son beş yıl boyunca müzik endüstrisinde bir TikTok rüzgârı esti. Yeni müzikler TikTok’ta viral oldu ve oradan dünyaya dağıldı. Eski katalog şarkıları TikTok’ta bir videonun arkasında kendilerine hayat bulduklarında yeni kuşakların kadrajına girebildi. Genç kuşaklara ulaşmanın yolu TikTok’tan geçti. TikTok ayrıca müzik platformlarını kullanmayan kitleye ulaşmanın da bir yolu oldu. Bu anlamda müzik ve dinleyici arasında alternatif bir kanal açtı. Dijital servis sağlayıcıların alan hâkimiyetini sarstı. Kuralları kendi planları doğrultusunda belirlemeye hazırlanan sektör aktörlerinin işini bozdu. Odağında müzik olmayan bir platform olarak müziğin kaderini etkilemeye başladı.
Ancak her şey çok hızlı olup bitti. TikTok etkili ama etkisi çok kısa. Bu tempoya uymaya çalışmak bir müzisyen olarak hiç kolay değil. Viral de olsanız kalıcı bir sonuç elde etmeniz neredeyse imkânsız. Peki, müzik bu temponun peşinde daha ne kadar koşabilir?
Bu soruya yanıt, bir süredir müzik sektörü profesyonelleri nezdinde tartışılıyor. Platformun ABD’deki varlığını zora sokması ve Universal ile olan telif anlaşmasının sona ermesi elbette konuyu gündeme getirdi. Hatırlatalım, TikTok, geçen hafta Joe Biden tarafından imzalanan yasaya göre 12 ay içinde ABD’li bir şirkete satılacak ya da bu ülkede yasaklanacak. TikTok’tan gelen duyumlara göre “satacağıma toplanır pazardan çıkarım” fikri hâkim.
Durum böyle olunca müzik sektörünün aktörleri topyekün TikTok sonrası döneme hazırlık yapıyor. Şimdilik bu eksikliği en azından ABD’de, YouTube’un short adını verdiği videolarla ya da Apple’ın ve Meta’nın ufak tefek ayarlarla dolduracağı konuşuluyor. Yasal düzenlemeler de zaten bu “yerli” şirketlere destek olacak gibi. Ancak evdeki hesaplar çarşıya uymayabilir.
Eskiye dönüş
Bu platformu kullanarak adını duyuran Olivia Rodrigo gibi Grammy almış isimler de var ancak bu az sayıdaki müzisyen TikTok olmadan önce YouTube (mesela Arctic Monkeys), ondan önce MySpace’te (mesela Calvin Harris, Adele, Lilly Allen) isim yapıyorlardı. Yani TikTok aslında önceki platformlardan daha fazla gerçek ve kalıcı sanatçıya alan açmış değil. TikTok’ın yaptığı sadece kısa sürede milyonlarca izlenen ama aynı hızla çöpe giden şarkılara alan açmak.
Sektör bunu fark edip buna uyum sağlamaya çalıştıkça kendi içinde bir çıkmaza giriyor. Bir sürü ünlü insan ortaya çıkıyor ama birkaç yıl zonra o ünlülerden geriye bir şey kalmıyor. Türkiye’de bu sistem daha çok rap’te çalıştı. Özellikle drill dediğimiz tür üzerine gelişen rap TikTok’ta milyonlarca izleme alan müzikler üretti ama içerik yerlere indi. Bugün bu platformu en etkin kullanan isimler bile kendilerini daha kalıcı olan zeminlerde kabul ettirme peşinde.
Özetlersek, enerjisini ve parasını TikTok yıldızlarına yatıran şirketler, menajerler, artist geliştirme bölümleri, uzun vadede maddi manevi zarar ettiler. Tek şarkıyla ünlenen isim, aynı başarıyı bir daha gösteremedi çünkü bu potansiyelden uzaktı. Şarkı viral olmuştu çünkü ona çok uygun bir videonun arkasındaydı. Bu tip bir ikinci “muhteşem tesadüf” yaşanmadığı sürece bu kişinin hiç şansı yoktu. Müzisyen /sanatçı olmayan isimlere kariyer inşa etmenin imkânsızlığı anlaşıldı.
Dolayısıyla isim yapma, ses duyurma anlamında eskiye dönüşün yaşanacağını düşünmek yanlış değil. Müzisyen özelliği olan, kendine hayran kitlesi yaratan, şarkılarını ve mesajını kitlelere aktarabilenler için her platformda zaten gelecek var. Ama salt platformun özellikleriyle yürümek artık imkansız. TikTok sonrası döneme hazırlananları, bu platformun işlevini taklit etmek yerine niteliğe odaklanmak zorunda kalacakları bir dönem bekliyor.
Son dakika notu: Bu yazı yazıldıktan sonra gelen haberlere göre TikTok ve Universal Music Group (UMG) arasında farklı boyutları içeren bir lisans anlaşması yapılması konusunda görüş birliğine varıldığı belirtiliyor. MT.