İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İspanyolca Konuşulan Ülkeler 1. Yayıncılık Zirvesi ve TRT İspanyolca’nın tanıtım programında konuştu.
“Hakikat mücadelesi veriyoruz” diyen Altun konuşmasında, zayıf iletişimin doğurduğu olumsuz sonuçlardan da bahsetti.
Batıdaki sömürge düzeninin derinleştiğini söyleyen Altun, “Bizim mücadelemiz buna son vermek ve küresel adaleti tesis etme mücadelesidir” dedi.
Altun konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi;
“Türkiye İletişim Modeli…”
Sizleri en kalbi duygularımla, saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
TRT İspanyolca Konuşulan Ülkeler 1. Yayıncılık Zirvesi”nde sizlerle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Zirvemize hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz.
Yayıncılık Zirvemiz, dün Uluslararası Gazetecilik Çalıştayı ile başladı. Bugün de alanında uzman, birbirinden değerli panelistlerin katılacağı oturumlarla devam edecek.
TRT İspanyolca, inşa etmek için yoğun bir çaba sarfettiğimiz Türkiye İletişim Modelimizin pratik uzantılarından, somut çıktılarından biridir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı “iletişim seferberliği” ile kurumsallaştırdığımız Türkiye İletişim Modeli bir yandan küresel adalet ve hakikat mücadelesine katkı sunmak, diğer yandan da Türkiye’nin haklı tezlerini tüm dünyaya duyurmak hedefleri doğrultusunda şekillendi.
Bu model çerçevesinde İletişim Başkanlığımız, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumumuz, Anadolu Ajansımız ve Basın İlan Kurumumuz çalışmalarını sürdürmekte, ulusal ve uluslararası alanda büyük bir hakikat mücadelesi vermektedir.
“Toplumların önünde iki meydan okuma vardır”
Değerli Katılımcılar…
19. yüzyılda eser vermiş Batılı edebiyatçı Alfred Musset kendi dönemini anlatırken der ki “Asrın bütün marazları iki sebepten ileri gelmektedir. Vaktiyle ne var idiyse ortadan kalkmış, gelecekteki hiçbir şey ise henüz meydana çıkmamıştır.”
Musset’nin bu sözleri esas itibariyle modernliğin o gününden bugününe modern insanın yaşadığı sıkışmışlığı, çaresizliği gözler önüne sermektedir.
Geleneğin sarsıldığı, modern olanın inşa edilemediği ve hızla değişen bir dünyada yaşamak zorunda kalmak…
Bütün modernist anlatılara rağmen bugün Batı dünyasında dahi toplumlar, tarihin ve mekanın hızlanması karşısında kurumsal çözümler üretememektedir.
Tarihin ve mekanın bu denli hızlandığı çağımızda toplumların önünde iki meydan okuma vardır.
” Toplumlar arasında sağlıklı iletişim köprüleri kurulması bir zorunluluktur”
1) İstikrarlı sosyo-politik sistemler inşa edebilmek
2) Güven esasına dayalı toplumlararası ilişkiler ağı kurmak.
Her iki meydan okumaya cevap verebilmek için de toplumlar arasında sağlıklı iletişim köprüleri kurulması bir zorunluluktur.
Elbette bunu söylerken, 19. Yüzyıl sonrasında Batı dünya sistemi ile birlikte kendisini var eden küresel sömürü düzenini görmezden geliyor değiliz.
Fakat küresel hak ve adalet mücadelesi namına bir başlangıç yapacaksak, bu başlangıcı karşılıklı ve iyi işleyen iletişim köprüleri sayesinde inşa edilecek toplumlararası ilişki ve etkileşimleri artırarak yapabiliriz.
“Küresel alanda karşı karşıya kaldığımız zulümlere bir bakın”
Bugün her ne kadar küresel adaletsizliği doğuran temel sebep sağlıklı bir toplumlararası iletişim sisteminin yokluğu olmasa da, toplumlararası ilişkilerde karşılıklı ve iyi işleyen iletişim köprülerinin azlığı, zayıflığı küresel adaletsizliği derinleştirmektedir.
Bugün küresel alanda karşı karşıya kaldığımız zulümlere bir bakın!
– Zalimlerin kulakları sağır eden gürültüleri olmasa bu zulümler devam edebilir mi?
– Mazlumlar daha fazla konuşabilse, insanlık mazlumları anlamak için onları dinlese bu zulüm düzeni devam eder mi?