“Coğrafya kaderindir” sözünü taca çıkaracak bir ülkeden bahsetmek istiyorum: Haiti. Latin Amerika ve Karayiplerin ilk bağımsız ülkesi, kölelerin isyanı sonrası kurulan tek cumhuriyet. Aynı zamanda ne yazık ki şu an suç örgütlerinin kontrolü altına giren ve hükümetsiz kalan bir ülke.
Bir elmanın iki yarısı
Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfi sırasında ilk defa Avrupalıların ayak bastığı ve Hispaniola ismini verdiği bir adadan sözediyoruz. İspanyollar ile Fransızlar adayı kolonileştirmiş ve aralarında anlaşarak ortadan ikiye bölmüşlerdir. 1697’de imzalanan Ryswick Antlaşması’na göre adanın batısı Fransızlara, doğusu İspanyollara bırakılmıştır. Fransa şeker kamışı ve kahve üretimi üzerine karlı bir ekonomi yaratmış ve buna mukabil kendi kısmının nüfusunun büyük çoğunluğunu köleler oluşturmuştur.
İspanya ise Orta ve Güney Amerika’yı üretim için daha uygun görmüş, adanın İspanyol kısmı Avrupalıların çoğunlukta olduğu, daha çok ticaret ve yakıt ikmalinin yapıldığı bir yer haline gelmiştir. Günümüzde bir elmanın iki yarısı gibi ayrılan adanın batısında Haiti, doğusunda Dominik Cumhuriyeti yer almaktadır.
Yoksul Haiti, zengin Dominik
Aynı coğrafyada bir adayı paylaşan bu iki ülke arasında muazzam farklılıklar bulunmaktadır. Dominik Cumhuriyeti’nin ekonomisi Haiti’nin tam 10 katıdır. Atlas Okyanusu’nun batısındaki en yoksul ülkedir Haiti. Dominik Cumhuriyeti Avrupalı yerleşimcilerle yerel halkın karıştığı bir melez nüfus haline gelmişken, Haiti’nin demografik yapısını Fransızların getirdiği köleler oluşturmaktadır. Yıllarca sömürülen, özgürlük nedir bilmeyen bir halkın ekonomik olarak gelişmesinin ne kadar zor olduğunu gösterir niteliktedir Haiti’deki durum.
Her ne kadar onurlu bir mücadele sonucu savaşarak özgürlüklerini ve bağımsızlıklarını kazanmış olsalar da, devlet geleneği çok uzun yıllara dayanan bir temel sonucu oluşan bir kavramdır. Yüzlerce hatta binlerce yıllık bir tarihin sonucu bir milletin DNA’sına kazınır devlet kurma ve düzeni koruma kabiliyeti. İşte bu sebeple Dominik’te milyonlarca liralık yatırımla Survivor çekilirken, Haiti’de halk gerçek Survivor’ı yaşayarak hayatta kalma mücadelesi veriyor.
‘Barbekü’ Haiti’yi kızartıyor
Haiti 2021’de Cumhurbaşkanı Jovenel Moise’nin suikast sonucu öldürülmesinden beri istikrarı bir türlü yakalayamadı. Başbakan Ariel Henry tüm yetkileri eline almıştı ve cumhurbaşkanı seçimlerini devamlı erteliyordu. Henry’nin görevi bırakmasını isteyen çeteler başkent Port-au Prince ile Croix des Boquets bölgesindeki 2 hapishaneye saldırdı ve yaklaşık 4 bin 500 mahkum firar etti. Bu esnada Kenya’da bulunan Başbakan Henry’nin uçağının Haiti’ye inmesine izin verilmedi. Porto Riko’ya geçen Henry 11 Mart’ta istifa etmek zorunda kaldı. Şu an Haiti’de söz sahibi çeteler, ve en güçlü çete lideri olarak “Barbekü” lakaplı Jimmy Cherizier ülkenin de facto lideri denebilir.
Jeopolitik realiteler elbette fark yaratır ancak daha da önemlisi bir milletin tarihi yapısı ve tarihten kalan gelenekleridir. Kendimizden örnek verecek olursak bin yılı aşkın şanlı tarihiyle Türkler, Orta Doğu’ya yakın coğrafyalarında demokratik, laik bir cumhuriyet kurabilmişlerdir. Devlet kurmak, adaleti ve düzeni tahsis etmek kolay bir iş değildir. Devlet meşru şiddet kullanma tekeline sahiptir. Aksi takdirde Haiti’de gördüğümüz gibi nizam çöker, anarşik bir yapı oluşur.