MELİSA VARDAL- Son zamanlarda tarihî ve doğal güzelliklerimizde yapılan bazı etkinlikler, mirasımızın korunması konusundaki endişeleri artırıyor. Önce Kapadokya’daki Rave partileri, Yerebatan Sarnıcı’ndaki moda defileleri şimdi de Ağrı’daki İshak Paşa Sarayı’nda DJ kabini, sis, ışık ve havai fişeklerle çekilen klip… Uzmanlar, bu tür etkinliklerin yapılara zarar verebileceğini ve tarihî ve doğal mirasımızın korunması için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor.
*“Tarihi mekânlardaki konserler ne kadar doğru olabilir?”
Nuray Kaygaz (Arkeolog, Sanat Tarihçisi)
Zamanın ve iklim koşullarının yıkıcı etkisine direnen tarihi mekânlar, geçirdikleri uzun yolculukta birçok yıpranmaya maruz kalmışlardır. Tarihî mekânlarda ses seviyesi 90 desibel ile sınırlanmakta ancak uzmanlar ‘bu ses seviyesinin bile dairesel dalgalar hâlinde yayıldığı için tarihî mekânlarda deprem etkisi yaptığını’ söylüyorlar. Tarihi mekânlarda yapılacak etkinliklere izin verilirken sesin olduğu kadar katılanların sebep olacağı yükün de mekânın kolonlarını, kirişlerini olumsuz etkileyeceği; olası bir yangın ya da deprem anında yaşanacak panik ve izleyicilerden bazılarının bilinçsizce ya da kasıtlı olarak vereceği zararla ilgili güvenlik sorunları da değerlendirilmeli.
*“Tanıtım ve koruma dengesi iyi hesaplanmalı”
Celaleddin Küçük ve Nadire Mine Yar (Konservatör)
Son yıllarda özellikle müzelerde farklı etkinlikler yapılarak; hem müzelerin ve ören yerlerinin geniş kesimlere tanıtımı hedeflenmekte, hem de yaşayan müzeler ve ören yerleri oluşturulmaya çalışılmaktadır. Dünyadaki birçok önemli müzede ve ören yerinde bunun örnekleri mevcuttur. Ancak bu faaliyetleri gerçekleştirilirken temel prensip, esere zarar vermeyen, kontrollü yöntemlerin seçilmesi ve konusunda uzman korumacılarla ortak hazırlanmasıdır. Çünkü belli desibelin üzerinde ses olması, yüksek frekanslı lazer, infrared ışınımlar salan ışıkların kullanılması, alanın kapasitesinden fazla sayıda insanın aynı anda kültür varlığının içinde olması, Duvar resmi mozaik heykel ve doğal oluşumların olduğu alanlarda nem ve ısı dengesinin bozulmasına, renkli eserlerin zarar görmesine, yüksek ses volümü de aşırı titreşimden dolayı eski ve yıpranmış, çatlamış, yaşlanmış ve hassaslaşmış taş ve fresko gibi duvar sıvalarının ve boyaların titreşimle dökülmesine ve tahrip olmasına neden olabilir.
*‘Hassas dokulardan uzak olmalı’
Sedat Bornovalı (Sanat Tarihçisi)
Açık hava partileri gibi faaliyetlerle gelir elde etmenin yerleşimlerden ve tarihî jeolojik hassas dokulardan uzak organizasyonlarla duyarlı biçimde hayata geçirilmesi şart.