Rusya’da, geçen Cuma günü, 19 yıllık hapis cezasını çekmekte olduğu Kutup Bölgesi’nde, Yamal yarımadasındaki cezaevinin bahçesinde yere yığılarak ölen “muhalefet lideri” Aleksey Navalni “olayı” dünyayı uzun süre konuşturacaktır.
Bilinmesi gereken ancak gerekli verilerin ortaya çıkartılması şu anda hemen hemen imkansız gibi görünen, Navalni’nin, Rus savcıların iddia ettiği gibi, “CIA tarafından finanse edilen bir Neo-Nazi” hareketi lideri olduğu tezidir. Rusya’da biraz hukuk ve maliye eğitimi görmüş olan Navalni, 2010 yılında Yale Üniversitesi’nin bir programı çerçevesinde ABD’de 6 ay bulundu. Dönüşünde, daha önce kurduğu Narod (Halk) Partisi’ni kapattı, yerine Yolsuzlukla Mücadele Vakfı (FBK) isimli bir örgüt kurdu. Bu örgütün alanı, Narod gibi Rus milliyetçiliği değil, komünizm sonrası kurulan ve başına eski komünist liderlerin getirildiği, dev kamu kurumlarının malını-mülkünü ve faaliyet alanını devralan “özel” şirketlerle mücadele oldu.
Navalni’nin sadece Rusya’da değil, tüm batıda tanınması ve “Putin diktatörlüğüne karşı liberal muhalefet lideri” kimliğini kazanması, 2013’ten sonra oldu. Ancak bu yıllarda, Navalni ve ağabeyinin, batı şirketlerinin Rusya şubelerinde yolsuzluk yaptıkları gibi, Rus gençlerin adeta “idolü” olma hevesindeki bir siyasetçi için yüz kızartıcı iddialar ortaya atıldı. Navalni iki davada 4 ve 5 yıl gibi şartlı serbestliğe çevrilen hapis cezalarına çarptırıldı. Rus hükumeti, FBK’yı “yabancı hükumet ajanı” sayarak kısıtladı. Ne var ki, Navalni artık özellikle gençlerin sevgilisi haline gelmiş ve Moskova belediye başkan adayı olarak yüzde 28 oy almayı başarmıştı. Navalni’nin asıl başarısı, Rusya’da o tarihe kadar birkaç büyük kente hapsolmuş “anti-Putin” muhalefeti köylere kadar yayması olmuştu.
2020 yılında bir muhalefet toplantısında konuşma yaptıktan sonra Moskova’ya dönerken uçakta fenalaşan Navalni, özel bir uçakla Almanya’ya götürüldü; Novichok isimli bir sinir gazı ile zehirlendiği belirlendi. Rusya bu iddiayı yalanladı ama Navalni ismi, “Putin’e karşı muhalefetin lideri” olarak batı medyasına yerleşti. Mesajları sosyal medyada tüm Rusya’ya ve dünyaya yayılıyordu. Örgütü, onun Almanya’da kalmasını istediği halde, Navalni, eşini orada bırakarak Rusya’ya döndü. Şartlı tahliye şartlarını çiğnediği iddiasıyla cezaevine gönderilen Navalni, toplam 9 yıllık cezasını çekerken yeni yolsuzluk iddiaları ile 10 yıl daha hapis cezasına çarptırıldı.
Milliyetçilik döneminde Rusya’nın Kırım’ı ilhakını ve Gürcistan’daki Rus ayrılıkçılara desteğini onaylamış olan Navalni, Rusya’nın Ukrayna işgali başlayınca, Ukraynalı direnişçileri, Volodimir Zelenskiy’i ve Azov Taburu gibi, Rusya’nın Neo-Nazi olmakla suçladığı kişileri ve hareketleri savunmaya başlamış ve bu onun hem ününü, hem de rejimin öfkesini artırmıştı.
Navalni’nin kesin ölüm raporu henüz açıklanmadı. Sibirya’nın kutup bölgesindeki hapishane kasabasında ne batılıların ne de Rus muhalefetinin kendi soruşturmalarını yapması mümkün değil. Navalni’nin son yıllarda kazandığı defakto muhalefet lideri konumunu şimdi kimin alabileceği de belli değil. Rusya’da muhalefet yanlısı gazeteciler ve toplum liderlerinin ani ölümü adeta gelenek. Anna Politkovskaya, Aleksander Litvinenko, Boris Nemtsov son yıllarda muhalefet lideri konumuna gelmiş, ancak ya zehirlenmiş, ya da kimliği belirsiz kişiler tarafından vurulmuşlardı. İki kere zehirlenmiş ancak hayatta olan Vladimir Kara-Murza ise halen hapiste.
Navalni’nin yüksek bir hitabet gücü, örgüt kurma ve yönetme yeteneği, ve sosyal medyayı kullanmada üstün başarısı vardı. Hapiste olduğu sırada bile örgütü sürekli onun mesajlarını gündemde tutmayı başarıyordu. Navalni’nin ölümü Rusya’da gerçek seçimsel demokratik yönetim için umutların da ölümü olabilir.