Prof. Dr. Naci Görür Milliyet.com.tr’ye anlattı: 4 milyon insanın can güvenliği yok!

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – 6 Şubat 2023, bugünden tam 1 yıl önce 04.17’de 7.7 büyüklüğündeki sarsıntı, 11 şehri enkaz yığınına çevirdi. O bölgede buna benzer son deprem 1114 yılında olmuş ve 900 yıldan fazla süredir beklenen, uzmanların sürekli dikkat çektiği Kahramanmaraş merkezli son deprem meydana gelmişti. Ancak bu büyük deprem ne yazık ki ilk ve son değildi. Dünya üzerinde pek de sık rastlanmayan bir felaket daha yaşanmak üzereydi. Saatler 13.24’ü gösterirken, ilk depremden 9 saat sonra, 7.6 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi. Bu çok büyük 2 deprem arasında, 6.7 büyüklüğünde bir deprem daha ve çok sayıda da artçı sarsıntı kaydedildi. 20 Şubat’ta ise saatler 20.04’ü gösterirken Hatay merkezli 6.5 büyüklüğünde bir deprem daha yaşandı. Hiç durmayan sarsıntılar Kahramanmaraş ve Hatay başta olmak üzere bölgede derin yaralar açıyordu.

Milliyet.com.tr olarak, ilk günden beri yakından takip ettiğimiz ‘Türkiye’nin deprem gerçeği’ ile 6 Şubat’ta bir kez daha tanıştık. 6 Şubat’tan tam 23 gün önce, 13 Ocak 2023’te Prof. Dr. Naci Görür ile yaptığımız röportajda, Prof. Dr. Görür, “Malatya’nın Erkenek ve Çelikhan ilçeleri ile Kahramanmaraş’ın Türkoğlu ilçelerinde yaşayanlar depreme karşı hazırlıklı olmalılar” diye konuşmuştu. Prof. Dr. Naci Görür’ün büyük felaketten 23 gün önce işaret ettiği noktada yaşananları, beklenen Büyük Marmara Depremi’yle ilgili merak edilenleri felaketin yıl dönümünde konuştuk. Prof. Dr. Görür depremin dününü, bugününü ve yarınını çok özel açıklamalarla Milliyet.com.tr stüdyolarında anlattı.

PROF. DR. NACİ GÖRÜR MİLLİYET.COM.TR’NİN SORULARINI YANITLADI

Daha önce katıldığınız bir programda Jeoloji Mühendisleri Odası’nın raporuna göre 18 il ve çok sayıda ilçenin fay hatları üzerinde olduğunu vurgulamıştınız. “Tedbir alınmazsa sonu Hatay ve Maraş gibi olur” dediğiniz bu noktalardaki son durum nedir?

Öncelikle bu sayı 18 değil. En az 25 kentimiz canlı fayların üzerinde kurulmuş. Ne yaşayanlar ne de yerel yönetimler bunun farkında değil. Asıl korkutan şey bu. Zamanı geldiğinde, fayların tekerrür periyodu dolduğunda faylar kırılır ve deprem üretir. Fayın büyüklüğüne, uzunluğuna göre de deprem büyüklüğü değişir. Benim sözünü ettiklerim 7 ve üzeri depremleri yaşayacak noktalar. Bu 25 ilin de muhatap olacağı depremlerin boyutu, o civardadır. Tehlike büyüktür. Herkes korkuyor ama kimsenin aklına önlem almak gelmiyor. Afet gelmeden önce ne yapmalıyım demek lazım. Zamandan bağımsız, bu ülkenin her kenti farkı büyüklüklerde deprem tehdidi altında. Hemen ülkenin deprem dirençli hale getirilmesi gerekiyor.

‘ÇEKTİĞİMİZ ACILARI GELECEĞE İHRAÇ EDERİZ’

Maraş depremleri deprem bilimi açısından neleri değiştirdi, hangi verileri güncelledi. Biz Türkiye olarak neler öğrendik?

6 Şubat depremleri Doğu Anadolu Fayı’nda meydana geldi. Türkiye sınırları içinde 600 km uzunluğundaki bu fay Bingöl Karlıova’dan başlar, Maraş’tan geçer, Antakya’dan Suriye’ye devam eder. Kuzey kısmı Doğu Anadolu, güney kısmı Ölüdeniz Fayı olarak adlandırılır. Bu fayın özelliği levha sınırını belirliyor olmasıdır. Anadolu, Arap ve Afrika levhasının sınırını Doğu Anadolu Fayı oluşturur. Depremin oluşum mekanizması bu levha sınırlarında gerçekleşir. Her levha sınırı deprem oluşturma bölgesidir. Güneydoğu’da olan deprem, batı Anadolu’da levha içinde oluşan depreme benzemez. Levha sınırında olduğu için daha yıkıcı ve güçlüdür. Güneydoğu’da olan depremden sonra Anadolu levhası güney batıya doğru 10 metreye yakın atıma uğradı. Arap levhası, Doğu Anadolu’ya, Avrasya’ya doğru savruldu. Müthiş bir gerilim meydana getirdi. Doğu Anadolu çevresinde depremler başladı ve sakinlik dinginlik bitti. Tekrar denge sağlanana kadar bu bir süre daha devam edecek. Bu bölgenin sıradan olmadığını bilinmeli ve ona göre şehir planlaması yapılmalı. Bunu yapmazsanız, çektiğimiz acıları geleceğe ihraç ederiz. Bizim torunlarımız bu acıları çeker.

Risk haritası çizmek isteseniz nereleri kırmızıya boyardınız?

Deprem bölgesi Hatay’dan Karlıova’ya kadar olan, eni kilometrelerce değişen deprem kuşağından Doğu Anadolu Fayı geçiyor. Dolayısıyla o kuşak özel bir kuşaktır. Tamamı kırmızıdır. Göreceli olarak bir yer kırmızı, bir yer kahverengi olabilir. O zonun kendisi levha sınırıdır. Bunu siz değiştiremezsiniz, 13.6 milyon yıl önce jeolojik ve jeofizik yapı böyle şekillendi. Milyonlarca sene daha bu hareket devam edecek. Tabiatın bize gösterdiklerine uyum sağlamak zorundayız. Bana kalsa Karlıova’dan Hatay’a kadar o yerleşim alanlarının tümünü kaldırırım. Özel bir yerde yaşıyoruz, nasıl ev yapmak gerektiğini bilmek zorundayız.

150-200 yıl deprem olmaz diyoruz, çoluk çocuğun geleceğini önemsemiyoruz. Halbuki ne ekersen onu biçersin. Bilinçli olursan burada hayatta kalabilirsin. Mesela burayı ABD’de oluğu gibi bilişim vadisi yapalım; evler 3-5 katlı olsun, çelik yapılar olsun, her yaptığımız temele izolatör koyalım. Her evi inşa ederken deprem dirençli mekanizmalar koyalım. Yine köy evleri yapayım oturayım dersen ölürsün!

‘ENERJİYİ TRANSFER ETMİŞ OLABİLİR’

6 Şubat’tan hem önce hem de sonra olası bir deprem için Tunceli ve çevresine çok dikkat çekmiştiniz. O bölge ve Kuzey Anadolu Fayı için ne söylersiniz?

Kuzey Anadolu Fayı (KAF) bir devresellik gösterir. Genellikle depremleri doğudan batıya taşır. Bu döngü milattan öncesine kadar bile tespit edilmiştir. Döngüye en güzel örnek ise 1939’da Erzincan ile başlayan 1942 Niksar-Erbaa, 1943 Tosya-Ladik, 1944 Bolu-Gerede, 1957 Mudurnu, 1967 Adapazarı, 1999 Gölcük olarak geliyor. Şimdi de Marmara’yı bekliyoruz. KAF nerede bir deprem oluşturursa, o bölgenin batısı sonraki deprem için risk altındadır. 1999’un olacağı 1970’li yıllarda söylenmeye başlandı. Tıpkı 6 Şubat’ı, 1999’dan itibaren söylemeye başladığımız gibi. Adapazarı depreminden sonra Prof. Dr. Nafi Toksöz Gölcük’e dikkat çekmişti. Şimdi aynı şekilde İstanbul için bu söz konusu. Bitlis-Zagros kuşağında tehlike söz konusu. Hakkâri’ye kadarki alana dikkat etmek lazım. Adıyaman-Hakkâri bindirme kuşağı üzerinde, bu da Doğu Anadolu ile Arap platformunun sınırı. Doğu Anadolu’da büyük depremler olunca, büyük enerjiyi yanındaki bindirme kuşağına transfer etmiş olabilirler. Yanı başında büyük deprem olursa diğer faylarında deprem üretme süreci kısalmış olabilir.

6 Şubat’tan sonra hangi iller tehlike altında? Hangi bölgelere deprem uyarısında bulunursunuz?

Marmara Bölgesi’nin güneyinde ve kuzeyinde olan iller tehlike altında. Benim en fazla endişe ettiğim, Erzincan-Bingöl/Karlıova arası, orada Pülümür tehlikede. Bu bölge Yedisu Fayı dolayısıyla çok ciddi tehlikeli noktalar arasında  Çünkü Yedisu Fayı’nın deprem tekerrür süresi doldu. Orada en son deprem 1784 yılında 7.4 büyüklüğündeydi. 6 Şubat’ın da etkisiyle oraya dikkat etmek lazım. Tunceli de bu bölgede. Oraları uyarıyorum.

‘CELAL NE DİYORSA HAKLI’

Peki ya İstanbul? 6 Şubat’ta yaşananların merkez üssü İstanbul olsa, bugün ne konuşuyor olurduk? Prof. Dr. Celal Şengör’ün deprem sonrası senaryolarına katılıyor musunuz?

Bu bir realite, Marmara’da deprem olacak. Bugün mü yarın mı öbür gün mü bilinmez ama olacak. 16 milyonluk kent, yüzde 60 deprem dirençli değil. Belediyenin yaptığı bir çalışmaya göre 97 bin bina depremde çökecek. Onu 100 bin bina yapalım, her binaya 5 kat koyalım, 500 bin kat eder. Her katta 2 daire, 1 milyon kat, her kata 4 kişi koyalım, 4 milyon insan. 4 milyon insanın can güvenliği yok. Göçük altında kalınacaksa bu sayı yaklaşık 4 milyon olabilir. Böyle bir kentte can kaybı çok yüksek olur. Bina ve altyapı hasarları çok olur. Neresinden bakarsan bak, 11 ilin toplamından daha çok yıkım, afet, ölüm ve yok oluş daha fazla olur. İstanbul’da sokaklar çok kötü, trafik, kalabalık çok kötü. 1 sokakta 5 bina yıkılsa öndeki bina yüzünden arkadakine ulaşamazsın.

Prof. Dr. Celal Şengör ne diyorsa haklı. Marmara’da 1999’dan sonra yüzde 47. Yüzde 47 ihtimalle, 7 ve üzeri deprem olabilir. 1999’a 20 koyarsan 2029 olur. Buna artı 10 eksi 10 koyabilirsiniz. En çok darbeyi yiyecek olan yerler de tarihi yarım ada ve Silivri’ye kadar olan sahil şeridindeki 10 km genişlikteki alan. Kentsel dönüşüm bu bölgede hızlandırılmalı ve önlem alınmalı.

‘EĞER BEN BELEDİYE BAŞKANI OLSAYDIM…’

Bir kentin belediye başkanı olsanız o kenti deprem dirençli hale nasıl getirirdiniz? 

Ben kenti depreme hazırlamak için belediye başkanı olarak tüm servisleri, deprem dirençli kente uygun kadrolarla doldururdum. Deprem dirençli kente uygun ve yakışır bir yönetim şeması koyardım. Kentin mekân kullanımını, imarını, iskânını, nasıl gelişmesi gerektiğini, nerede ne kadar, kaç katlı bina olacağını, neresinin yeşil alan olacağını mikro bölgeleme çalışması üzerine oturturdum. Bu yerüstü ve yeraltı özelliklerinin bilinmesi ve verilerin ortaya koyularak, bu verilerle yönetimini yapmakla olur. İkinci olarak halkı deprem bilinçli, farkındalıklı ve kültürlü yapmazsan o kenti asla deprem dirençli yapamazsın. Belediye başkanı arkasını döner dönmez, kaçak kat çıkarlar. Bunun yolu eğitim, eğitim, eğitim. Aynen Japonya’daki gibi. O eğitim sürekli TV’de, billboardlarda, otobüslerde sürdürülecek. Halka tabanca bile dayasan yanlış iş yapmayacak.

Üçüncü iş altyapı, dördüncüsü yapı stoku, beş ekosistem ve çevre. Deprem ekosistem düşmanıdır. Deprem, 1 dakikada milyonlarca ton tozu atmosfere çıkarıyor ve hava şartlarına göre bu tozlar askıda kalıyor. Deprem bölgesindeki insanların çoğu, üst solunum yolu rahatsızlığı çeker. Molozları gömüyorsun; asbest, demir, çimento, toksik madde hepsi içinde var. Yağmur yağıyor, biyokimyasal, fizikokimyasal çözünmelerle bunlar, topraktan yeraltı suyuna, oradan denize gidiyor. Balık tutuyorsun, balık yiyeceksin, besin zincirinde deprem izi var. İnsanları uzun dönemde belki de kanser ederek süründürerek öldürüyor. Herkes sadece yıkıma odaklanıyor ne yazık ki. Altıncısı ekonomi, deprem kentin ekonomisini çökertir. Bunun çökmemesi lazım. Depremden sonra ayağa kalkmak için ekonomiye ihtiyaç var. Eğer güçlü olmazsa bugün Güneydoğu gibi olursun. Prof. Dr. Naci Görür bir yerin belediye başkanı olsa bu 6 şeyi önemserdi ki bana da adaylık teklif edildi, kabul etmedim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir