Ekrem İmamoğlu’nun seçimlere girerken görmek istediği tablo, İYİ Parti ve DEM’in aday çıkarmayıp, kendisini desteklediği tabloydu.
Önce İYİ Parti, CHP ile yollarını ayırdı.
Ne Genel Merkez
ne de İmamoğlu cephesi bu ayrılığı fazla önemsemedi, taban ittifak yapar oylar yine CHP’ye gelir diye düşündüler.
Daha sonra CHP ile DEM Parti arasında görüşmeler başladı.
DEM’in İstanbul’da, Esenyurt, Sultanbeyli ve Adalar ilçelerinden ikisini istediği bilgisi kulislere yansıdı.
Bu kulis bilgisini kimse doğrulamadı, kimse yalanlamadı.
Henüz somut bir anlaşmaya varılamadığı belli ve Ekrem İmamoğlu için en kötü senaryo, Başak Demirtaş’ın aday adaylığı.
DEM, çok adı sanı duyulmamış bir aday çıkarma kararı alırsa İmamoğlu için oyların yine tabanda birleşme imkanı vardı.
Fakat Başak Demirtaş’ın İstanbul için aday adayı olması hesapları bir anda değiştirdi.
Başak Demirtaş, İstanbul’da DEM’in çıkaracağı herhangi bir adaydan çok
daha fazla oy alma ihtimaline sahip birisi.
Bu aday adaylığına dair iki senaryo konuşuluyor.
Birincisi Başak Demirtaş, söylendiği gibi DEM Genel Merkezi’nin bilgisi dışında aday oldu, ikincisi DEM, Başak Demirtaş üzerinden CHP’ye, “Güçlü aday çıkarma potansiyelimiz var ve bizimle anlaşacaksanız elinizi çabuk tutun” mesajı verdi.
Hangisi doğru bilemem ama bildiğim bu hamlenin en kötü oylar tabanda birleşir stratejisini boşa çıkarma potansiyeli
olan bir adım olduğu.
Belli ki CHP-DEM satranç mücadelesinde hamleler giderek sertleşiyor…
Devlet devamsızlık takip ediyor…
Devletin bir çatık kaşlı bir de güler yüzlü yanı vardır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş tam da görevinin gerektirdiği gibi devletin güler yüzlü yanını temsil ediyor.
Bu güler yüzlü yanın işlerini ne kadar büyük bir ciddiyetle takip ettiğini, pazar akşamı telefon konuşmamızda fark ettim.
Lise talebelerinin ateşli silahlarla karıştığı olaylardan yola çıkarak konuya Milli Eğitim ve Aile bakanlıklarının da eğilmesini istemiştim. Akşama doğru Sayın Bakan’dan telefon geldi.
Pazar günü olmasına rağmen çocuklar ve ailelerle ilgili çıkan her satırı, her haberi ne kadar ciddiyetle takip ettiklerini fark ettim.
Sayın Bakan konuşmamız sırasında “Çocuklar Güvende” ekiplerinin çalışmalarıyla ilgili bilgileri aktardı. Çocukları suçtan korumak adına sokakta, okulda ve en önemlisi ailede de devam eden bir süreç işletiliyor.
Çocukların okul devamsızlığını takip edip sonra da o çocuklar üzerine çalışan sistemi duymak insanı mutlu ediyor.
Burada bir parantez açmam gerekiyor, kaç veli çocuğunun devamsızlığını biliyordur bilmem ama çocuğunun gittiği sınıfı bilmeyen o kadar çok veli gördüm ki, bu ilgiden çok mutlu oldum.
Bir de Okul Destek Projesi’nden söz etti Sayın Bakan, çocukların okul dışında geçirdikleri
zamanı kaliteli geçirmeleri için yapılan çalışmalar toplanıyor bu başlık altında. Konuşmadan sonra acaba neler yapıyorlar diye bakanlığın internet
sitesine de girdim.
Bu başlık altında okuduğum bir kelime çok dikkatimi çekti: ”…ailelerde çocukla ilgili farkındalık oluşturmak…”
Bu cümle çok önemli, çünkü okula verdiğimiz andan itibaren çoğumuz çocuğumuzun değerler eğitimi kısmını unutuyoruz.
Özellikle marka okulların velilerinde sorumluluk daha çok okula bırakılıyor, oysa eğitimin temeli ailedir, okul devam adımıdır.
Sayın Bakan güler yüzlü ama bu hali işini ciddiyetle yapmasına engel olmuyor, teşhisler gerçekçi, önlemler, gerektiğinde aile hakkında suç duyurusunda bulunabilecek kadar da sert. Güleryüzlü bir konuşmayı içim çocuklar için daha rahat ederek sonlandırdık…
Atıktan para kazanmak…
Çevre bilinci ya da çevreyi koruma kelimelerine söylendiği kadar uyulsaydı önce İstanbul sonra da Türkiye bambaşka
bir yer olurdu.
Bir süredir Başakşehir Belediyesi İnovasyon Merkezi’nin geliştirdiği “Atık Nakit” uygulamasını takip ediyorum.
Başakşehir’de yaşayanlar geri dönüşüme verdikleri atık miktarına bağlı para puan kazanıyor sonra da o puanları anlaşmalı mağazalarda harcıyorlar. Basit gibi gözüküyor ama bir yandan çevre diğer yandan esnaf kazanıyor, insanlar da atıklarını ona göre ayırıyorlar.
Aslında söz etmem gereken nokta bu değil, Türkiye’de kaç belediyede “İnovasyon ve Teknoloji Müdürlüğü” diye
bir birim var ki?
Avrupa İnovasyon Başkenti Ödülleri’nde üst üste 2 kere finale kalmış bir belediyeden söz ediyoruz sonuçta.
Tüm bunlar neye yarıyor derseniz, kurulalı 16 yıl olmuş ve geçmişten pek de parlak bir miras almamış bir belediyenin yaptıklarıyla ilçeyi inşaat metrekaresi İstanbul’un en pahalı yerlerinden birine dönüştürmesinin hikâyesidir biraz da Başakşehir.
Başkan Kartoğlu’nun 7 yıllık dönemine biraz da böyle bakmak lazım…