Yerel seçime dönük partilerin adayları netleştikçe hizmet mi yoksa ideoloji ya da polemik mi tartışması da alevlendi…Ağırlıklı olarak da İstanbul özelinde…Bir yandan da sandığa odaklı toplama, çıkarma, bölme hesapları yapılıyor. Bu anlamda da iktidar kanadından ziyade 2019 seçimleri öncesindeki birlikteliğin tersi görüntü veren muhalefet cenahındaki partilerde hesaplar getirisi-götürüsü açısından tam anlamıyla havuz problemine dönmüş durumda. Özellikle de İYİ partinin tepesiyle defteri kapatmış havasındaki CHP’nin daha önce gizliymiş gibi yürüttüğü tartışmalı sulardaki şimdiki son adıyla DEM (HEDEP’in yeni kısa ismi) ile bu kez alenileşen yeni macera arayışları. Çünkü Ankara’da Mansur Yavaş bana zarar verir diye istemiyor, İstanbul’da ise Ekrem İmamoğlu kazanma iddiasını sürdürebilmek adına DEM ile iş birliğine mahkûm hissediyor kendisini. Bunun farkında olan DEM parti de kartları açık oynuyor bu kez. Bir iş birliği olacaksa bu artık masanın üzerinde ve herkesin gözü önünde olmalı diyor. Bu bağlamda da bugün yine görüşecekler. Hem de oldukça gerilimli bir ortamda. Malum DEM partinin Antalya kongresini yapmak istediği salona, Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Muhittin Böcek onay vermedi. Parti kongresini bir düğün salonunda yapan DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Salon vermeyene oy yok” diyerek ana muhalefet CHP’ye posta koydu. Dolayısıyla CHP ile DEM işbirliği olur olmaz henüz flu ama olacaksa da DEM partinin 2019’daki gibi değil, aksine maksimalist talepler ve bunun da deklare edilmesi beklentisinde olduğu net…Bu bağlamda dördü İstanbul’un, İzmir, Aydın, Manisa, Antalya ve Adana’da 27 ilçeden aday çıkarılacağını duyurarak mesajı da verdi zaten…
***
Bu ne demek? Eğer gerçekten bir işbirliği yapılırsa, yapılacaksa CHP olarak sen bu ilçelerde aday çıkarma beni destekle, bende büyükşehirlerde sana koltuk değneği olayım…Sende kazan ben de, elbirliğiyle belediyeleri paylaşalım hesabı yani…Örneğin bir milyona varan nüfusuyla hem İstanbul hem de Türkiye’nin en kalabalık ilçesi olan Esenyurt’da CHP aday göstermesin DEM partinin adayını desteklesin, buna karşılık DEM parti de büyükşehir de aday göstermeyip CHP’yi desteklesin gibi. Böyle bakıldığında iki kritik soru da şu:
CHP büyükşehirde aday gösterilmemesi karşılığında bazı ilçelerde aday göstermemeyi göze alabilecek mi? Alırsa da bunu nasıl anlatacak?
DEM parti hiçbir ilçede kendi adayını gösteremeyecekse seçmen tabanına bunu kabul ettirebilecek mi? Yani Esenyurt’ta aday çıkaracaklarını duyuran DEM parti geri adım atabilecek mi?
Bu sorulardan hangisi olursa olsun yanıtın evet ya da hayır durumuna göre her iki parti tabanında sıkıntı yaratma durumu var. CHP açısından bakıldığında da sıkıntının çok daha geniş seçmen kitlesine yayılma olasığı da ortada…
***
Mesela CHP ile DEM Parti arasında işbirliğinin olması, alenileşmesi durumunda İYİ Parti’nin güçlenebileceğini savunanlar diyorlar ki: CHP’nin hesabı DEM ile yürüyüp tek başına seçime gireceğini açıklayan İYİ Parti’nin altını boşaltmak ama bu hesap sandıkta tutmayabilir. DEM Parti’yle yapılacak iş birliği nedeniyle CHP’ye kızan, küsen partideki Atatürkçü, milliyetçi kesimler ki bunlar partide bekledikleri değişimi de göremediler, memnun değiller, dışlandılar hatta, dolayısıyla bunlar açısından İYİ Parti gidilecek, oy verilecek bir adres olabilir. Ya da Memleket veya Zafer partileri tercih edilebilir. Bir kısmının kızıp hiç sandığa gitmeme olasılığı da var. Yani CHP yönetimi İstanbul ve Ankara’da kazanmak için farklı, birbirine zıt taktiklere odaklanırken hem bu karmaşık tablo hem de partide kendini dışlanmış ötekileştirilmiş hisseden Kılıçdaroğlu yanlıları dikkate alındığında CHP teşkilatlarının seçimlere ne kadar asılacağı da soru işareti. CHP açısından bıçak sırtı bir denklem açıkçası…