2023’te Dünya dışı 12 ötegezegen keşfedildi

1990’lardan önce insanlık Güneş sisteminin ötesinde bir gezegen gözlemlememişti ve bu nedenle böyle dünyaların varlığını doğrulayamıyordu. Bir ötegezegenin ilk keşfinden bu yana geçen otuz yılı aşkın sürede NASA’nın ötegezegen kataloğu genişledi. 2023 itibariyle, ötegezegen kataloğu 5.500’den fazla doğrulanmış ötegezegen ve yaklaşık 10.000 ilave aday ötegezegen içermekte.

Yaşanabilir bölge olarak adlandırılan bölgede (yıldızlarının etrafında sıvı su bulundurmak için çok sıcak ya da çok soğuk olmayan bölge) yörüngede bulunan ötegezegenler, Güneş sistemi dışında yaşam arayışının ana hedefleri olarak görülüyor. Bu yıl gezegen bilimciler, ötegezegen kataloğuna bir dizi heyecan verici yeni gezegen ekledi. Bunların arasında daha önce hiç görmediğimiz gezegenler de var. İşte 2023’ün öne çıkan bazı ötegezegen keşifleri:

HD 149026 b

Yılın başlarında James Webb Uzay Teleskobu (JWST) ile yapılan gözlemler, uzak ötegezegen HD149026b‘nin atmosferinde ağır elementlerin (karbon ve oksijen) varlığını doğruladı. Gezegen daha çok Smertrios olarak biliniyor.

Jüpiter ve Satürn gibi kendi Güneş Sistemimizdeki gaz devleri atmosferlerinde ağırlıklı olarak sadece hidrojen ve helyum barındırdıkları için bu keşif gökbilimciler için sürpriz oldu. Genel kural, gezegen ne kadar büyükse atmosferindeki ağır elementlerin de o kadar az olacağı yönündeydi. Keşif bu düşünceyi tersine çevirdi.

TOI-4600 c

NASA’nın Transiting Exoplanet Survey Satellite (TESS) uydusu, şimdiye kadar ötegezegen kataloğuna yaklaşık 2.000 gezegen ekledi. Ancak, TOI-4600 c adlı bir gaz devi olan gezegen, aralarında oldukça dikkat çekici.

Keşfedilen çoğu ötegezegen kendi yıldızına çok yakın bir yörüngede dolanırken, TOI-4600c her 482,82 günde ya da 16 ayda bir yıldızının yörüngesinde dolanıyor. Dolayısıyla TESS tarafından keşfedilen herhangi bir gezegen için bu, en uzun yıl döngüsü anlamına geliyor. Gaz devi aynı zamanda yüzeyde -78 santigrat derece sıcaklığa sahip.

HD110067 yıldızı ve onun özel Güneş sistemi

Bilim insanları, Güneş sistemimizden sadece 100 ışık yılı uzaklıkta, altı gezegenin ana yıldızlarına son derece yakın yörüngede döndüğü HD-110067 adında bir gezegen sistemi tespit ettiler. Bu sistemdeki gezegenler yıldızlarına o kadar yakın ki, altı gezegenin hepsi Merkür ile Güneş arasındaki mesafeye sığabilir.

Gökbilimciler ayrıca gezegenler mükemmele yakın matematiksel rezonans içinde yörüngede döndükleri için gezegen sisteminin bir milyar yıldan fazla bir süredir değişmeden kaldığına inanıyorlar. Ayrıca sistemdeki gezegenlerin hepsinin de neredeyse aynı büyüklükte olduğu belirtiliyor. Bilim insanları bu sistemi “mükemmel Güneş sistemi” olarak tamlıyor.

LHS 3154 b

Bilim insanlarının nelerin mümkün olabileceğine dair fikirlerine meydan okuyan bir araştırmada, Dünya’dan 13 kat daha büyük olan LHS 3154 b adlı devasa bir dış gezegenin ultra soğuk bir cüce yıldızın yörüngesinde döndüğü tespit edildi.

Gezegen boyut olarak Neptün’e benzerken, yıldızı Güneş’ten dokuz kat daha az kütleye sahip. Neptün büyüklüğündeki gezegen ile bizden 51 ışık yılı uzaklıktaki ana yıldızı arasındaki oran, Dünya ile Güneş arasındaki kütle oranından 100 kat daha fazla. Bu da onu var olamayacak kadar büyük bir gezegen yapıyor.

Beta Pictoris b

Gökbilimciler 17 yıllık veriyi kullanarak Beta Pictoris b adındaki ötegezegenin yörüngesinin time-lapse videosunu oluşturdular. 10 saniyelik görüntüye sığdırılan veriler, gezegenin ana yıldızı etrafında 23 Dünya yılı süren yörüngesinin %75’ini gözler önüne seriyor.

Gezegen Dünya’dan 64 ışık yılı uzaklıktaki bir sistemde yer alıyor ve Güneş sistemimizdeki en büyük gezegen olan Jüpiter’in 12 katı kütleye sahip.

TRAPPIST-1b

JWST’nin Mid-Infrared Instrument (MIRI) aygıtı ile yapılan gözlemler, Trappist gezegen sisteminin iki iç gezegeninin muhtemelen atmosfere sahip olmadığını ortaya çıkardı. Dünya’dan biraz daha büyük olan TRAPPIST-1b, 232 santigrat derece yüksekliğindeki kavurucu yüzey sıcaklığı ile muhtemelen atmosferi olmayan çıplak bir kayalık gezegen.

Sonuçlar, üç ay sonra sistemdeki bir sonraki gezegen olan TRAPPIST-1c için de benzer bulgularla takip edildi. Gökbilimciler bu gezegenlerin atmosferlerinin olmamasını ana yıldızlarındaki şiddetli aktiviteye bağlıyor.

Gliese 1214 b

Gezegen bilimciler JWST’yi Gliese 1214 b adlı bir ‘mini-Neptün’ gezegenine yönelttiler ve gezegenin yoğun bir pus ya da bulut tabakasıyla çevrili olduğunu gördüler. Gliese 1214 b’nin yansıtıcı atmosferi nedeniyle başlangıçta gözlemlenmesinin zor olduğu kanıtlanmıştı, ancak araştırmacılar gezegenin yüksek miktarda su buharı içerebileceğine inanıyor.

Ancak 48 ışık yılı uzaklıktaki gezegen kendi yıldızına çok yakın bir yörüngede döndüğü için yüzeyinde sıvı okyanuslar bulunması da pek olası değil. Aslında tür olarak zengin bir sistemimiz olsa da böylesi bir gezegen bizim sistemimizde bulunmuyor.

LTT9779 b

Gökbilimciler LTT9779 b adlı bir ötegezegenin ana yıldızından üzerine gelen ışığın %80’ini yansıttığını tespit etti. Karşılaştırmak gerekirse, Dünya kendisine gelen ışığın %30’unu yansıtabiliyor. Dünya’dan 264 ışık yılı uzaklıktaki ultra sıcak gezegen, atmosferindeki yüksek orandaki metaller nedeniyle son derece yansıtıcı bir özelliğe sahip.

Dünya’dan beş kat daha geniş olan gezegen, “şimdiye kadar keşfedilen en büyük kozmik ayna” olma unvanını taşıyor.

HAT-P-32 b

Gökbilimciler, Dünya’dan yaklaşık 950 ışık yılı uzaklıktaki bir ötegezegenin, kendi yıldızına olan aşırı yakınlığı nedeniyle atmosferini patlayarak kaybettiğini gözlemledi. HAT-P-32 b olarak bilinen gezegen Jüpiter’in yaklaşık %68’i kadar bir kütleye sahip olmakla birlikte Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeninden iki kat daha geniş.

HAT-P-32, ana yıldızından sadece 5.1 milyon kilometre ya da Dünya ile Güneş arasındaki mesafenin yaklaşık %3’ü kadar uzakta bulunuyor ve her 2,2 günde bir yörüngesini tamamlıyor. Bu yakınlık, gaz devinin ana yıldızından gelen radyasyonla kavrulduğu anlamına geliyor ve HAT-P-32 b’yi “sıcak Jüpiter” gezegeni olarak sınıflandırıyor. Gökbilimciler HAT-P-32 b’nin atmosferinden akan helyumdan oluşan gaz kuyruğunu dünyadaki teleskoplarla gözlemledi.

BEBOP-1C

Birbirinin yörüngesinde dönen iki yıldızın oluşturduğu ikili yıldız sistemleri evrende yaygın olsa da, bu sistemlerin gezegen barındırma olasılığı çok daha düşük olarak kabul ediliyor. Bu tür ikili sistemlerden yalnızca birinin birden fazla gezegene ev sahipliği yaptığı biliniyordu, ancak bilim insanları daha önceki yıllarda bir çift yıldızın yörüngesinde dönen bir başka çoklu gezegen sistemi keşfettiler.

Bilim insanları yeni keşiflerini Star Wars’taki Tatooine’e benzettiler ve onu BEBOP-1C olarak adlandırdılar. Araştırmacılar BEBOP-1C’nin Dünya’dan yaklaşık 65 kat daha büyük ya da Jüpiter’den yaklaşık beş kat daha küçük olduğunu tahmin ediyor.

WASP-76b

Keşfedilen WASP-76b adlı ötegezegenin atmosferinin buharlaşmış kayalardan oluştuğu tespit edildi. Bu gezegenin yüzey sıcaklığı o kadar yüksek ki (2.400 derece) yüzeydeki demir bile eriyip buharlaşabilir. Araştırmacılar gezegenin atmosferinde kaya yapıcı elementlerden oluştuğunu gösteren 11 kimyasal element tespit etti.

Yaklaşık 634 ışık yılı uzaklıkta bulunan kavrulmuş gezegen, sıcaklığını yıldızına olan yakınlığından alıyor. “Ultra-sıcak Jüpiter” olarak sınıflandırılan ve yıldızına inanılmaz derecede yakın olan bu dış gezegen, yıldızı WASP-76’ya Merkür’ün Güneş’e olan uzaklığının on ikide biri kadar uzaklıkta bulunuyor.

Süper Dünyalar

NASA’nın Transiting Exoplanet Survey Satellite (TESS) uydusundan elde edilen verilerle bilim insanları, Dünya’dan büyük ancak Neptün’den küçük bir ötegezegen sınıfı olan ‘süper-Dünya’ olarak kabul edilen sekiz yeni ötegezegen tespit etti.

Gökbilimciler özellikle süper-dünya’larla ilgileniyorlar, çünkü bunlar ötegezegen verilerindeki bir boşluğu, yani bu kütledeki gezegenlerin azlığını temsil ediyorlar. Araştırmacılar daha fazla süper-dünya tespit ederek, ötegezegen verilerindeki bu boşluğun neden var olduğunu anlayabileceklerini umuyorlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir