Türk futboluna kara bir leke gibi yapışan o geceden sonra hayata dönüş kolay olamazdı. Sadece hakemlerin değil, oyunu seven herkesin sinir uçlarıyla oynanmış, psikolojisi bozulmuştu.
Bir haftada her şey baş döndürücü hızla gelişti. Halil Umut Meler’in uğradığı çirkin saldırı, devletin en üst perdeden verdiği tepki, holigan başkan ve yancılarının tutuklanması, hakemlerin dayanışması, federasyonun vicdani sorumluluğunu hatırlaması, yıllardır yangına körükle giden kulüp başkanlarının ve şiddet eğilimli bazı teknik adamların timsah gözyaşı dökmesi derken, kendimizi bir anda santrada bulduk.
Bulduk da ne değişti? Balık hafızalı toplumuz; gerçekleri görmek ve hangi noktada durduğumuzu anlamak için iki haftaya ihtiyacımız var diyordum ki, dün akşam yaşananlar bir kez daha bu güzel oyunu elbirliği ile ne hale getirdiğimizi kanıtladı.
Bu olay kuşkusuz futbolun temel taşlarını yerinden oynatacak, hazır olalım!
Düşünebiliyor musunuz? Bir kulüp başkanı hakem kararını beğenmediği için protokol tribününden aşağıya inip takımını sahadan çekmeye kadar vardırdı işi. Bunu da gördük ya, bir kez daha dünya medyasına malzeme verdik.
Peki neden? Hakem Ali Şansalan İstanbulspor lehine bir faulu vermediği ve devamında Trabzonspor galibiyet golünü attığı için.
Kendi futbolcuları yalvardı, bazı oyuncular başkanlarının ayağına kapandı. Bunlar futbol adına utanç verici görüntülerdi. Ardından Trabzonspor kulübü başkanı Ertuğrul Doğan yakın zamanda aldığı cezaya rağmen sahaya girerek kendisinden ricacı oldu, ama nafile.
İstanbulspor başkanı Ecmel Sarıalioğlu Türk futbol tarihine geçecek bir kararla inisiyatif kullanarak maçı terk etti. Üstelik takımın alacağı ağır cezaları göze alarak. Belki de küme düşmesine kadar uzayacak yaptırımları kabul ederek. Nasıl bir ruh halidir anlamak mümkün değil.
Sözün bittiği yere nasıl geldiğimiz ortada. Geçen hafta bir hakemin linç edilmesine kadar giden olaylar herkese ders olsun derken, bu kez şiddet içermeyen ancak futbolun dibine dinamit koymak anlamına gelen bir provokasyon yaşadık.
Bundan sonra hakemler nasıl maç yönetecek? Futbol Federasyonu bu akıl tutulmasının önüne nasıl geçecek, futbol normal seyrine nasıl dönecek diye sorgulayıp duracağız.
Bir futbol maçını yorumlamayı düşünürken dün akşam yaşadıklarımıza bakın. Yarın neler gelecek başımıza, darbe hangi yönden inecek, kimsenin öngörüde bulunması mümkün değil.
Biz futbolun doğrularını ve güzelliklerini konuşmayı, yazmayı, alkışlamayı, sevinmeyi unutmak üzereyiz.
Daha önemlisi, yitirdiğimiz saygıyı çok arayacağız galiba.
Bindik bir alamete, tam gaz koşuyoruz kıyamete.