Süleyman Seba ruhu iş başında

Beşiktaş’ta Rıza Çalımbay’ın pozisyonu konuşuluyor. Emektar Kaptan’ın şartsız, pazarlıksız “koşar adım” göreve gelmesi, elbette takdir ediliyor. Ancak “emanetçi” olup olmadığı tartışma konusu.
Ahmet Nur Çebi yönetimi ile imzalanan 18 Aralık pazartesi gününe kadar geçerli sözleşme hem Beşiktaş, hem de Rıza Hoca için “belirsizlik” sorunu yaratıyordu. Pazartesi günü 27 Aralık’a kadar geçerli “uzatılmış” bir sözleşmede anlaşıldı. Süper Lig’de ilk yarı bitene kadar Rıza Hoca devam ediyor.
Asıl sorun, Lig’in ikinci yarısında ne yapılacağı. Rıza Çalımbay, bildiğim kadarıyla devam etmek için en az 1,5 yıllık sözleşme istiyor. Kongreden sonra Arat başkanlığında oluşan yönetim futbolu ustalar ve kaptanlardan oluşan “triyomvira”ya (Üçlü Komite) teslim etmiş. Yönetim Kurulu’nun futboldan sorumlu üyesi Feyyaz Uçar, Futbol Genel Koordinatörü Samet Aybaba ve Teknik Direktör Rıza Çalımbay’dan oluşan “Üçlü Komite”nin şu andaki ortak kararı ve görüşü futbolda “Süleyman Seba Ruhu”na dönmek.
Özkaynak düzenine ağırlık ve öncelik vermek, elbette değişmez hedef şampiyonluğa oynamak, yüksek maliyeti dikkate alarak az sayıda nokta transferler yapmak. Bunlara itiraz edip konfeksiyon transfer gösterisiyle caka yapmak o kadar kolay değil. Taraftar gruplarının öncelikle bu gerçeği kabul etmesi gerekiyor.
Başa dönersek, sorun Rıza Hoca sorunu değil, teknik direktör sorunu… Yönetim doğru ve isabetli seçim için yurt dışında da araştırma yapıyor, bazı temaslarda bulunuyor. Yabancı hocaların çoğu devre arasında görev almak istemiyor. Şu ana kadar masaya “şık” bir öneri gelmiş değil. Sessiz ve sakin bir bekleyiş var. Devre arası çok kısa, bu da hem triyomvirayı, hem de yönetimi zorluyor.
Yine de Beşiktaş’ın emin ellerde olduğunu söyleyebiliriz. Futbolda farklı görüşlere sahip olsa da birbirlerini tanıyan Üç Adam, masada tartışır ve mutlaka anlaşarak, uzlaşarak ayağa kalkar. Fazla sıkıntıya da gerek yok. Rıza Hoca iş başında… Kim gelirse gelsin, ya da kimse gelmezse gelmesin! Beşiktaş’ta Rıza Hoca var!

Gillette Milliyet Barcelona’da

Dünyanın en büyük futbol statlarından biri Barcelona’nın Nou Camp’ı. Bu stadı 1975’de yenileyip büyüttüler.. Kapasitesi 125 bin kişilikti. Sonra seyircileri biraz daha rahat ettirmek için 99 binde karar kıldılar. Nou Camp şimdi yıkılıyor.
Yıkan kim? Nihat Özdemir. Yapacak olan kim? Yine Nihat Özdemir. Yıkımı anlaşmadan 1 yıl önce bitirecekleri için Barcelona kulübü teşekkür etmiş. Yeni stad Kasım 2024’de açılacak. Çatının inşaatı sürerken takımların ve taraftarların hizmetine girecek. Şık bir proje.. Özdemir’i şimdiden kutluyorum.
Gillette Milliyet Yılın Sporcusu jürisi de 70. Yıl toplantısını Özdemir’in davetlisi olarak Barcelona’da yapacak. Nou Camp dendiğinde duygularım kabarıyor. O statta 1982 Dünya Kupası’nın açılış maçını (Belçika-Arjanti :1-0) izlemiş, aynı gün 15 yıl sonra şampiyon olan Beşiktaş’a notlar yazmıştım. Sonrasında 7-2’lik Barcelona-Trabzonspor maçını da izledik. Başka maçlar da var. Her neyse.. Yeni stat tamamlandığında 105 bin 410 kişilik olacak. Projenin Spor Mimarı Woo Architect… Ancak projeyi gerçekleştirirken bizim Türk ekibi de dokunuşlarda bulunacak. Gidelim bakalım… Kimmiş bu güzel stadı yıkan :-))

FERDİ, FERDİ, FERDİ!

Süper Lig’i ve takımlarımızın Avrupa macerasını izlerken sezon bitmeden bir prens bulur, takımıyla onun oyununu farklı gözlerle seyrederim. Futbolda en büyük keyfim budur. Takım taraftarlığını bırakıp iyi oyuncuların peşine düşmek çok daha güzeldir.
Geçen yıl prensim Kerem Aktürkoğlu’ydu. Bu sezona Arda ile başlamak istedim, sakatlıklar nedeniyle olmadı.
Hadi bir an önce dönmesini dileyelim.
Peki bu sezonun prensi kim?
Elbette Ferdi. Özellikle Kadıoğlu… Bilhassa 7 numara… Milli Takım’da sırtında 20 numarayı taşıyan 10 numara 5 yıldızlık çocuk. Destra var, sinistra var. İki ayaklı yani… Artık gol atmaya da başladı. Haydi Ferdi, aman dikkat et, kendine iyi bak. Nazarım da değmeye, n’olur!

UYARI SERVİSİ

1) Sayın Başkan, dikkat edin kurumların iç işleriyle de ilgilenmeye başladınız. Kendi alanında uzmanlaşmış değerli spor adamları, sizin aşırı ilginiz yüzünden işini kaybediyor. Zaman ve enerji kaybı da cabası!
2) Ankara’daki yumruklu ayıp sonrası sosyal medya ateş ve su dolu. İnsanları ya yakmaya, ya da boğmaya çalışıyorlar. Böyle kepazeliklere karşı tavır alırken de dikkatli olmak gerekiyor. Aksi takdirde suç kutsanıyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir