Evin Demirhan: Kolay lokma değilim, altın madalya hedefliyorum!

Evin Demirhan, önümüzdeki yaz gerçekleştirilecek yaz olimpiyatlarında mücadele edecek. Paris’teki oyunlar için şu ana dek kota almayı başarmış iki Türk kadın güreşçiden biri olan yirmi sekiz yaşındaki sporcu, Avrupa şampiyonluğu ve dünya üçüncülüğünün ardından olimpiyatlarda da derece yapmayı hedefliyor. Türkiye İş Bankası’nın olimpiyat hazırlıklarına destek olduğu Aski Kulübü sporcusu, Milliyet’in sorularını yanıtladığı söyleşisinde bu hedefini, güreşteki gelişmeleri değerlendirdi.   

– Güreşe nasıl başladın?

“Güreşe Siirt’te tesadüfen başladım. Evim spor salonuna yakındı. Yaz aylarını değerlendirmek için açılan bütün kurslara, etkinliklere katılıyordum. Güreş de bunlardan bir tanesi oldu. Giden arkadaşlarım vardı, onlar teşvik ettiler benim de başlamam için. Sonra da gelişti, antrenörüm beni profesyonel anlamda ilerlemem için motive etti ve böyle devam etti. Ben bu spora tesadüfen başladım ama Türkiye’de şu an kadın güreşinde çok iyi ilerlemeler kaydettik. Kulüplerin sayısı ve lisanslı güreşçi sayısı çok fazla arttı. Başarı geldikçe sayılarımız daha da artıyor, bu da sevindirici.”

– Dünya şampiyonasını ve kota mücadelesini anlatır mısın?

“Güreşte olimpiyatlara gitme sürecinde bizim belli maçlarımız oluyor. Dünya şampiyonası, iki tane kalifikasyon maçımız var. Dünya Şampiyonası’nda ilk beşe giren sporcular, olimpiyata katılmak için gerekli kotayı almış oluyor. Bu konudaki kural değişti. Aslında iki tane beşinciye de kota veriyorlardı. Kurallar değişince beşinciler arasında da eleme yapıp bir tane beşinci belirliyorlardı.” 

“3.’lük/5.’lik müsabakasında birazcık da yenilirsem sonraki maçı düşündüğüm ve kotaya odaklı olduğum için, çok fazla psikolojik olarak kendimi olimpiyat kotasına hazırladım. O yüzden o müsabakada madalyadan çok kotaya çabaladım ve kota geldi. Madalya kadar mutlu etti diyebiliriz. Dünya şampiyonası zaten her sene yapılıyor ve ben de büyüklerde üçüncülük elde etmiştim. Gelecek senelerde bu organizasyonda önümde çok fırsatlar olacak ama olimpiyatlar bizim için çok daha değerli. Dolayısıyla benim için de kota çok daha önemliydi.”

– Olimpiyata gidecek kadın güreşçi sayısı artabilir mi ve hedeflerin neler?

“Şu an için Buse Tosun ve ben iki kişi kota aldık kadın güreşçilerden ama dört sıklette kota mücadeleleri hala devam ediyor. Yasemin Adar, Zeynep, Elvira şansı devam eden sporcularımız arasında. Güreş sporu gerçekten çok ağır ve bir çoğumuz sezon boyu sakatlıklar yaşıyoruz. Ben de geçen sene bazı organizasyonlara sakatlığım nedeniyle katılamamıştım. Yasemin abla da Avrupa şampiyonu oldu bu sene ama Dünya şampiyonası öncesinde bir sakatlık yaşadı. Nisan ve Mayıs’ta İstanbul’da yapılacak elemelerde yarışacak.”

“Rakiplerimin durumunu takip ediyorum, yıl içinde zaten bir çok müsabakamız oluyor, hazırlık maçlarına katılıyoruz. Bulunduğum sıklet çok zor bir sıklet. 50 kiloda çok güçlü ülkelerin çok güçlü sporcuları var ama ben de kolay lokma değilim. Olimpiyatta altın madalyayı hedefliyorum.” 

– Kadın güreşçiler olarak kendi aranızda olimpiyata dair konuları konuşuyor musunuz?

“Evet konuşuyoruz. Hepimiz bu işi başarmanın peşindeyiz, tarihe geçmek istiyoruz. Hangimiz başarırsak başaralım gerçekten bizim için çok kıymetli çünkü her başarı sonrası çok daha büyük imkanlar sağlanıyor. Şu an bizim için olmasa bile gelecek nesiller için daha büyük kapılar açılıyor. Biz aslında sadece kendi başarımıza odaklı değiliz. Bizden sonrakilere nasıl daha çok faydalı olabiliriz, nasıl onlara kapı aralayabilir, yol açabiliriz diye baktığımız için bunu başaralım istiyoruz. Kadın güreş tarihindeki o altın madalya gelsin ve o kırılmayan rekor da kırılsın ve çünkü biz bununla besleniyoruz. Hangimiz başarırsak başaralım ülkemiz için çok güzel olacak.”

“GÜREŞÇİ OLMASAYDIM…”

“Buna dair sürekli fikir değişiyor aslında. Ben çeşitli dallarda kendimi hayal edebiliyorum. Oyuncu da olmak isterdim. Sanat, spor, müzik bu alanlarda bir şeyler yapmak isterdim. Çocukken kendi aramızda çok tiyatrolar yapardık, sinema salonu bile oluştururduk. Geçmişten gelen böyle bir şey var.”

“ÖZGÜVENİMİZİ ARTIRAN FAKTÖR”

“Erkek güreşinde gerçekten çok madalyalarımız var ama kadın güreşinde aslında yok. Biz olimpiyatlarda ilk madalyamızı Tokyo 2020’de aldık. Bizim altın madalyamız yok o yüzden üzerimizde büyük bir baskı yok. Tersine motivasyon var, çünkü bunu yapabilirseniz bir ilki gerçekleştirmiş, tarihe geçmiş olacaksınız. Tabii hem erkekler hem kadınlara bakınca güreş geçmişten beri en fazla madalya kazandığımız, an başarılı branşımız olimpiyatlarda. Güreşteki bu başarılar da kendi içinde bir güç oluşturuyor, daha çok öz güvenimizi artırıyor.”

“GÜREŞTE BU NOKTA SEVİNDİRİCİ OLDU”

“Kadın güreşi gerçekten çok güzel bir ivme yakaladı. 2016’dan beri çok yükselişte. Alınmadık sadece olimpiyat altın madalyası kaldı. Onun dışında her kategoride bütün kupaları, madalyaları aldık ve eskiden bütün kategoriler bir kaç gün arayla yapılırdı şu anda çok fazla kadın sporcumuz da var, kulüplerimiz de var. Eskiden ‘kadından güreşçi mi olur’la biz çok karşılaşıyorduk. Şimdi aileler de artık kız çocuklarının güreşçi olmasını istiyor. Karşılaştığım herkes kızını güreşe başlatmak istediğini söylüyor. Güreşte bu noktaya gelinmiş olması gerçekten sevindirici.”

“KADINLARIMIZIN BAŞARISIYLA İNANCIMIZ ARTIYOR”

“Bir çok alanda başarılı olmuş kadın sporcuların hayatlarını okumayı, onlardan ilham almayı çok seviyorum. Her zaman tek bir rol modelim yok. İş dünyasından olsun, sanat dünyasından olsun bana ilham veren bir çok kadın var. Sporcu olarak zaten bizim önümüzde  önemli bir örneğimiz var. Yasemin abla gerçekten çok geç yaşta başlamasına rağmen gerçekten güzel başarılar elde etti. Bir kanser aktivisti olan Neslican Tay’ın ismini verebilirim. Onun hayat mücadelesi, vermiş olduğu savaş beni çok etkiledi. Kendi yapmış olduğum işe gerçekten sarılıp, işin hakkını vermek adına bana çok iyi bir örnek oldu. Muhammed Ali hayatını okuduğum ve etkilendiğim, efsane bir sporcu. Şu an bizim hali hazırda çok başarılı kadın sporcularımız var. Kendi jenerasyonumdan olan boksta Busenaz’lar var. Güreşte Yasemin Adar, voleybol milli takımımız. Yani hepsinin hikayeleri beni çok etkiliyor. Kadın sporcularımızın başarılı olması, uluslararası alanda önemli derecelere imza atmaları bizleri çok etkiliyor, diğer kadın sporculara moral-motivasyon sağlıyor. Voleybol takımının Avrupa şampiyonasını izlemiştik. Hepimiz aynı hedef doğrultusunda mücadele ediyoruz sonuçta. Özellikle kadın sporcularımızın her başarısı sonrası inancımız katlanarak artıyor.”

“AZRA KOHEN’İN KİTAPLARINI OKUYORUM”

“Naim Süleymanoğlu’nun filmi, beni en çok etkileyen film oldu. Kendim de aynı zorluklardan geçtiğim için, o kadar böyle içten o duyguları hissettim. Azra Kohen’in kitaplarını çok okuyorum ve çok seviyorum. Pi, Fi, Çi, Gör Beni, Aden okuduğum kitapları. Diğer kadın güreşçi arkadaşlarımla birlikte kitap okumayı çok seviyoruz ve hep aynı yerlerdeyiz, birbirimize kitap tavsiyelerimiz de oluyor. Kadın güreşçiler kamp aralarında, antrenman aralarında sürekli kitap okuyoruz. Bu süreçte kitap tavsiyesinde de bulunuyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir