2 kolunu kaybetti, nişanlısı terk etti ama yılmadı! ‘Yaparsam Türkiye’de ilk olacak’

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Adana’da yaşayan Sakarya doğumlu Haluk Tokat, bir kaza sonucu hayatı tamamen değişmeden önce sakin bir hayat sürüyordu. 7 kardeşi vardı ve henüz o 6 buçuk yaşındayken babasını kaybedince Adana’ya taşınmışlardı. İlkokul, ortaokul ve liseyi Adana’da okuyan Tokat, meslek hayatına lise son sınıftayken bağlama imalatıyla başladı. Ablası ve eniştesinin yapmış olduğu müzik akademisinin altındaki atölyede Ali Usta’dan bu mesleği öğrendi, askerlik zamanı gelene kadar da burada çalıştı. Askerlik görevi için Kıbrıs’a giden Haluk Tokat’ın dönüşteki hayali bir bağlama atölyesi kurup imalat yapmaktı. Fakat 2001’de ekonomik kriz yüzünden bu hayalleri suya düştü. Bu dönemde annesini de kaybeden genç adamın en büyük destekçisi ise düğün için birlikte gün saydığı nişanslıydı. Şu anda 44 yaşında olan Haluk Tokat’ın hayatı 2009 yılında geçirdiği bir kaza sonucunda ise tamamen değişti.

Askerden döndüğünde farklı işlerde çalışmaya başlayan Haluk Tokat, bir dizi eğitim aldıktan sonra yüksek gerilim hattında operatör olarak çalışmaya başladı. Hayatını değiştiren olay da işte bu esnada yaşandı.

‘YAŞAMA ŞANSIN YÜZDE 5 DEDİLER’

İşe başladıktan kısa bir süre sonra elektrik direğinde akıma kapılan genç adam ölümden döndü. Hızlıca hastaneye kaldırılan Haluk Tokat apar topar ameliyata alındı. Ameliyattan çıktığında iki kolunun da kesildiğini öğrendi. O ana dair pek fazla bir şey hatırlamadığını söyleyen Tokat, hastanede konuşulanları duyuyordu ancak yine de birçok şeyi çok fazla anlamıyordu. Çevresindekiler onun ağır bir yanık kokusuna sahip olduğunu, yaşama şansının da sadece yüzde 5 olduğunu söylüyordu.

Yakınları kendilerini en kötü habere alıştırmaya başlamıştı bile. İç organları ciddi hasar görmüştü ve durumu ciddiyetini koruyordu. Yüksek gerilim iki koltuk altından ve sol ayağından patlatarak çıkmıştı ve sol ayağının da kesilme ihtimali vardı. Sevk edildiği yanık hastanesinde 7-8 ameliyat geçirdi. İç organları büyük hasar aldığı için küçük bir düşme dahi iç kanamaya sebep olup ölüme götürebilirdi. “En son aldıkları büyük ameliyatta bana kollarımı kesmek zorunda olduklarını söylediler” diyen Haluk Tokat, şöyle devam etti: “İlk ameliyatımda kollarımı boydan boya yararak kontrolünü sağladılar, ‘ne kadar kısmını kurtarabiliriz ne kadarını sıyırıp temizleyebiliriz’ diye. Ancak en son beni büyük ameliyata aldıklarında bana her iki kolumu da kesmek zorunda olduklarını söylediler. ‘Nereden kesileceği de ameliyat esnasında belli olacak’ dediler.”

‘KOLLARIMI KESMEYİN, NİŞANLIYIM DİYE YALVARDIM’

“O an çok yalvardım, ‘Lütfen kollarımı kesmeyin, nişanlım var. Kısa süre sonra evleneceğiz’ dedim ama bu konuşmadan sonrasını hatırlamıyorum. Gözümü açtığımda bandajlar içerisinde yataktaydım ve artık kollarım yoktu. Yüksek gerilim damarlarımı da gevşettiği için birçok defa iç kanama geçirdim. Tam 90 gün boyunca sırt üstü yatarak iyileşmek için çaba sarf ettim ve 92’nci gün taburcu oldum. Ayaklarımın üzerine yavaş yavaş basabiliyordum ancak tamamen iyileşmem, yaraların kapanması yaklaşık 6 ayı bulunmuştu” diyen Haluk Tokat, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Önceki yaşamımda, hayatımda çok sevdiğim bir insan vardı. Annem 2006’da rahmetli olunca hayattaki tek dayanağım yani sevdiğim insan olarak bir tek o kalmıştı. 7 kardeştik fakat pek bağlı değildik birbirimize. Bu kazadan önce dolu dolu yaşadığım bir hayatım olmuştu. Arkadaşlıklarım olsun, yaşadığım hayat tarzı olsun dolu doluydu. Bu kazadan sonra her şey değişti. En yakınlarım tarafından terk edildim. Sevdiğim kişi tarafından terk edildim. Yavaş yavaş beni ziyaret etmeleri azaldı ve sonunda da terk etti. ‘İnsan eti ağırdır’ derler ya ben bunu gerçekten yaşadım. Bu gerçeği büyük acılar çekerek öğrendim ama yılmadım. Çünkü bu elim kazadan sonra tekrar hayata tutunmam gerektiğini gördüm. Kimseye yük olmadan, kimseden bir şeyler istemeden ki öyle bir yapım asla yok. Hayatıma, omuzuma bir çanta alarak kalem satmakla başladım. O kadar çok zoruma gidiyordu ki ilk başlarda. Ne kalacak evim ne ailem ne de arkadaşlarım vardı. Üstümü başımı giyinemiyordum, ihtiyaçlarımı karşılayamıyordum. Fakat kalem satarak ne kadar para kazanabilirsiniz ki? Bunun böyle gitmeyeceğini düşünerek 2010 senesinde İstanbul’a taşındım.”

‘PANTOLONUMU İLK KEZ KENDİM GİYİNCE AĞLADIM’

“Bu köklü değişim insanın başına geldiği zaman önümüze iki alternatif çıkıyor” diyen Haluk Tokat, “Hiçbir zaman bir işinizi yapamıyorsunuz, yemeğinizi kendiniz yiyemiyorsunuz. Sürekli sizin için bunları birilerinin yapması lazım. Özellikle 30 yaşında kolunuzu kaybediyorsanız bu daha da zor oluyor ama ben içinde bulunduğum duruma bakıp kimsenin evine sığınamadım. ‘Hayatım bu şekilde sonlanamaz’ dedim. ‘Ömür boyu bu şekilde birilerine muhtaç yaşayamam’ diyerek harekete geçtim” diye konuştu.

Haluk Tokat bir müddet sonra kendi işlerini de kendi görmeye başladı. İlk kez pantolonunu kendi giydiği günü dün gibi hatırlıyor. Haluk Tokat, “O an ağlamıştım. İlk yemeğimi yediğim anı da hatırlıyorum. Dünyanın en lezzetli yemeğiydi o ve artık kendi kendime yetmeyi öğrenmiştim” diyor.

‘TÜKENEN ŞEYLERE YÖNEL’

İstanbul’da tükenmez kalem satan Haluk Tokat’a esnaflardan biri, “Kalem satma boş ver. Tükenen bir şeylere yönel” deyince aklına ilk olarak kuru yemiş geldi. Böylece ilk olarak fındık satmaya başladı. Yıllardır gittiği Bayrampaşa sebze halinde ilk ürünlerini sattı. Esnafla da arası oldukça iyi olan Haluk, her gece gittiği Bayrampaşa sebze halinde, bunu bir fırsata çevirmek istedi ve bir araba alıp meyve, sebze satmaya başladı. Oradaki arkadaşlarından en kalitelilerinden 10 çeşit meyve aldı. Kasayla arabanın üzerine ve bagajına koyup yanında çalışan şoför arkadaşıyla beraber sanayileri gezip kasa kasa meyve sattı.

Zamanla meyve ve sebzelerini lokantalar da istemeye başladı. Artık arabası yetmiyordu ve küçük geliyordu. Daha büyük bir araba satın aldı. Seyyar satıcı olarak kuru yemişlerini satmaya devam ediyordu ve aynı zamanda da 52 tane lokantanın sebzesini ve meyvesini o veriyordu.

‘ÖNEMLİ OLAN ZORU BAŞARMAK’

Hayalleri daha da büyümüştü artık. Bir lokantaya ortak olma kararı alan Haluk Tokat, bunun hayatında almış olduğu en kötü karar olduğunu dile getirerek şunları ekledi:

“Anlamadığım bir işti ve bu işe girdiğim zaman her şey güzeldi. Fakat işin tamamını devraldığım zaman işletemedim, beceremedim. Bütün kazancım gitmişti ve üzerine 17 tane de haciz gelmişti. İstanbul’a geldiğimden daha kötü duruma düşmüştüm. Ancak yapabileceğim bir işim vardı. Çantamı alarak çerez işine 3 sene devam ettim. Hacizlerimin çoğunu ödemiştim, bir miktar da para biriktirmiştim. Artık kuru yemiş üzerinde devam etmem gerektiğini düşünüyordum. 2020 yılında ağır engelli arkadaşlarıma da umut olmak ve iş olanağı sunabilmek için Haluk Çerez’i kurdum. Şu an için 6 engelli kardeşimiz çalışıyor ve hepsi yürüme engelli. Önemli olan zoru başarmaktır.”

“Hafif engelli arkadaşlarımız hemen hemen her yerde iş bulabiliyorlar ama bu arkadaşlarımız evden zor çıkıyorlardı. İşe geldikleri zaman, çalıştıklarında kendilerini çok mutlu hissediyorlar” diyen Haluk Tokat, “Kendi paralarını kazanıyorlar, kendi ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar. Artık hayallerine biraz daha yaklaşıyorlar. Onların sevinçlerini, mutluluklarını gözlerinden anlayabiliyorum. Kimseden yardım almadan, kendi alnımızın teriyle sadece kaliteli iş yaparak, çalışarak bu sayıyı artırmanın peşindeyiz. Yanımızdaki arkadaşlarımızın yaşam kaliteleri o kadar çok yükseldi, psikolojileri o kadar pozitif oldu ki bunu anlatmaya kelimeler yetmez” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’DE BİR İLKİZ VE BÜYÜTMEK İSTİYORUZ’

“Çevremdeki insanları tanısam da tanımasam da takdir ediyorlar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum” diyen Haluk Tokat, “Benim bu işe başlamamdaki amaçlarımdan biri de diğer insanlara bunu başarabileceklerini göstermek. İnsanlar engelli bir birey gördüklerinde ondan yardım isteyeceğini sanıyor ve uzaklaşıyorlar. Haklılar çünkü şimdiye kadar engellilerin üzerine basılıp dernekler ya da şahısların üzerinden o kadar çok yardım olaylarına girilmiş ki. Biz bu bakış açısını aşmak ve değiştirmek istiyoruz. Türkiye’de bir ilkiz ve bunu büyütmek istiyoruz. Hayatın ve kendilerinin ne kadar değerli olduklarını, hayatın bize sunmuş olduğu olanakların ne kadar değerli olduğunu onlara göstermeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Gelecek hedeflerini sorduğumuz Haluk Tokat, “100 çeşit kuru meyve, kuru yemiş ve atıştırmalıkları çoğaltıp ilk konsept şubemizi açmak istiyoruz” diyerek sözlerini şöyle noktaladı:

“Çalışan arkadaşlarımızın yüzde 60’ı engelli olacak ve oraya gelen insanlar ücretsiz olarak sunum tabaklarında kuru yemişlerimizin tadına bakabilecekler. Burada çalışan engelli bireyler de dahil olmak üzere çocuklarına, arkadaşlarına bir örnek olacak. Gelen misafirlerimize tüm hizmeti engelli arkadaşlarımız yapacak. Bu konsepti Türkiye’nin her iline yaymak istiyoruz. Şube açıp o ilçede yaşayan engelli bireylerin burada çalışmalarını hayal ediyorum ve var gücümüzle bu hayallerimiz için çalışıyoruz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir