80’i devirmek

Bizim nesil 80 yaş çıtasını ya aştı ya aşmak üzere.

Kimi dostlar artık demir alıyor zamandan. Kimileri umut ve gayretle asılıyor hayata.

“Altı da bir üstü de bir yerin” demiş şair…

80 yaşında insan öyle bakmıyor dünyaya…

Üstü çok eğlenceli… Bazen gençliğinden daha mutlusun.

80 yıl bir başka dünyayı getirip önüne koyuyor.

İnan Durak Taş yazmış o başka dünyayı:

“Yaş aldıkça insan başka bir boyuta geçiyor âdeta.

Evet, eskisi kadar gergin bir cildin olmayabiliyor ama eskisi kadar gergin de olmuyorsun. Olaylara, insanlara yaklaşımın daha sakin ve hoşgörülü oluyor.

– Göz çevrende gülümsemenin bıraktığı çizgilerle birlikte gülümseyip geçtiğin çok şey de oluyor.

– Saçlarını daha kısa tutuyor ama günlerini daha uzun yaşıyorsun.

– Evet, eski enerjin yok belki ama zaten buna gerek de duymuyorsun.

– Dostlarınla içtiğin içkiler yerini tek başına içtiğin kahvelere bırakıyor. Kimseler duymasın ama sen bundan daha çok keyif alıyorsun.

– Önceden dinlediğin şarkılar çok hızlı geliyor, ‘Günün minesi soldu’ diyen şarkılar daha iyi geliyor.

– Keşkeler yerini sağlık olsunlara, öfkeler yerini huzura bırakıyor.

– İnsanları olduğu gibi kabul etmeyi, edemediklerini de oldukları yerde bırakmayı öğreniyorsun.

– Seni sevenlerle bitirmek istiyorsun gününü kısaca.

– Sabahları daha çok özlüyor, havayı daha bir lezzetle çekiyorsun içine.

– Merak etme… İnsanın doğası gereği… Öleceğini de hiç düşünmüyorsun. Dünyaya yeni gelmiş gibisin. Hayat seni bırakmıyor.”

Kiralık tablo…

Evinizin veya iş yerinizin duvarında pahalı ve estetik tablolar bulunabilir. Resim her mekânı zenginleştirir. Ancak insan bir yandan da aynı tablolara baka baka sıkılabilir. Kaldı ki pahalı resim satın alıp duvara asmak da her ailenin harcı değildir.

Batılılar buna çözüm geliştirdi. Kira sistemi kurdular. Pahalı resimleri veya taklitlerini evlere veya şirketlere kiralıyorlar. Tabloyu alıp evinize veya ofisinize asıyor, birkaç ay sonra değiştiriyor, yerine bir başkasını koyuyorsunuz… Böylece dekorunuz sürekli değişiyor.

Sadece ev ve ofis değil. Stockholm’deki Amerikan Büyükelçiliği de bu yola gitmiş, İsveçli ressamların tablolarını kiralıyor, bu şekilde İsveçlilere şirin görünürken ressamları da maddi açıdan desteklemiş oluyormuş.

Tablo kiralayan şirketler Türkiye’de de var. Ancak bizde kiralık tablolara daha çok tiyatrolar ya da film yapımcıları talip oluyor, tabloları dekorda kullanıyorlarmış.

Bu arada Almanya, İsveç, İsviçre gibi ülkelerde kimi kütüphaneler de üyelerine bir ay, iki ay gibi sürelerle ücretsiz tablo kiralıyor. Böylece evlere sık sık farklı resimler giriyor, ailenin sanat zevki gelişiyor, çocuklar sanatla tanışıyor. Bunlar güzel şeyler.

Çocuklarını güzel sanatlarla buluşturmayan uluslar ise, söylemeye gerek yok, ruhsal bir kuraklığa ve gelişmemişliğe kendilerini mahkûm ediyor.

Söz

“Kendimizde genellikle hayranlık duyacak pek bir şey bulamayız.

İçten içe hep başka biri olmayı arzularız.

Kahramanları bu duygularımız yaratır.

Herkes kendinden memnun olsaydı kahramanlar olmazdı.”

(Nietzche)

Kısas

Hak, hukuk, yargı, adalet derken…

Bir Nasrettin Hoca fıkrası

Hoca yargıç olmuş…

Hukuktan pek anlamıyor, kısasa kısas diye bir ilke duymuş…

Karşısına yaşlı başlı bir kadın gelmiş. Kadın zaptiyelerin arasındaki adamı gösterip konuşmuş:

– Ben evimin önünde dururken bu adam oradan geçiyordu. Geldi beni öptü. En uygun ceza neyse onu verin…

Hoca fazla düşünmeden hükmünü vermiş:

– Şimdi sen de onu öp…

Çim

İSKİ Genel Müdürü Şefik Başa, İstanbul’un su sorunlarını anlatırken:

– Çim sulaması büyük bir sorun, diyor, İSKİ’nin 15 binin üzerinde çim ve bahçe sulayan abonesi var. İstanbul’da yılda 20 milyon metreküp civarında su, yeşil alan sulaması için kullanılıyor. Bu, neredeyse küçük bir barajın kapasitesi kadar. Çim yerine suyu tutucu bitkiler ekilmeli…

 ***

Güzel öneri… Ancak bunları yıllar önceden düşünmeli ve uygulamalıydık… Neyse… Bundan sonrası için düşünelim artık…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir