Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Beyaz perdede keyifle izlediğimiz birçok film aslında sanılanın aksine oldukça zorlu yollardan geçerek tamamlanıyor. Çekimi tamamlanan filmler beyaz perdedeki son haline kavuşmadan önce pek çok teknik aşamadan geçiyor ve özellikle bu süreçte birçok aksilik yaşanabiliyor. Dönem dönem basına da yansıyan bu aksilikler arasında ise özellikle sinema tarihine iz bırakmayı başaran birkaç filmin yeri ise ayrı. Yaşananlardan bazılarının “Bu kadarı da olmaz” dedirttiği bu aksilikler ayrıca bir film olmayı hak edecek cinsten.
Bir film setinde yaşanan olaylar günümüzde özellikle de sosyal medyanın etkisiyle gündemin üst sıralarında kendine yer bulabiliyor. Özellikle aksiyon ve korku gibi türlere sahip yapımların setlerinde meydana gelen bazı aksilikler ise bugün hâlâ hatırlanmaya devam ediyor. Sinema tarihine iz bırakan bu filmler arasındaki ‘The Exorcist’ (Şeytan), ‘Superman’ ve ‘The Omen’ (Kehanet) için ise ayrı bir parantez açmak gerekiyor.
SETTE YANGIN, ÖLÜMLER, KALP KRİZLERİ…
Şeytan çıkarmayı konu alan 1973 tarihli ‘The Exorcist’ filmi bir korku başyapıtı olmasının haricinde setinde yaşanan sıra dışı olaylarla da sinema tarihine iz bırakmayı başarmış bir yapım. Tüm zamanların en korkunç filmlerinden biri olarak kabul edilen ‘Şeytan’ın setinde adeta yaşanmayan kalmadı.
Bir film setinde meydana gelebilecek neredeyse tüm kazalar ‘Şeytan’ın çekimleri sırasında yaşandı. Tüm bunlara filmin zaten bir korku klasiği olması ve konusu da eklenince yaşananlar daha da unutulmaz hale geldi.
Filmin çekimleri sırasında iki kere sette yangın çıktı, bir ışıkçı ve görüntü asistanı hayatını kaybetti, üç figüran kalp krizi geçirdi, başrol oyuncularından biri yataktan düşerek kolunu kırdı ve setteki kostümler çalındı. Tüm bunlara filmin gösterime girdiği gün sinemada filmi izlemeye gelenlerin bayılması ya da kusması da eklenince ‘Şeytan’ her anlamda gelmiş geçmiş en korkunç film olarak anılmaya devam etti.
Ancak ‘Şeytan’la ilgili her şey bunlarla sınırlı değildi. Burke Dennings karakterini canlandıran Jack MacGowran, filmin vizyona girdiği sıralarda yakalandığı grip yüzünden yaşamını yitirdi. Peder Karras’ın annesini canlandıran Vasiliki Maliaros da aynı yıl içinde hayatını kaybeden bir diğer oyuncuydu. Aralarında Linda Blair ve Max von Sydow gibi filmin can alıcı karakterlerinin de yer aldığı diğer aktör ve aktrisler ise ailelerinden pek çok kişiyi aynı dönemde trajik bir şekilde kaybetti.
‘Şeytan’ın setinde şeytan çıkarma sahnesi sırasında çıkan yangın o dönemde geniş bir yankı bulmuştu. Yangından ötürü sete tam 6 hafta ara verilmiş, peş peşe yaşanan tuhaf olayların ve filmin üzerindeki kara bulutların dağılması adına sete bir rahip bile getirilmişti.
YAŞANANLAR İÇİN ‘SUPERMAN LANETİ’ DEDİLER
‘Superman’ filmi bir aksiyon klasiği olmasına rağmen tıpkı ‘Şeytan’ gibi tuhaf talihsizliklere ev sahipliği yapmış bir yapımdı. Karakterin ilk yaratıldığı 1940’dan bu yana, son yıllarda Henry Cavill ve Tom Welling de dahil olmak üzere pek çok oyuncu ‘Superman’i canlandırdı. Her ne kadar Henry Cavill ve Tom Welling’in başına diğer oyunculara kıyasla bir şey gelmemiş olsa da bazıları ‘Superman laneti’nden pek de kurtulamadı.
1938 yılında ilk kez çekilen Superman’de başrol karakteri Kirk Alyn canlandırdı. Alyn, bu rolde büyük bir başarı yakaladı ancak bu şansı pek de uzun ömürlü olmadı. Alyn, oyunculuğa devam etse de sonraki dönemde büyük güçlüklerle mücadele etti ve kendine iş bulmakta zorlandı. Şansı pek de yolunda gitmeyen bir diğer ‘Superman’ ise George Reeves oldu. 1951’den 1959’a kadar bu unutulmaz karakteri canlandıran aktör, 1959 yılının haziran ayında evlenmesine sayılı günler kala silahlı bir saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti. Önceleri yaşamına son verdiği düşünülse de Reeves’i öldürdüğü iddia edilen silahta hiçbir zaman kendi parmak izine rastlanmadı.
3’üncü ‘Superman’ de tıpkı öncekiler gibi pek çok şanssızlıkla mücade edecekti. Christopher Reeve, 1978 yapımı Superman ve üç devam filminde oynadı. Başarılı oyuncu şaşırtıcı bir şekilde 1995’te bir at binme kazasının ardından boyundan aşağısı felç oldu ve 2004 yılında hayatını kaybetti. Söz konusu ‘lanet’in ayrıca bebek Clark Kent’i oynayan aktör Lee Quigley’i de etkilediği düşünülüyor. Quigley, çocukluğunda okul bahçesindeki zorbalığın kurbanı oldu ve henüz 14 yaşındayken solvent (yapıştırıcı koklama) kullanımından öldü.
Son yıllar hariç bugüne dek ‘Superman’i oynayan herkes tuhaf bir şekilde hayatını kaybedip talihsiz olaylar yaşadığı için tüm yaşananlara ‘Superman Curse’ (Türkçesi: Superman Laneti) adı verildi.
SON DAKİKADA BİLETİNİ İPTAL ETTİĞİ UÇAK YERE ÇAKILDI
Richard Donner tarafından yönetilen, senaryosunu David Seltzer’in yazdığı 1976 çıkışlı bir diğer korku klasiği olan ‘The Omen’ filmi, ABD’li bir diplomat ve eşinin, sıra dışı bir havaya sahip olan ‘Damien’ adında bir çocuğu evlat edinmesini konu alıyordu. Film, Damien’la yolları kesişen herkesin büyük bir talihsizlik yaşayarak hayatlarını nasıl kaybettiklerini anlatıyordu.
‘Kehanet’in setinde de tıpkı ‘Şeytan’ gibi oldukça tuhaf olaylar yaşandı. Her şey, filmin baş karakterini canlandıran Oscar ödüllü Gregory Peck’in bilinmeyen bir nedenle uçuşunu son dakikada iptal etmesiyle başladı. Peck’in tüyler ürpertici bir şekilde biletini iptal edip binmekten vazgeçtiği uçak yere çakıldı ve içindeki herkes hayatını kaybetti. Peck, ‘Kehanet’i çekmek için İngiltere’ye giden uçağa bindiğinde ise bu kez uçağa yıldırım çarptı. Aynı şekilde filmin setine gittiği esnada senarist David Seltzer’in uçağına da yıldırım çarptı.
Benzer zamanlarda filmin oyuncuları bir akşam yemeği yemek istediler. Ancak gittikleri bina, onlar olay yerinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra meydana gelen büyük patlama sonucu yerle bir oldu.
‘Kehanet’te yaşananlar bunlarla sınırlı değildi. Filmde bir baş kesme sahnesinin mimarı olan özel efekt sanatçısının sevgilisi, sahneden kısa bir zaman sonra gerçekten de başı kesilerek hayatını kaybetti. Yine Gregory Peck’in dublörü de eğitmenlerinin emirlerini dikkate almayan eğitimli bir köpeğin saldırısına uğrayarak ciddi şekilde yaralandı.