A Milli Kadın Voleybol Takımı, son dönemlerde elde ettiği başarılarla sporun gündemini adeta belirler oldu. Başantrenörlüğe Daniele Santarelli’nin getirilmesinden sonra vites yükselten Filenin Sultanları önce Milletler Ligi kupasını kaldırdı, ardından Avrupa şampiyonu oldu, son olarak da olimpiyat elemesi niteliğindeki Dünya Kupası’nda zirveye kuruldu.
Bu üç büyük turnuvada da voleybol milli takımının kadrosunda yer alan ve başarılarda pay sahibi olan Aslı Kalaç, başarılarla geçen milli takım sezonunu Milliyet’e değerlendirdi. Milli takımın formasını 2015’ten bu yana giyen Fenerbahçeli 27 yaşındaki orta oyuncu, voleybolun geldiği nokta, geleceği ve sıradaki hedeflerine yönelik de düşüncelerini paylaştı.
– Milletler Ligi, Avrupa Şampiyonası, Olimpiyat elemelerinin tümünde yer aldın. Bu turnuvaları nasıl değerlendirirsin?
“Milletler Ligi’nde Antalya seyircisi inanılmaz, unutulmazdı. Böylelikle mükemmel başladık turnuvaya ve o ayak bizim itici gücümüz oldu. Ardından Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi dünya devlerini çok net skorlarla geçip dünya sıralamasında birinciliği ve kupayı almayı başardık. Avrupa Şampiyonası’nda yine Sırbistan ile oynanan bir final ve bu sefer gülen taraf biz olduk. Bunlar bizim için unutulamayan anılardan oldu. Olimpiyat elemelerindeki en güzel detay ise, elemeler bittiğinde yirmi iki maçtır mağlubiyet görmeyen, yenilgisiz bir takım unvanıyla konumlanmamız oldu. Milli takım sezonunu bu şekilde bitirip olimpiyat biletini almamız unutulmaz bir başarı haline geldi.”
– Rakipleri de yakından tanıyorsunuz… Milli takım daha ne kadar yenilgisiz olarak devam edebilir yoluna?
“Bunu ilerleyen dönemde göreceğiz çünkü şimdi yaklaşık olarak tüm kış boyunca beraber olmayacağız. Zaten şu an için bu yılı bir numara bitirmek garantilenmiş durumda. Mayıs’ta tekrar kampa başlayacağız diye tahmin ediyorum. Önce herkesin sezonunun bitmesi gerekiyor. Umarım bu şekilde devam eder, rekoru kırarız tabii ki. Önümüzdeki milli takım yaz sezonuna sıralamada dünya bir numarası olarak başlayacağız. Umarım yaz dönemini bitirdiğimizde yeniden cebimizde güzel altın madalyalarla ve sıralamanın zirvesindeki yerimizi kaybetmeden tamamlamış oluruz.”
“HERKESİN HAYALİ”
– Peki sıradaki hedefiniz nedir takım olarak?
“Milletler Ligi olacak ilk karşımıza çıkan. Biz katıldığımız organizasyonlarda sıra sıra gidiceceğiz. Milletler Ligi sıralama yeri açısından çok önemli, orada aldığımız verdiğimiz puanlar dünya sıralamasını çok etkiliyor. Sıralamadaki yerimizi korumamız için bu turnuva çok önemli olacak. Olimpiyatlar tabii var ve olimpiyat herkesin hayali. Burada gelebilecek madalya ve gelirse elbette altın olması herkesin hayali, temennisi. Ondan sonraki sene de dünya şampiyonası var yani önümüzdeki tüm bu turnuvaları hep başarıyla bitirmek istiyoruz. Mesela dünya şampiyonasında da hiç madalyamız yok. Olimpiyatta güzel şeyler gelir umarım da sonrasında dünya şampiyonasında da kürsü neden olmasın.”
“LİG ÇOK ÇEKİŞMELİ GEÇECEK”
– Milli takımın başarısı lige nasıl yansıyacak sence? Rekabet, coşku ve taraftar açısından değişime neden olur mu?
“Kesinlikle bence bu sezon Sultanlar Ligi’nde çok daha fazla seyirciyle oynanacak. İnsanlar, normalde belki sadece milli takımı takip edenler vardı ya da takip etmeyenler vardı ama voleybolun izlenme sayısı, voleybola yönelim arttı gelen başarılarla beraber. Trafikte bile bazen arabada tanıyorlar camım açıksa. Eskiden böyle bir durum yoktu. Bu tabii ki çok başarıya endeksli bir durum. Başarı geldikçe yönelim artıyor. Ligin de popülerliğinin artmasına yol açacak bu durum. Bizim ligimiz dünyanın en iyi liglerinden bir tanesi. Bence yine çok kaliteli ve çekişmeli bir lig sezonu bizleri bekliyor her sene olduğu gibi.”
“İTALYAN TERCİHİNİN SEBEBİNİ BİLMİYORUM”
– Sadece Türkiye değil, bir çok başka takımı da İtalyan hocalar çalıştırıyor Avrupa genelinde. İtalyan antrenörlerin tercih sebebi nedir?
“Bu konuda açıkçası pek yorum yapamayacağım. Çünkü bilmiyorum neden öyle olduğunu. Bizim ülkemizde de çok değerli Türk antrenörlerimiz var. Diğer ülkelerin de mesela Brezilya’nın da Ze Roberto gibi değerli antrenörleri var. Neden İtalyan hocaların tercih edildiği hakkında pek bir düşüncem yok açıkçası.”
– Hepsini yenmiş olmanıza rağmen sizi en çok zorlayan takımlar hangisiydi bu süreçte?
“Bence yarı finaldeki İtalya ve Avrupa şampiyonası finalindeki Sırbistan maçıydı bizi en çok zorlayan karşılaşmalar. Zaten ikisi de 3-2 bitti, çok çekişmeli maçlardı. Bunlar aynı zamanda seyir zevki de yüksek ve heyecanlı maçlardı. Ben maçtan sonra kalp doktoruna gitmeyi düşündüm yani. Tabii şaka olarak söylüyorum. Sırbistan ve İtalya her zaman zaten dünya ekolü takımlardan ve voleybolun önde gelen ülkelerinden olmuştur.”
– Melissa Vargas hem kulübünden hem de milli takımdan arkadaşın. Onunla ilgili neler söylersin?
“Melissa Vargas inanılmaz bir karakter. Bir kere; sahada herkesin gördüğü savaşçı bir oyuncu. Dünyanın en iyilerinden biri, pasör çaprazı olarak. Fakat çok da alçakgönüllü, her zaman çalışmaya aç, başarıya aç. Onun dışında çok enerjik. Fenerbahçe’den de tanıyordum, milli takımdaki kızlara da çok güzel ayak uydurdu yani baya Türk gibi artık kendisi. Erik Dalı oynuyor, kolbastı oynuyor, inanılmaz. Kendisi bizim takımdaki Dj’imiz. Bazen biz demeden müzikleri kendisi açıyor. Kimse ‘Melissa şunu aç’ demeden mesela bir bakıyorsunuz Tarkan çalıyor. Çok eğlenceli bir isim, çok renkli bir karakter ve yaşı da daha çok genç. Türkçe öğrenmeye bu sene başladı. Yavaş yavaş öğreniyor. İngilizcesi de var fakat insanlar genelde onun aksanı Kübalı aksanı olduğu için normal İngilizce konuşurken de farklı gelebiliyor ama gayet iyi konuşuyor.”
– Tüm kulüplerin altyapılarına rekor sayıda başvurular yapılmakta. Aileler çocuklarını bu spora daha çok yönlendiriyor artık. Voleybolun geleceği açısından bu durumu nasıl görüyorsun?
“Başarı ne kadar çoğalıyorsa voleybola yönelim de o kadar artıyor. Benim voleybola başlama sebebim de buydu. 2003’te ablalarımı televizyonda izlerken Avrupa ikincisi olduklarında, ben kendi kendime voleybola başlamak, voleybolcu olmak istiyorum demiştim. Bunun hemen iki sene sonrasında da başladım 2005’te. Umarım biz de küçük kız çocuklarına ışık olabiliyoruzdur. Bizim sayemizde bu işe gönül koyarlarsa, bir yerlere gelirlerse, onların önünde onlara ışık tutan birileri olabiliyorsak, ne mutlu bize. Bu çok gurur verici bir şey açıkçası çünkü dediğim gibi benim bu spora başlama sebebim de buydu. Spor her zaman ve her yaşta güzel. Keyifli ve sağlıklı bir şey, bir de mesleğe çevirirseniz. Umarım alt yapı okullarına kaydolup bu işe koyulanlar devamını da getirirler.”