Batı cephesi bildiğiniz gibi

90+3 EGE’DE FUTBOL

Bülent Buda: İzleyenlere hiç hoş görünmüyor. Kenardan oyun alanını kim ya da kimler yönetiyor, kim ya da kimler sorumlu? Bir karar verin lütfen! Gördüklerimiz amatör takımlarda yok.
5 maç, kayıp 10 puan. Oldukça fazla değil mi?
Göreceli tribün kalabalığı, oyun içinde sergilenen, yaşanan ve de yaşatılan gel gitler taraftar bünyesinin dengelerini bozuyor. Bir hafta öncesi ne güzel kaptanın nefis son saniye golüyle kapmışsın 3 puanı, silkelenip kendine gelmişsin.
Sanki oynadıkları alan Gürsel Aksel değil de deplasman… Bir de oyun alanının Gürsel Aksel tribünlerini algılama sorunu var galiba. O kalabalık tribünlerin tutkularını yanlış yorumlamayın. Onlar sarı kırmızılı renklere sevdalı. Uzun sürede beklemeyi sevmezler.

Fatih Tanfer: Göztepe zirve yürüyüşü için mutlak kazanmak zorunda olduğu Bandırmaspor karşısında berabere kalarak yine 2 puan kaybetti. Zaman zaman Oynadığı oyun etkiliydi. Yaptığı baskıyla rakibinden kazandığı toplarla gücünü gösterdi. Sonuçta yine kafamızı karıştırdı.

İşte Tijanic, maçın kader adamıydı. Golünü attı, iki de net gol kaçırdı. 90+6’da şutu direkten döndü.
Futbolda, rakibin en savunmasız olduğu an hücuma çıkarken kaptırılan toplardır. Bu sorun yine devam etti.
Göztepe’nin kalesinde gördüğü gol öncesi Bandırmasporlu oyuncunun burnunun kırıldığı belli oldu. Lis, herkesi uyarıyor.
Bandırmaspor atağı sonlandırmıyor. Hakemin bu pozisyonda kural gereği başa gelen darbe sonrası anında oyunu durdurması gerekliydi. Oyuncu yerde kanlar içinde ve Göztepe’de golü kalesinde gördü. Bu gol içime sinmedi.

Göztepe’de oyun saman alevi gibi. Rakibi sahasına hapsederken sonrası tersine dönüyor. Diouf ile Billal Messaoudi’nin kenara alınmasını anlamış değilim. Artık teknik ekip de yanlışların farkına varmalı. Takımın oyun planı oturmalı. Göztepe hedefe ulaşmak istiyorsa galibiyet serisi yakalamak zorunda.

Mehmet Demirtaş: Teknik Direktör Radomir Kokovic dersine çalışmış, takımın saha dizilişinde de oynamalar yapmış. En azından ilk 4 haftada izlediğimiz Göztepe gitmiş yerine rakibini ısıran, topla oynayan üst üste pozisyonlar bulan bir takım gelmiş. Takımın golcüleri var olan beceri kabiliyetlerini oyuna aktarabilse Bandırmaspor karşısında 3 puanı hanesine yazdıran taraf Göztepe olacaktı, ancak olmadı.

Göztepe’nin şampiyonluk iddiası ile başladığı son iki sezon ve bulunduğu konum ortada. Her defasında birincilik için başlanılan ligde elde edilen birincilik transfer edilen futbolcu sayısı oldu.
Göztepe’nin yeni transferleri borsa gibi… İnişli çıkışlı bir performans sunuyor, istikrardan yoksun olarak.
Göztepe haftalardır orta sahasız oynuyor. Ya da hocanın görev verdikleri oynuyormuş gibi yapıyor! Dolayısıyla da Bandırmaspor belirgin bir orta saha üstünlüğü kurup, oyunu domine etti. Maçın geneli itibariyle bazen bir, bazen iki fazla oldular orta sahada. İstediğini aldı mı? Göztepe gibi muhteşem taraftarı olan bir takımdan alınan bir puanı küçümsemezler sanırım.
Göztepe ise 5 maçta kayıp 10 puanla yoluna devam ediyor.
Göztepe’nin sorunları var mı? Var. Özellikle hoca konusunda. Ama çözümleri de var.
Tabii ki, çözebilirlerse!
Bu takımın oyuncuları daha fazla agresif, mücadele gücü yüksek ve ısırgan olmalı. Bir lider lazım bu takıma! Kaybetmeye tahammülü olmayan, sahanın her bölgesinde görebileceğimiz ve takımı ateşleyecek oyuncuları izlemek istiyoruz artık.
Bu orta saha da olabilir, forvet de olabilir, ama mutlaka olmalı… Özetlersem; Göztepe kötü de değil, ama iyi de değil. Bu takıma gönül verenlerin tek rengi var sarı ve kırmızı. Gönülden bağlandıkları tek oluşum var Göztepe. Hedef, o cefakar taraftara hak ettiği futbolu izlettirmek ve de üst sıralara tırmanmak ise onların seslerine kulak vermek gerekir!

Sevdiğinize el uzatın!

Bülent Buda: Talihsiz değillerde çok kötü bir gün yaşadılar. 4 gol ve kaleci ve savunma hataları. Oyunun bütününde tek bir gol pozisyonu üretmediler. Erzurum iyi oynadığından değil. Altay’ın ikramlarından farka gitti. Erzurum’un alın iki yabancısını kenara, onlarda bir şey oynamıyor. Mustafa Yumlu ile Eren Tozlu’nun kırmızı kart görmeleri için hakemi dövmeleri mi gerekiyordu? Bu korkaklık neden?
Geride bıraktığımız futbol mevsimiyle yeni dönem takım halinde en kötü Altay’dı. Takım halinde çok kötüydüler hepsi bu…
Şimdi kalkıp bu çocuklara geride kalan özverili günlerini unutarak nasıl oynamaları gerektiğini mi anlatalım? Hiç doğru bir yaklaşım olmaz. Ayıp olur. Onlar özveriyle yarışıyorlar. Bütün mesele vazgeçmemekte….
Fatih Tanfer: Altay, Erzurum deplasmanında sezon başından itibaren en yetersiz futbolunu oynayarak 4-0 mağlup oldu.
Geçen yıl Altay’da gençlerin ve ağabeylerin üstün bir performansı vardı. Savunmada önemli kayıplar oldu. Hücumda Marco tek kaldı. En önemlisi Altay’da tüm futbolcular heyecanlı ve mücadele gücü üst düzeydeydi. Maalesef Erzurum maçında bunları göremedik.
Tuna Üzümcü ile yollar ayrıldı. Bence sorun Tuna Üzümcü değildi.
Yasak kalkmadan, gerekli takviyeler yapılmadan aynı sorunların maalesef devam edeceği korkusundayım… Büyük Altay adını kolay almadı. Çıkış yapar mı? Yapabilir.
Neden olmasın.
Mehmet Demirtaş: Bu takım, bir sezon öncesine göre çok potansiyeli olan bir takım değil. Öncelikle bunu kabullenelim…
Üstelik son haftalarda sakatlıklar, formsuzluklar nedeniyle ideal kadrosundan yoksun bir oyuncu grubuyla mücadele etmek zorunda kalan siyah beyazlılar, Erzurum maçına yine eksik ve de oynamak istemeyen oyuncuların gölgesinde çıktı…
Dolayısıyla, Altay’dan, geçen sezonun performansını sergilemesini beklemek, Ağustos’un 15’inde kar, boran, fırtına beklemek gibi bir şey olur!
Altay geçen dönem biraz şansıyla, daha çok aidiyet duygusu ile oynayan ve ligde kalmayı başaran bir takımdı. Bunu da görmezden gelmemek lazım…
Altay Başkanı ve yönetimi güven tazeleyip şirketleşme konusunda hızlı hareket edebilseydi kimse de sesini bu kadar yükselt(e)mezdi…
İşler kötü gidince önce fatura teknik birime kesilir, ardından ise yönetime doğru uzanır!
Gerçek olan şu; bu sezon, daha doğrusu geride kalan 5 haftada görüldü ki, Altay beklentilerin gerisinde kaldı. Erzurum maçında ise sezon başından beri izlediğimiz en kötü Altay’ı izledik. Altay kaybedecek kadar kötü, kazanacak kadar da iyi oynamadı.
Bir anlık konsantrasyon kaybı ve beraberindeki pozisyon hataları sonrası sahadan üzgün ayrılan taraf Altay oldu. Bu maçla ilgili söylenecek net bir şey varsa, Altay yenilgiyi, Erzurum ise galibiyeti hak etmedi… Özetlersem; Altay’da bir oyun ve oyuncu zaafiyeti olduğudur. Eldeki oyuncu grubu ortada. Gençlere daha fazla güvenmekten ve onlara şans vermekten başka çıkış yolları yok gibi…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir