İstanbul’u vuran selde Mimar Sinan işareti! 2 uzman açıkladı: ‘Bu son olmayacak’

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Türkiye’de ‘sel’ sık yaşanan bir afet olsa da İstanbul için çok alışılmış bir durum değil. Geçtiğimiz 5 Eylül günü Megakent’in kuzey ilçeleri Başakşehir, Küçükçekmece, İkitelli ve Arnavutköy başta olmak üzere sel hayatı felç etti. Yaşanan afet 9 Eylül 2009’da Basın-Ekspres yolu üzerinde yaşanan ve 31 kişiyi hayattan koparan felaketi de akıllara getirdi. Yaşananlara ilişkin Milliyet.com.tr’ye konuşan Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış ve CNN Türk Meteoroloji Danışmanı Prof. Dr. Orhan Şen çarpıcı bilgiler paylaştı.

9 Eylül 2009’da Basın Ekspres Yolu sel suları atında kalmıştı. Ayamama Deresi’nin taşmasıyla Atatürk Havalimanı’na ulaşım kapanmıştı.

2009’DA İSTANBUL’DA YAŞANANLAR

Takvimler 9 Eylül 2009’u gösterdiğinde sabah saatlerinde gücünü artıran yağmur hayatı felç etmeye başlamıştı. Ancak Ayamama Deresi’nin taşmasıyla her şey daha da kötü olmaya başladı. Dere, yağmurların etkisiyle taşarak sel oluşmasına neden olmak üzereydi. Ayamama Deresi taştığında ise İkitelli başta olmak üzere İstanbul’da hayat durdu. İstanbul ve Tekirdağ’ı etkileyen, en az 31 kişinin ölümü ve 9 kişinin kaybolmasıyla sonuçlanan, 70 milyon dolardan fazla zarara neden olan sel hafızalara acı şekilde kazındı.

Bazı yerlerde su metrelerce yükseldi. Sel, Atatürk Havalimanı’na giden yolları kesti. Yüzlerce araba ve onlarca TIR Marmara Denizi’ne sürüklendi. Selde kaybolan bir kişinin cesedi ise denizin karşı kıyısında bulundu. Selden sonra özellikle İkitelli’de yağmalamalar yaşandı. Yaşanan olay, 1999 Gölcük depreminden bu yana İstanbul’un yaşadığı en büyük afet olarak nitelendirildi.

14 YIL SONRA İSTANBUL’DA NE OLDU?

Prof. Dr. Orhan Şen, Başakşehir’de yaşananların sebebini ve kuvvetli yağışların oluşum sürecini ‘küresel ısınmaya’ dikkat çekerek anlattı. Bu sene Türkiye’yi etkisi altına alan sıcak havaların rolünün büyük olduğunun altını çizen Prof. Dr. Şen, şöyle konuştu:

“Kuzeyli doğulu rüzgârlar uzun süredir devam ediyor. Bunlar İstanbul’un Avrupa yakası üzerinden geçiyor. Bu soğuk rüzgarlar, şu an mevsim normallerinin üzerinde, 25 derece olan deniz suyu ile buluştuğunda buharlaşma çok oluyor. Rüzgar soğuk olduğu için de buharlaşma iyice artarak bu durumu kara üzerinde şiddetli yağışlara çeviriyor. 2 gün önce Arnavutköy’de yağan yağmur metrekareye 125 kilogram, bu da 3-4 saat içinde yağdı. Bu tür yağışlar geniş alanlarda olmaz. Bu bulutlar noktasaldır ve belirli noktaya yağış bırakır. Marmara için ‘Çok yağmur yağdı’ dediğimizde dahi 40-50 kilogramı geçmez. Kırklareli de aynı şekilde oldu. Anadolu yakasındaysa yağış çok daha azdı. Beykoz civarında yağış oldu ancak o başkaydı.”

Prof. Dr. Orhan Şen de 2009’u hatırlatarak 2 gün önce İstanbul’da yaşanan yağışları da yorumladı. Prof. Dr. Şen, “Afetle aşırı meteorolojik olayları ayırmak lazım. Her aşırı meteorolojik olay afete dönüşmeyebilir. Dere yatağına ev yapmamışsanız, meteorolojinin uyarılarını dikkate almışsanız, bu olay afete dönüşmez. 5 Eylül’deki yağışların afete dönüşmesi tamamen insanlardan kaynakladır. 2009’dan bu yana önemli şeyler oldu. Ayamama deresi ıslah edildi yani çevresi ve içi temizlendi. Normal akışına kavuştu. Dün yaşanan ucuz atlatılmış bir şey. Eğer dere ıslah edilmemiş olsaydı bu durum daha kötü yaşanırdı. O zaman taşkın olurdu. Dünkü su baskınıydı, taşkın daha tehlikeli” dedi.

‘BU AFETLERE ALIŞMAK GEREKİYOR’

5 Eylül gecesi şiddetli yağışın ardından yaşanan su baskınlarıyla ilgili Prof. Dr. Şerif Barış BM’nin uyarılarda bulunduğuna dikkat çekerek bundan sonra bu tarz durumların artabileceğini ifade etti.

Prof. Dr. Orhan Şen de konuyla ilgili, “Bundan sonra bu yağışlara alışmamız lazım. Yani gerekli hazırlıkları yapmamız şart. Çok sıcak bir yaz geçirdik, aşırı sıcak hava dalgaları geldi ve deniz çok ısındı. Geçen sene eylül ayında 19-20 derece olan deniz suyu bu sene 25-26 derece. Türkiye’nin her kıyı kesiminde bu yağışlar meydana gelebilir. Bundan sonrakiler daha şiddetli olacak. Tabii küresel ısınma her sene doğal afete dönüşecek olayları artırıyor. 1 derecelik artış, yüzde 30 oranında doğal afet oluşturacak olayları artırıyor. Bu bir ders olmalı” diye konuştu.

‘MİMAR SİNAN ÖNLEMLERİNİ ALMIŞTI, BU BİR İŞARET’

Osmanlı Devleti’nin baş mimarı Mimar Sinan hayata veda etmeden önce 10’dan fazla köprü inşa etmişti. Üzerinden ağır yüklerin geçmediği köprülerin ayakları ise güçlü sulara göğüs geriyordu. Prof. Dr. Şerif Barış, sel ve taşkınlara karşı alınacak önlemleri Mimar Sinan’a dikkat çekerek anlattı.

“Sel aynı bölgelerde sürekli olabilir. Bu konuda önlem alınmalı. Sel önüne set çekilmeli, sel kapanları yapılmalı, şehir altyapıları buna uygun inşa edilmeli. Kişiler kendi önlemlerini de özel olarak almalı ve uyarıları takip etmeli. AKOM takip edilmeli ,bunun yanında televizyon, sosyal medya ve internet dışında megafonlardan da uyarılar yapılmalı. Bu Japonya’da çok yaygındır. Herkesin duyması bu şekilde sağlanır ve kişiler kendilerini korumayı bilir. Sel için ise Mimar Sinan’ın köprülerine bakıldığında çok geniş açıklıklı olduklarını görürüz. Böylece dereler çok su ile geldiğinde çok rahat şekilde oradan akar ve köprülerin altından geçer. Bu günümüzde rögar sistemlerinin de geniş haznelerle depolanması ve geniş ağlarla taşınması gerektiğine işaret ediyor. Çünkü sel suları çok güçlüdür, 20 santim yüksekliğinde su bir insanı, 40 santim arabayı ve 60 santim de otobüsü rahatlıkla sürükleyebilir. Ayrıca iklim değişikliği ve küresel ısınma dolayısıyla yaşanan afetlerin hem sebebi hem de mağduru olan insanlar bu konuda da bilinçlenmeli.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir