‘Drakula’nın kanlı gözyaşı bulundu! Saklı kalan gerçeği bir mektup ortaya çıkardı

Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr – Dünya tarihine ‘insanlara korku salan hükümdar’ olarak damga vurdu, aralarında İrlandalı yazar Bram Stoker’ın 1897’de kaleme aldığı ‘Drakula’ adlı gotik kurgu türündeki romanında yarattığı efsanevi vampirden sayısız korku filmine kadar pek çok popüler kültür öğesine ilham verdi. ‘Drakula’ eserine ilham olan isim, Eflak prensi III. Vlad namıdiğer Kazıklı Voyvoda’ydı. III. Vlad 1431’de, günümüz Romanyası’nın tarihi bölgelerinden Transilvanya’da (Erdel) doğmuştu. ‘Kazıklı’ lakabını ise düşmanlarını alt etmek için kullandığı yöntemden aldı. Fatih Sultan Mehmet, 1460-1461 yıllarında Voyvoda’yı durdurmak için düzenlediği seferde, kazığa geçirilmiş insanlarla dolu kilometrelerce uzunlukta bir yol ile karşılaştı. İşte bu yol, Vlad’a ölümünden sonra kendisine takılan Kazıklı Voyvoda lakabını kazandıran tüyler ürpertici olaylardan sadece biriydi.

III. Vlad Osmanlı savaş esirlerini kazığa geçirmesinden kısa bir süre sonra kendisinden çok daha güçlü düşmanı II. Mehmet’i yenemeyerek Macaristan’a sürgüne gönderildi. Birkaç yıl boyunca esir olarak tutuldu, bu sırada evlendi ve iki çocuk sahibi oldu. 1476’da Osmanlılarla bir başka savaşa hazırlanan Vlad ile küçük bir öncü birlik pusuya düşürüldü. Mihaloğlu Ali Bey ve yanındakiler Vlad ve 300 kişilik ordusunu yenilgiye uğratıp onu öldürdü ve kesik başını da Fatih Sultan Mehmet’e gönderdi. Onun bir vampir olduğu söylentisi ise Avrupa’da çoktan yayılmaya başlamıştı.

NİYE KANLI GÖZYAŞLARI DÖKTÜ?

Edebiyat ve sinema dünyasına ilham olan isimlerden biri olan Voyvoda’yla ilgili son gelişmeler tüm dünyayı şaşırttı. Vlad’ın mektupları üzerinde yapılan yeni bir çalışma, kendisine dair bazı ürpertici gerçekleri ortaya çıkardı.

Kazıklı Voyvoda’nın 15’inci yüzyılda kaleme aldığı bazı mektuplar üzerine bir süredir genetik araştırmalar yürütülüyordu. Bilim insanları bu mektuplardan yola çıkarak Vlad’ın muhtemelen cilt ve solunum sorunları yaşadığını söylüyor. Hatta geçtiğimiz günlerde ‘Analytical Chemistry’ dergisinde yayımlanan yeni çalışma da Vlad’ın muhtemelen gerçek anlamda kanlı gözyaşları dökebileceğini doğruluyor. Peki ama nasıl?

Son çalışmada, İtalya’daki Katanya Üniversitesi’nden doçent Vincenzo Cunsolo’nun da aralarında bulunduğu araştırmacılar, prensin sağlığı ve 500 yıl önce yaşadığı çevre hakkında daha fazla bilgi edinmek için Vlad’ın kaleme aldığı mektupları ilk kez analiz etti. Bilim insanları, bu belgelerdeki molekül ile proteinlerin, acımasız askeri liderin yaşamı ve zamanları hakkında benzersiz bir bakış açısı kazandırdığını iddia ediyor. Araştırmacılar, kağıttan proteinleri ve küçük molekülleri zarar vermeden çıkarmak için etilen-vinil asetat (EVA) adı verilen özel bir plastik film kullandılar. Daha sonra laboratuvarlarda kimyasalları karakterize etmek için yaygın olarak kullanılan ‘kütle spektrometrisi’ adı verilen bir tekniği kullanarak mektuplardaki binlerce farklı küçük peptit molekülünü tanımladılar.

‘İNKAR EDİLEMEZ BELGELERDE VEBA İZİ DE VAR’

Bilim insanları bu moleküller arasında özellikle en çok bozunan proteinlere odaklandılar. Çünkü mektupları daha yakın zamanda eline alan diğer insanlardan mektuba sirayet etme ihtimali daha azdı ve bu proteinler mektuba en eski dokunan kişiye ait olabilirdi. Bu sebeple molekülleri daha yeni, daha az bozunmuş proteinlerle karşılaştırıldığında büyük olasılıkla birçoğu Vlad’dan geliyordu.

Yapılan incelemeler sonucu bilim insanları, Vlad, hemolakri adı verilen patolojik bir durumdan da muzdarip olabilir, yani kanla karışmış gözyaşı dökebilir notunu düştü. Çalışma aynı zamanda mektupların vebaya bağlı bakterilere ve hatta sinir bozucu meyve sineklerine maruz kalmış olabileceğini de gündeme taşıyor. Araştırma, geçmişin önemli belgelerinin yanı sıra bunları yazmış olabilecek kişileri daha iyi anlamak için benzer tekniklerin nasıl kullanılabileceğine ışık tutuyor. Bilim insanları çalışmayla ilgili şunları söyledi:

“Bu inkâr edilemeyecek belgelere daha fazla Orta Çağ insanının dokunmuş olabileceğini belirtmekte fayda var. Ancak aynı zamanda en belirgin antik proteinlerin bu mektupları yazıp imzalayanın çok yüksek ihtimal Prens Kazıklı Vlad olduğunu düşünüyoruz.”

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir