“Futbol kolektif oyundur, ortada başarı varsa, bunu bir kişiye fatura edemezsiniz, diğerlerini yok sayamazsınız! Atılan her golde takımın payı vardır, kaleden tutun, taaa forvete kadar. Yenilen gollerde ya da kötü skorlarda faturayı yine bir kişiye kesemezsiniz! Adı üstünde kolektif oyun… Nereye varmak istiyorum; Altay Bayındır dört yıl Fenerbahçe kalesini korudu. Bu süreçte iyi maçlar çıkardı, birilerinin dediği gibi hatalı goller de yedi. Dünyanın en iyi kalecileri sanırsınız ki, hatalı goller yemiyor, bal gibi yiyor, o kadar örnek var ki? Hadi Avrupa’yı bırakalım, Galatasaray’da neredeyse emekliliği gelmiş Muslera, hiç mi hatalı gol yemedi, o kadar çok ki!
Yolun açık olsun şansın bol olsun
Altay Bayındır’a Gaziantep maçında tribünlerden şişe atıldı, yuhhh ki size yuhhh! Altay asla kötü kaleci değil, gelin görün ki, her maça baskı altında çıktı. Böylesi bir tabloda o direkler arasında hata yapmaması mümkün mü? Peki, hadi o hatalı diyelim, savunma bloğundaki arkadaşlar ne iş yapar? Hatalı gollerin karşılığı ona şişe atmak mıdır, nerede kaldı vefa duygunuz, ayıptır, ayıp!
Neyse ki Altay, Manchester United’a transfer olmak üzere, sizlerin dediği gibi kötü kaleci olsaydı, o koca takım onu alır mıydı? Üstelik ocak ayında serbest oyuncu olarak imza atabilirdi, gider ayak kulübüne para kazandırdı, helal olsun ona. Altay’a o güçlü ligde başarılar diliyoruz. Biliyorum ki orada tribün baskısı olmayacak, bakın o zaman görün Altay Bayındır’ı. Yolun açık, şansın bol olsun kardeş.
Beşiktaş’a köstek değil, destek olun
Beşiktaş sevdalıları, Talisca ve Ramos’u adeta dillerine dolamışlar! Sanıyorlar ki, yönetim boş duruyor. Evet ikisi de yıldız, kabul ediyorum, ancak onların bir maliyeti var, bir de takım içindeki parasal balansı unutmayalım.
Talisca konusunda girişim yapmış yönetim, Başkan Çebi açıkladı, ancak olumsuz yanıt almışlar bu birrr… İkincisi Ramos’un yıllık maliyetini de Çebi açıkladı, vergileriyle toplam 25 milyon euro, iki yıllığı eder size 50 milyon euro… Bir kulübün anahtarını istememiş arkadaş! Biz uydurmuyoruz en yetkili ağız söylüyor.
Başkan Çebi’nin avukatı değilim
Başkan Çebi’nin ne avukatı, ne de savunucusu asla değilim… Para – pul işlerinden de pek anlamam, ancak gerçekleri de göz ardı etmeyelim. Kulüpte bırakın futbolcuları personel maaşlarının dağıtılamadığı günleri anımsıyorum. Hele hele takım elbiseli icra memurlarının kapıyı aşındırdığı günler ne çabuk unutuldu? Şimdilerde ise maaşlar tıkır-tıkır ödeniyor, icra memurlarından tık yok, tık! Yiğidi öldürelim, ama hakkını da teslim edelim, eleştirirken ağacı kökünden sökmeyelim!
Sizlerin nasıl vefalı ve de cefakar taraftar olduğunuzu en iyi bilenlerdenim… Lütfen, maç oynanırken, takımı destekleyin, başkanın dediği gibi bitiminde nasıl isterseniz öyle bağırın. İkide bir maç içinde ‘yönetim istifa’ diye bağırmanızı size yakıştıramıyorum. Yönetimi kongre üyeleri seçiyor, bilesiniz! Artı, Başkan Çebi, “Buradayım” diyor, istifasını isteyenlere duyurulur!
Bakın kim ne derse desin, Ahmet Nur Çebi’nin izlediği transfer politikasını takdir ediyorum, uçmuyor, kılı kırk yarıyor, en önemlisi kulübün ekonomisini bir numarada tutuyor. Neticede iş insanı, hesap kitabı ondan daha iyi kim yapabilir? Kaldı ki gelen oyuncular öyle birilerinin dediği gibi yabana atılacak isimler asla değildir. Biraz zamana ve desteğe gereksinimleri var. Kartal, daha yolun başında, Dinamo Kiev maçı zorlu geçecek. Hadi bakalım, taraftar farkınızı gösterin, bırakın istifa protestolarını bir kenara, Kartal’ı ateşleyin, tıpkı eskiden olduğu gibi…
Bjelica bindiği dalı kesiyor
Trabzonspor maçlarını fırsat buldukça izlemeye çalışıyorum, ama biraz uzağım, ne var ki takım arkadaşım Cemal Ersen’in yorumları benim rehberim olmuştur hep, oranın havasını – suyunu iyi bilir.
Nenad Bjelica’nın futbolculuk kariyeri fena değil, gelin görün ki, teknik adamlığına baktığımızda Hırvatistan’da Dinamo Zagreb ile iki lig şampiyonluğu yaşamış, bir de kupası var.
Trabzon zorlu coğrafyadır, kent futbolla yatar, futbolla kalkar. Hırvat hoca, bordo-mavili ekibi yarışta tutar mı, valla zor, inşallah ben yanılırım!
Niye zor? Abdülkadir Ömür gibi etkili ve tecrübeli bir kramponu yedek oturtan teknik adam, bindiği dalı kesiyordur da ondan!”