MELTEM GÜNEŞ Ankara –Büyük yıkımlara neden olan Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından Türkiye, mühendisler açısından açık bir laboratuvar haline geldi. Türkiye’deki deprem mühendisliği teknolojisi yönetmelik ve mevzuatın yeterli olduğunu düşünen Tokyo Üniversitesi’nden Prof. Meguro, “Acaba yapı ruhsatlarına mı bakmalıyız? O ruhsatların dışına çıkan yapılar mı var, biz bunların etkisini mi görüyoruz?” düşüncesiyle araştırma yapmak üzere Türkiye’ye geldi. Konuya ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile görüşme gerçekleştiren Meguro, görüşme sonrasında da Milliyet’e açıklamalarda bulundu.
“ORANTISIZLIK VAR”
Meguro, birçok yapının ruhsatsız olduğunu söyleyerek, “Bu yönetmeliklerinizin sorunu değil. Kontrol mekanizmasında bir sorun olduğunu gösteriyor. Bir orantısızlık var, mesela yapı ruhsatı başvurularıyla bu ruhsatı verecek eleman sayısı arasında. Birçok başvuru geliyor, ancak bunu karşılayacak eleman sayısı yetersiz kalıyor. Örneğin senede 800 başvuru geliyor, mesela buna karşılık 3 ekip çalışıyor, çok büyük yük var üzerlerinde. Nu durumda çalışan sayısını artırmak birincil çözüm olabilir. İkinci bir öneri teşviğe dayalı promosyon sistemi. Örneğin ruhsatınız varsa belli bir vergi indirimi alabilirsiniz gibi. Ama eleman sayısı az ve başvuru sayısı yüksekken bu teşvikleri uygularsak bir işe yaramaz. İyi örnekleri yani ruhsatlı yapıları harita üzerinde görünür hale getirmek de teşvik edici olabilir” dedi. Meguro, işlevselliği arttırmak ve çalışanın üzerindeki yükü hafifletmek adına elektronik başvuru sisteminin de kullanılabileceği önerisinde bulundu.
“YENİ BİR SİSTEM ÖNERECEĞİM”
“Yapı ruhsatı ve iskanla ilgili yeni bir sistem önermeyi düşüyorum” diyen Meguro, yapısal güçlendirmenin teşvik edilmesiyle ilgili geçtiğimiz yıllarda yaptığı çalışmayı daha da ileriye götürerek çalışma sonucunu çıkaracağını söyledi. Meguro, çalışmanın deprem sonrasında Kahramanmaraş’a yaptıkları ziyaretle başladığını, ikinci ayağın da bakanlık ile yapılan görüşme olduğunu ifade etti. Yapı ruhsatı sisteminde çalışan elemanlara anket uygulanacağını söyleyen Meguro, “Düşüncelerini toplamak istiyoruz. Elde ettiğimiz sonuçları özetleyip daha sonrasında bir planlama yapacağım. Her depremde araziye inip gözlemler yapıp, öneriler sunuyoruz. Biz sadece sistemi daha iyiye götürmek için önerilerde bulunabiliriz. Kullanıp kullanmamak onların elinde. Gözlemlediğimiz teknik sorunların sosyal sorunlarınızdan çok çok daha az olduğu” ifadelerini kullandı.
“FIRSAT GEÇTİ ELİNİZE”
Meguro, yaptığı gözlemler ve çalışmalar sonucunda “ana sorunun yapı ruhsatı sistemi” olduğunu vurgulayarak, “her ne kadar deprem felaketinin etkileri derinden yaralayıcı olsa da, şu anda aslında tam bu sistem düzenlemelerini yapmak için iyi bir fırsat geçti elinize. Çünkü bölgedeki riskli yapılar depremle birlikte ya yıkıldı ya da çok büyük hasarlar gördüğü için yıkılacak. Size kalanlar riski az olan yapılarınız. Bu yüzden bundan sonraki ruhsatlandırma sistemini eğer sıkı bir şekilde tutabilirseniz riskinizi azaltmış olacaksınız” diye konuştu.
“KISA VADELİ ÇÖZÜMLERE ODAKLANIYORSUNUZ”
Meguro, Türk insanın kısa vadeli çözümlere odaklandığına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Uzun vadeli çözümlere odaklanırsak bu geleceğe daha bir umutla bakmamızı sağlayacak. Ancak gördüğüm kadarıyla deprem bölgesinde bu tip hasar almış, kayıp vermiş insanların genellikle kısa vadeli çözümlere odaklı olmaları. Kısa vadeli çözümleri de kullanmamız gerekiyor, ama uzun vadeyi de bu insanlara göstermelisiniz. Şu anda onlar, bunları düşünecek durumda değiller, fakat onlara dışarıdan umut verici gelecek vizyonuyla; ‘bu tip bir gelecek de size sunulabilir’ diye gösterilmeli. Bizim onlara gelecek planlarını göstermemiz gerekiyor. Çünkü sadece tekil olarak o binaları orada güçlendirmek bize yama olacak bir çözüm sağlayacaktır. Depremden etkilenen insanlara ‘ne istersiniz’ diye soruyorlar. Onlar o ruh haliyle ancak deprem öncesindeki durumu size söyleyebilirler. Yani aynı noktaya geri dönecekler. Ancak eski haline dönmesi yeterli değildir, çünkü bölgede benzer etkileri olan bir deprem meydana geldiğinde aynı hasarı verebilir. Afetler, özellikle de büyük olanlar, etkilenen bölgenin afet olmadan veya afet olduktan sonra yaşadığı potansiyel sorunları zamanı kısaltarak ortaya çıkarıp görünür hale getirir. Bu nedenle afet talihsiz bir olaydır, ancak böyle talihsiz bir olay, etkilenen bölgeyi eskisinden daha iyi hale getirmek için bu sorunları çözmek için kullanılmalıdır. Bu bahsettiğim “Yenilikçi Yeniden Yapılanma”nın önemli bir kavramıdır. Yani onlara dışarıdan müdahaleyle daha da iyi bir sonuç verecek çözüm olanağını göstermek. Yoksa şu anda etki altında oldukları için ancak kısa vadeli çözümlere odaklı, afet olmadan önceki duruma geri dönmek üzere bir istekte bulunurlar.”
“ULUSAL KRİTİK AFET DURUMU”
Prof. Meguro, beklenen büyük İstanbul depremine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Meguro, “Bir gün Marmara’da büyük bir deprem olduğu zaman toplam hasar gayri safi milli hasılanızın yüzde 30’u olacak, bu da sizi “Ulusal Kritik Afet” durumuna düşürür. Aynı durum Tokyo için de geçerli. Biz de Tokyo’da bu tip bir afet bekliyoruz. Yapıları güçlendirmiş olsak bile o kalabalık nüfus ve mülkler orada aynı şekilde bulunduğu sürece yine her türlü afet nedenli büyük kayıplara açığız. Sadece nüfus değil, sosyo ekonomik hareketliliği sağlayan unsurları da bir araya getirerek riskli bölgeye toplamak hata olur” değerlendirmesinde bulundu.
“KOMİTE SİSTEMİ”
Meguro, Japonya’daki mühendislik sistemine ilişkin de bilgi vererek şunları söyledi:
“Bizde ulusal lisanslama sistemi var. Yapısal ve diğer yönetmelik konularında bir betimleme sınavı ile başlarsınız ve geçerseniz bir sonraki aşama bir tasarım ve çizim sınavıdır. Eğer bu sınavları geçerseniz lisanslı mimar olursunuz. Lisanslı bir mimar olduğunuzda, proje tasarlayabilir, inşaat denetim işi ve prosedür işleri yapabilirsiniz. Ayrıca birinci sınıf mimarın ötesinde, belirli bir yıl deneyim kazandıktan sonra derslere katılarak alabileceğiniz yapısal tasarım birinci sınıf mimar ve tesis tasarımı birinci sınıf mimar lisansları da var. Sadece lisanslı mimar olmak da yeterli değil yapı ruhsatı almak için, Türkiye’deki gibi projelerin belediyelere gönderilmesi ve yetkin elemanlar tarafından kontrol edilmesi gerekiyor. Yüksek yapılarda ise bu sistem biraz daha farklı, üniversitelerden hocalar gibi yapısal uzmanların oluşturduğu komiteler kuruluyor ve o yüksek katlı yapıların projeleri bu komitelerce kontrol ediliyor. Mimar yapar projeyi, ama yüksek katlı bir yapıysa proje kontrolü için özel komite oluşturulur.”
“ODAĞI DEĞİŞTİRELİM”
Meguro, genellikle insanların depreme karşı önemli bir müdahale olarak arama kurtarma çalışmalarını gördüklerine dikkat çekti. Uluslararası afet yönetimi projelerinin %90’ının arama kurtarma gibi acil durum müdahalelerine ve afet sonrası temel ihtiyaçların karşılanmasına odaklandığını vurgulayan Meguro, “Acil durum müdahale faaliyetleri insanların daha çok üzerinde çalıştıkları konu, ancak bu ikisinin olacak hasarın azaltılmasında hiçbir faydası yok. Gelecekte olacak risklere karşı sizi hazırlıklı hale getirmez bunları yapmak. Esas önemli olan öncelikle bir bölgeyi araştırmak, bölgedeki riskleri ve problemleri tayin etmek ve onlara karşı koyacak mekanizmaları önermek. Fakat bu tip çalışmalar en zaman alan ve zorlu olan çalışmalar, bunun üstüne görünürlüğü az olan çalışmalar oldukları için sayıca daha az kalıyor” diye konuştu.