Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Türkiye Bankalar Birliği Başkanımız gerek küresel ekonomi gerekse Türkiye ekonomisine ilişkin perspektif sundular. Küresel büyümenin zayıf seyrettiği bir dönemdeyiz. 5 yıl içinde de küresel büyüme uzun vadeli ortalamaların yani potansiyelin oldukça altında bir büyüme ile gidecek gibi gözüküyor.
Önümüzdeki 5 yıl içerisinde küresel büyümenin yüzde 3 civarında olması bekleniyor. Burada küresel parasal sıkılaştırmanın etkisi de var yapısal karşı rüzgarlar da var.
Parasal sıkılaşmanın muhtemelen sonuna geldik. Yakınız, yani 2024’ün 2’nci yarısından itibaren bir gevşeme olasılığı artmıştır. Küresel enflasyonla mücadelede tabi ki finansal koşullardaki sıkılaşma beraber geldi. Son 20 aya baktığımızda 12 gelişmiş ülke merkez bankası toplam 104 kez, 22 bize benzer gelişmekte olan olmak üzere 158 kez faiz artırılmıştır.
2003-2022 döneminde ülkemiz reel olarak yüzde 5.4 büyüdü, 2023 yılında bütün sıkıntılı finansal koşullar rağmen yüzde 4.5 civarında büyüme öngörüyoruz.
İç talepteki güçlü artış makro finansal istikrarın cari açık ve enflasyon üzerinden tehdit ediyor. Politika çerçevemizi yeniden dengelenme ihtiyacına göre şekillendiriyoruz.
“SADELEŞME VE SIKILAŞMA ADIMLARI DEVAM EDECEK”
Ekonomi politikalarımızda şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik, uluslararası normlara uygunluk temel ilkemizdir. Ekonomi politikalarımızı şekillendiriyoruz.
Makro finansal istikrar sürdürülebilir büyüme hedefine ulaşmak istiyoruz. Dalgalı kur sistemi, dışa açık ve kurala dayalı ekonomi ilkelerini benimseyen bir sistem anlayışı içerisinde ilerleyeceğiz. Kısa vadede önceliğimiz tabi ki makro finansal istikrarın kalıcı şekilde tesis edilmesi öngörülebilirliğin artırılmasıdır.
Finansal istikrarımızı güçlendirmek piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artırmak için para politikasında başlattığımız sadeleşme ve sıkılaşma adımları devam edecektir. Para ve maliye politikalarını eş güdüm içerisinde yürütmeye devam edeceğiz.
“NEGATİFTEN DURAĞANA ÇEVİRDİ”
Seçim sonrası azalan siyasi belirsizlik para ve maliye politikasında attığımız adımlar Türkiye ekonomisindeki beklentiler olumlu etkilemeye başlamıştır. Ülkemizin risk primi 700 baz puan seviyesinden 400 baz puana gerilemiştir. Bu ekonomideki aktörlerin daha makul maliyetlerle dışarıdan kaynak bulmasının önünü açmıştır.
“SERMAYE PİYASALARINI DERİNLEŞTİRECEĞİZ”
Kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’ye ilişkin daha olumlu perspektif sunmaya başlamışlar, geçtiğimiz hafta içerisinde bir kredi derecelendirme kuruluşu bankacılık sektörünün görünümü negatiften durağana çevirmiştir.
Bankacılık sektörümüz yüksek aktif kalitesi, güçlü sermaye yapısı ile sağlıklı bir görünüme sahiptir. Burada özellikle önümüzdeki dönemde biz finansal mimari ve alt yapının güçlendirilmesi programı ile finansal ekosistemde uygulayacağımız reformlarla finansal istikrarı daha da güçlendireceğiz, sermaye piyasalarını derinleştireceğiz.
Finansal piyasalarda risk yönetimlerini güçlendireceğiz, risklerin, kurumların takibini daha etkin bir şekilde yapacağız, karbon piyasasını kuracağız, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ürünlerini katılım finansa uyumunu sağlayacağız.
Sektörün reel ekonomiyi desteklemek için önümüzdeki dönemde yurt dışı finansman imkanlarını daha güçlü şekilde değerlendirmesini bekliyoruz. Sektörden beklentimiz bu. İç talepte bir dengelenme ihtiyacı var, bankalarımızdan cari açığın iyileşmesi, dezenflasyonist sürecin başarısı için programımıza uygun hareket etmelerini bekliyoruz.
ÖZEL BANKALARA TÜKETİCİ KREDİSİ MESAJI
Kamu bankalarının ihracat ve yatırımların finansmanı ile ticari kredilerde büyük bir rol üstlendiğini görüyoruz. Özel sektör bankalarının geride kalmasının sebeplerini iyi biliyoruz. Özel bankaların tüketici kredilerine odaklandığı dönem artık geride kalmalı, bu sürdürülebilir değildir. Artık haklı bir gerekçeleri de kalmamıştır, reel sektörü desteklemek esas vazifemizdir.
Sürdürülebilir yüksek büyümenin devamı için reel sektörümüzün finansmana kesintisiz erişimiz olmazsa olmazdır.
‘MALİYE POLİTİKASI, PARA POLİTİKASI EŞ GÜDÜM İÇERİSİNDE OLACAK’
Dün TOBB’un bir etkinliği vardı. Ülkemizin dört bir yanından oda ve borsa başkanları sorunlarını paylaştılar. Hemen hemen hepsinin ortak noktalarından bir tanesi finansmana erişim konusuydu, tabi ki bankacılık sektörümüzün biliyoruz özellikle yatırım olsun, istihdam olsun, üretim olsun, ihracat olsun güçlü destekleri olmuştur. Önümüzdeki dönemde ülkemizin cari açığını azaltacak, enflasyonu kontrol altına alacak çerçevede bizim politikalarla uyumlu şekilde büyümelerini arzuluyoruz. Reel ekonomiye desteklerin devamını arzuluyoruz. Üzerimize düşeni biz de yapacağız. Maliye politikası, para politikası eş güdüm içerisinde olacak.
Fiyat istikrarı ve sürdürülebilir yüksek büyümeyi hedeflediğimiz dönemde bankacılık sektörümüzün bu sorumlulukla önemli katkılar sağlayacağına ilişkin en ufak bir şüphemiz bulunmamaktadır.”