ÇİĞDEM YILMAZ İstanbul – Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, “Türkiye’de Erkek Şiddetiyle Mücadelede Kolluk Uygulamaları” raporunu açıkladı. Raporda kadınların kolluğa gittiğinde yaşadıkları deneyimlere ve Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro amirliklerinde görev yapan kolluk personelinin anlatımlarına yer verildi.
Raporda, kolluk personelinin, şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığına, şiddetin dinamiklerine ve şiddete maruz kalan kadınların ihtiyaçlarına dair bilgileri olmadığı için kadınların ihtiyaç duydukları hizmeti sunmakta yetersiz kaldığı ve kadınların ihtiyaçlarına bakılmaksızın en sık verilen tedbirin uzaklaştırma kararı olduğu belirtildi. Bir kolluk personeli de bu uygulamayı şu sözlerle anlattı: “Uzaklaştırma veriyoruz, yolluyoruz. Ne yapacaksın başka? Şikâyetçi olmuyor ki…”
Gizlilik ihlal ediliyor
Raporda, kadınların gizliliğinin ihlal edildiğine de yer verildi. Görüşülen kolluk personelinin, ŞÖNİM’lerin gizlilik konusunda dikkatli davranarak kendilerine dahi bilgi vermediğini, fakat kolluk görevlilerinin faili tanıdığı durumlarda kadınları tehlikeye atacak şekilde gizlilik ihlali yaşanabileceği ve gizliliğe dikkat edilmediğini söyleyip durumu şu örneklerle açıkladı: “Mesela kadın geliyor. Durumu söylüyor. Bizim abiler oluyor, bazen kocalarını tanıyor. ‘Ya o yapmazdı, etmezdi’ deniliyor. Sulh yoluna götürmeye çalışıyorlar. Ya da kocasını tanıyor, gidiyor, kocasına söylüyor. Kötü niyetle değil ama adamın her şeyden haberi oluyor. Bir de erkekleri genelde parayla korkutacaksın. ‘Ceza yazarım’ dedin mi, erkekler biraz düzeliyor.”
‘Barıştırıp gönderdik’
Başka bir kolluk görevlisi de şu bilgilere yer verdi: “Mesela emir yok. Ama bazı şeyleri yapmanı istiyorlar. Neler olduğunu söylemeyeyim şimdi. Birkaç ay önce bir aile geldi. Saygın bir aileymiş. O yüzden ‘İşlem yapmamaya çalışın’ dendi. Karı kocayı barıştırıp gönderdik. Şimdi emir yok ama yapmak zorundasın bir şekilde. Başka yerlere gitmek istemiyorsan. Çok çıkıntı olmaman lazım. ‘Tamam’ demen lazım. Yani ne denirse yap geç, çok sorgulama durumu var.”
‘Polisler eşime ayaklarımı öptürdü sonra eve gittik’
Uğradığı şiddet sonucu darp raporu alan bir kadın da, gittiği polis merkezinde yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Polisler eşimi karakola çağırdı. Bana ‘Şimdi şikâyetçi olsan 3-4 yıl sonra adamla barışacaksın, sonra devlete 10 bin ceza ödeyeceksiniz. Şimdi barışın’ dediler. Eşim ifadeden çıkınca bana ‘İfade odasında kızdıklarını mı sanıyorsun. Bana taktik verdiler’ dedi. Polisler, eşime ayaklarımı öptürdü ve birlikte eve gittik.” Kocası tarafından boğazından bıçakla yaralanan, başka bir kadın acil durumda gelen kolluk görevlileriyle ilgili şunları söyledi: “Polisler geldi, bana saldıran kocamı dövdü. Adalet yok, ‘Kendine daha çok zarar verip öyle git polise ki bu adamı içeri alsınlar’ dediler.”
‘Bu kadar kendini dövdürecek ne yaptın!’
Raporda, şiddet gören kadınların kolluğa gittiğinde yaşadıkları deneyimlere de yer verildi.
“‘Sende darp bile yok, uzaklaştırma veremeyiz’ dediler. ‘Önceki darp raporum da var’ dedim.Bunun üzerine 10 günlük uzaklaştırma kararı verdiler. Aile mahkemesine gideceksin, birer aylık verilecek, her ay tekrar talep edeceksin. Ayrıca eşin de kapıya bir kere gelirse reddedebilirsin. İkinci kez gelirse polis çağır’ dediler.”
Mağdur bir kadına da kolluk personeli şunları söyledi: “Kocan seni iyi benzetmiş, bu kadar kendini dövdürecek ne yaptın?, 20 yıldır başvurmamışsın, bizi mi buldun, işimiz gücümüz yok gibi bir de seni hastaneye götürüyoruz.”